8 Mart Dünya Kadınlar Gününe Hoşgeldiniz!

Yanılmıyorsam, dün haberlerde kadına şiddet uygulayan eşin maaşından 500 Tl. kadar para cezasına çarptırılacağını duydum. Biran aklıma şöyle bir şey geldi. Ne yazık ki, bu zamanda insanlara yaptırım gücü, anlatım gücü, sadece para ile oluyor. Tıpkı trafik cezalarına gelen yüksek miktarlardaki uygulamalar gibi…

Yıllardır ülkemiz dahil dünyanın her yerinde kadınlarla ilgili her türlü sorunla alakalı eylemler, programlar, paneller, filmler, tiyatrolar kısacası kadınlarımızın dertleri ve sıkıntıları ile alakalı verilmeyen savaş, denenmeyen yol kalmadı. Kadınların naif, duygusal, korunmalı baş tacı edilmesi gereken varlıklar olduğunu, diğer cinse anlatmak neden bu kadar zor, onlarında bunu anlaması neden bu kadar güç! Hep merak ettim…

Halbuki bütün dünyada insanoğlu için en önemli varlık, anne değilmidir! Herkes ağlarken anne diye ağlamaz mı? Herkes sevindiğinde ‘annem duyunca çok mutlu olacak’ demez mi? Peki bu anneler kadın değilmidirler?

İLGİLİ HABER YAŞAM VE ÖLÜM

Başka kadınları hırpalarken maddi, manevi zarar verirken, söz konusu kendi ailelerindeki kadınlar olduğunda aslan kesilen bu insanlar, diğer kadınlar söz konusu olduğunda böyle davranarak neden bu kadar küçük ve aciz duruma düşerler?

Kadın her yaşta kadın, kadın nerede ne şartlar altında yaşatılırsa, yaşatılsın yine kadın, kaç çocuk sahibi olur ise olsun yine kadın. İnancımıza göre, ‘Cennet annelerin ayaklarının altındadır’ deyiminde demekki Cennet kadınların ayakları altında…

Biraz dikkatli gözlemlerseniz, belki bir kadın, bir erkeğin beden gücüyle baş edemeyebilir ama cesareti karşısında da bir çok erkeğide geride bırakır. Kadınlar düzeni, aileyi, köprüleri, ilişkileri günümüz deyimiyle sistemi kurarlar.

İstedikleri çok fazla değil, az ama öz değerlerdir. Önemsendiklerini, özel olduklarını, sahiplenildiklerini hissetmek isterler. Bunu bilmeyen kadınlar, elbetteki doğal olarak etkiye tepkiden dolayı, huysuz ve çok konuşan kadın olurlar.

Bir yerden içeri girdiğinizde ‘Buraya kadın eli değmiş.’ Deriz bazen! Ben hiç buraya erkek eli değmiş diye bir söz duymadım bu güne kadar… Hayatın gerçeklerinin genelde değil, detaylarda gizli olduğuna inanırım. Bizi asıl alıp yürüten bu detaylardır. Detayları da fark edenlerse kadınlardır.

Erkeklerin hayatını aslında kolaylaştıran kadındır. Kadınına gereken ve yeteri sevgiyi ve saygıyı gösteren her erkek, başarılı olur, çünkü düzen insanı başarıya taşıyan kollardan biridir. Ve huzur…

Bilinenin aksine kadınları mutlu etmek kolaydır. Ancak; bir çok erkeğe sıkıcı gelen ayrıntılar, sevgi yaklaşımları, bir kadını çok mutlu etmeye yeten küçük ama onun dünyasında büyük mutluluklardır.

Oğlumu yetiştirirken ona hep dedim ki; ‘hayatın boyunca tanıyacağın bütün kadınlara, nazik, anlayışlı ve ahlaklı ol. Çünkü senin annen, ablan, teyzen, kuzenlerin var. Bizlerden birine yapılacak bir haksızlık büyüdüğün zaman sana çok ağır gelir. O nedenle her zaman bunu düşünerek hayatında tanıdığın bütün kadınlara, dikkatli olmalısın.’

Dünya Kadınlar Gününü bir günle adlandırmak, tıpkı anneler ve babalar günü gibi, ne kadar doğru bilemiyorum. Bence temelde kadınların önemini, toplumdaki gerçek yerini, belki dahada önemlisi değerlerinin yeryüzü üzerindeki ehemmiyetini, çok daha fazla anlatmalı, göstermeli ve yaşatmalı…

Kadına şiddet uygulayan erkeklere, aynı şekilde karşılık verip yaptığı şey karşısında kadının içten ve dıştan ne kadar zarar gördüğünü ona hissetirebilmeli…

Kadınları hiçe sayan erkeklere de belki zaman – zaman bu duygunun nasıl insanı acıttığını anlayabilmesi için onuda hiçe saymalı.

Kısacası; kadına yapılan her şeyi iyi ya da kötü, erkeğe yaşatmalı, nasıl bir yaşamı olacağını kendisine göstermeli ki, Dünya Kadınlar Gününün sadece 8 Marttan ibaret olmadığını anlasın…

Bence 8 Mart, bütün erkeklerin kadınlara, ekstradan bir çiçek alması için güzel bir bahane…

Gönlüm isterdi ki, kadınların değerini bilmeleri için maaşlarından kesilecek 500 Tl’ye hiç ihtiyaç duyulmasın.

Beyler, kadınlarınızın kıymetini bilin, onlar olmadığı zaman çok üzülürsünüz.

Dünya Kadınlar Günününüz Kutlu olsun…

Nazan Şara Şatana

Nazan Şara Şatana

Ben gazeteciydim. Günaydın gazetesi, Ankara bürosunda Bekir Coşkun’un istihbarat şefi olarak görev yaptığı yıllarda; Meclis, Adliye, TRT ve magazin muhabiri olarak görev yaptım. Günaydın gazetesi haricinde, Merhaba, Haftanın Sesi gazetelerinde de yine muhabir olarak çalıştım. Gazetecilik yıllarım turizme geçerek sona erdi. Pamfilya Turizm acentesinden sonra, birçok beş yıldızlı tesislerde (Öger bünyesinde ve başka önemli tesislerde) üst düzey yöneticisi olarak görev yaptım. Halen Genel Müdür olarak görevimi sürdürmekteyim. Sekiz kitabım yayınlandı. Asar şamil Ve Rus terzi, Şarkın Modern Gelini Şehribahar, Zeus’un Aşkları, Otel I, Otel II, Hekim Ali Suavi Efendi, Havada Kekik Kokusu Vardı, Herkül 2006 da yayımlanan Asar Şamil Ve Rus Terzi, Havada Kekik Kokusu Vardı ve Şarkın Modern Gelini adlı kitaplarım T.B.M.M. Meclis Kütüphanesindeki yerini almıştır. Yeni yayınlanacak kitaplarım; Belkıs Akkale’nin hayatı roman tadında – Belkıs - Şimdi Yağmur Yağacak, Topkapı Şifresi, Taşlar, Mihrace, İstanbul – İstanbul. Ayrıca yayına hazır senaryolarm ve müzikallerim mevcuttur. Evlat TV filmim TGRT de yayınlandı. Birçok senaryom dizi olması için televizyon kanallarında beklemektedir. Bir senaryom ise dizi olarak yayınlanması için TRT1’de hazırlıklarda.

See Full Bio