สล็อต

betflix

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Manşet

Keyifli Kamplarıyla Ünlü Agora Sanat Köyü

Yayınlanma:
ABONE OL

Çanakkale Ezine’ye yakın Tavaklı İskelesi civarında ağaçların ortasında ve denizin kıyısında sanatseverlerin ilgisini çeken bir alan var. Çarşı alanı anlamına gelen Agora, ismini de her şeyin ortasında olmasından dolayı alıyor. Tüm antik yerlerin de tabi: Troya, Asos, Neandria, Tenedos, Behramkale, Kolonai… ( İstanbul, İzmir, Balıkesir, Bursa)

20 yıllık geçmişi olan Agora Sanat Köyü’nün kuruluş hikayesini bir de sizden dinleyelim mi?

#image_title

Şahan Gürkan: Ben 98 yılından beri opera sanatçısıyım. Önce 10 yıl İstanbul Operası’nda, ardından Samsun Operası’nda çalıştım. Yaklaşık yedi yıldır da opera rejisörlüğü yapıyorum. 20 yıl önce annem Nazire Terzioğlu gerçek bir sanatsever, sanat aşığı olarak domates tarlası olan bu alanı bir sanat köyü haline getirme hayalini hayata geçirdi. Biz ticaret erbabı olmadığımız için de kendimiz gibi bir yer hayal ederek bu kampı kurduk ve sanata, sanatçıya ev sahipliği yaparak uzun yılları devirdik.

#image_title

İstanbul Operası’nda çalışırken yakınlığı sebebi ile Agora’ya rahatlıkla gidip gelebiliyordum ama Samsun Operası’na geçince burasıyla ilgilenmem güçleşti, kesintiye uğramaya başladı. hiç ilgilenemedim. Biraz kesintiye uğradı ilgim diyebilirim.

 

Derken yollarınız Emre Coşkuner ile kesişiyor…

 

Ş. G.: Evet benim git gellerim kesintiye uğradıktan yıllar sonra, yani dört yıl kadar önce Emre ile yolumuz kesişti ve burayı tekrar aktifleştirmenin yollarını aramaya başladık.

#image_title

Böylece köyde yeni bir dönem başlıyor sanki.

 

Ş. G.: Kesinlikle. Çünkü daha önce de seramik atölyeleri, dans, yoga, resim buluşmaları gibi sanatsal faaliyetler gerçekleştirmiştik ama elle tutulur anlamda bir sanat kampına dönüşme fikri son dört yıldır var. Bu bir çaba gerektirdiği için bunun sürekliliğini Emre kurabildi. O yaz kış burada ve sanatçılarla bağlantıları kuruyor, ilişkileri yönetiyor, organizasyonları yapıyor… Yani iş birliği devreye girdiğinden beri yer yer gerçek anlamda bir sanat köyü olmayı başardığımızı düşünüyorum.

 

Alan İhtiyacını Karşılayan Sanat Köyü

 

Caz Kampı ile çalışmalarınız ne zaman ortak oldu?

 

Ş. G.: Üç yıl önce kontrbasçı Kağan Yıldız’la konuşmuş ve Gümüşlük’te oluşturdukları bir marka olan Caz Kampı’nı buraya taşıma kararını almıştık. Bunu başardık. Gençlere, geleceğin sanatçılarına ev sahipliği yapmak ve onlara dokunmak bize çok keyif verdi. Üç yıldır ilişkimiz çok iyi gidiyor. Yıllar boyu Agora ve Caz Kampı’nın bütünleşerek yoluna devam edeceğini umuyorum.

#image_title

Bu yıl kimler vardı?

 

Ercüment Orkut, Volkan Topakoğlu, Aydın Esen, Ricky Ford, Randy Esen, Ece Göksu, Berke Özgümüş eğitmenlerimiz arasındaydı. Yabancı hocaların varlığının öğrencilerde bir karşılık bulduğunu düşünüyorum. Bir haftalık sıkıştırılmış program, 7/24 çalışmaları ile müthiş bir sıçrama yaşadılar. Geldikleri ile gittikleri arasında inanılmaz bir fark var, bu kadar hızlı bir gelişmeye ben de inanamadım açıkçası. Ricky Ford gibi caz efsaneleriyle müthiş bir  deneyim sağladıklarını kesin. Bu kadar birlikte çalma tecrübesini biz konservatuvarda dahi yaşamıyoruz. Bunu bir hafta ve sürekli, gece gündüz bunu yapmak başka bir tecrübe.  Avrupa’da sayısız workshopa gittim ama belki de bu yoğun atmosferden ya da enstrüman çalma deneyiminden, böylesini görmedim.

Gelecek yıl için yenilikler var mı?

#image_title

Emre Coşkuner: Olmaz mı? Her yeni birliktelik bir kapı daha açıyor. Gelecek sene için vokal kamplarından, gitar atölyesinden, atölyeleri branş branş müziğin her dalı ile ilgili ayırmaktan bahsediyoruz.

 

Bir de alternatif eğitimin insanlara daha farklı dokunduğunu görüyorum. Bu yüzden de eğitimde böyle kampların bir çığır açabileceğini düşünüyorum açıkçası.

 

Ş. G.: Unutmadan; artist residence olarak da sanatçılara açığız.

 

Doğa Stresi Azaltır

 

Bu arada siz aynı zamanda mimarsınız. Sizin Agora yolculuğunuz nasıl oldu ve mesleğinizin etkileri var mı?

 

Evet Mimarlığı ODTÜ’de okudum, kampüsün verdiği imkanlarla sanatla iç içe geçen senelerim oldu. Capoeira grubuyla her sene gösteriler çıkarmamız, jonglörlük topluluğuyla festivallere sıçrayan çalışmalar, buluşmalar gerçekleştirmemiz ufkumu açtı. Derken yolum Agora’ ya düştü. Akabinde hayallerin ve var olma hallerimizin ortak olmasıyla güzel bir ortaklık başlamış oldu. Buranın havasına, ağacının gölgesine, denizine aşık olmam da etkili olmuştur tabi. Bir günlüğüne kalmak için gelip yerleşmeme de şaşırmamak lazım. Bu süreçte bana destek olan aileme de teşekkür etmek isterim, mekanların dekorasyonlarından tutun, peyzajın yerleşimine kimi zaman operasyonel işlerde kurtarıcı olmalarına kadar Agora’nın her bir noktasında destekleri var ve olmaya devam ediyor. Bu birlikteliklerle hayaller gerçek olabiliyor.

 

Ofiste ve şantiyedeki Mimar Emre de kıymetliydi elbette ama şimdi burada yaptığım yapısal mimarlığın yanındaki yaşam tasarımı ve yönetimi de mimarlığın özü bana kalırsa.

 

En başarılı atölyelerinizi sorsam.

 

  1. C.: Afife Jale adayı Güray Dinçol’la yaptığımız tiyatro atölyesinden bahsedebiliriz. Fiziksel tiyatro atölyesine gerçekten çok katılım oldu.

 

Ş. G.: Konservatuvar çıkışlı olduğum için, benim yaşını başını almış eğitmen olmuş sanatçı dostlarım ya da tiyatro çevrem ve Emre’nin üniversite yollarındaki perfromans sanatı deneyimi ve ekiplerle birlikteliği sayesinde performans – sahne sanatlarında organizasyon yapmada çok becerikli olduğumuzu günbegün keşfediyoruz.

 

Vakıf olmayı düşünüyor musunuz?

 

Ş. G.: Evet, vakıf olma çalışmalarına başladık ve, uluslararası etkinlikler yapmaya aday bir sanat köyü haline geldik. Çünkü bu güne dek her şeyi öz kaynaklarımızla yaptık. Turizmden kazandığımız gelirle ilerledik ve bu bizi turizme bağlı kıldı. Turizmden çekilip, sadece eğitime odaklı olursak, desteklerle fiyatları biraz daha düşürebilir ve öğrencilere daha çok burs verebiliriz. Şu an Caz atölyesi için sadece DoRe Müzik’in enstrüman desteği var mesela…

 

Buna rağmen çığ gibi büyüyen de bir katılım söz konusu?

 

  1. C.: Oldukça artıyor. Özellikle sosyal medyadaki yelpazeyi ve bize talebi görüyoruz. Şubatta ve Martta bile telefon açan aileler oluyor, çünkü çocuk atölyeleri de yapıyoruz ve senelik planlarını insanlar buna göre yapıyorlar.

 

Salt yaz kampı olmaktan çıkılmış gibi…

 

  1. C.: Aynen, nisan ayında da bir atölyemiz olmuştu. Zaten niyetimiz buranın yüksek sezonu haricinde de bütün seneye yayılan atölyelere ev sahipliği yapmak. Yazarlığa felsefeye kayan güz dönemi atölyelerine gebeyiz dersem yanlış olmaz. Hatta ekim sonundaki atölyeler bile dolu geçiyor. Sertaç Sayın’ın yazarlık sınıfı bunlardan biri.

 

İnziva Potansiyelini Paylaşıma Açmak

 

Bölge de buna müsait sanırım?

 

  1. C.: Doğru bir yaklaşım. En az yüz farklı ağaç var bölgede düşünebiliyor musunuz? Biz burada hava nasıl değişiyorsa konseptin de o şekilde değişebileceğini gördük. Asos bu konuda çok ünlü ve köyün koşulları gelen misafirleri ağırlamak için yeterli. Çanakkale’nin sadece üç ayı var algısını kıracağız. (Gülüyor.)

Tabii oluşturduğumuz vizyonla buranın kaynaklarından etkileniyoruz, biz burası için daha fazla ne yapabilirizi düşündükçe motivasyonumuzu artıyor. Çünkü devamlılık sağladıkça çevremiz de talep de artıyor…yerel üretimi çok önemsiyoruz.

 

Ş. G.: Evet, Kösedere Okulu’nda Candan Seda Balaban’ın yaptığı maske atölyesi buna örneklerden biri. Buraya gelen sanatçılarla köydekiler arasında köprü oluşmaya kıymet veriyoruz.

author avatar
Günsu ÖZKARAR
Günsu Özkarar 1987 doğumlu Günsu Özkarar, 2008 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Viyola Ana Sanat Dalı’ndan “Onur Derecesi” ile mezun olup, İsviçre’ye taşındı. Bir taraftan Hocshule der Künste Bern’de yüksek lisans yaparken, bir taraftan da Orchester der HKB, Schweizer Jugend Sinfonie Orchestra, The Women Orchestra of Switzerland’da çalarak, Avrupa’nın farklı şehirlerinde konserler verdi. Yurda döndükten sonra İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Sanatta Yeterlilik çalışmalarını tamamlayıp, bitirme tezi “Tarihsel Süreçte Gelişen Viyola Ekolleri”ni kitap olarak yayınladı. Yazı ile yolu Artemis Yayınları‘nda staj yapması ile kesişti ve Mario Levi ile Yaratıcı Yazarlık çalıştı. “Küflü Virgül’ isimli bir öykü kitabı olan Özkarar, üç yıl da Milliyet Sanat’ta çalışarak, yayıncılığı yakından öğrenme fırsatı yakaladı. Hayat mottosu; “herkes tutkusunun peşinden gitmeli.”

İlgili Haberler

Adalar
13 Ekim 2024
Adalar’da Cumhuriyet Bayramı Etkinlikleri Başladı!

Adalar Belediyesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. Yılı etkinliklerini San Pacifico Latin Katolik Kilisesi’nde düzenlediği Şef Betin Güneş yönetimindeki Türk Oda Orkestrası ve Korosu’nun muhteşem konseriyle başlattı. Adalar Belediye Başkanı Ali Ercan Akpolat, Adalar Belediyesi Meclis Üyeleri ve Adalı sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği konserde, San Pacifico kilisesinin büyüleyici atmosferi katılımcılara unutulmaz bir akşam yaşattı.   İLGİLİ HABER […]

Ekonomi
13 Ekim 2024
KENTSEL ISI ADASINI YÖNETMEK: YAŞANABİLİR ŞEHİRLER İÇİN YENİLİKÇİ ÇÖZÜMLER

2005 yılından beri sürdürülebilir şehirler yaratmak için çalışmalar yürüten WRI Türkiye, 12. Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nu 10 Ekim 2024 tarihinde çevrim içi olarak düzenledi. Kentsel Isı Adasını Yönetmek: Yaşanabilir Şehirler İçin Yenilikçi Çözümler temasıyla gerçekleştirilen sempozyum, kentsel ısı adalarının nedenleri, etkileri ve bu soruna yönelik yenilikçi çözümler üzerine odaklandı. Kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından birçok uzmanın bir […]

Etkinlikler
13 Ekim 2024
Ceren SİLLE Resim Sergisi Venüs Sanat Galerisi’nde sanatseverler ile buluşuyor

Ceren Sille ilk kişisel sergisini 20 Ekim’de Göztepe Venüs Sanat Galerisi’nde açıyor. Sergide sanatçının suluboya tekniği ile hazırladığı 30 eser yer alacak. Doğaya ait portreler çalışan sanatçı eserlerinde renk ve estetik algısını sanatseverle paylaşıyor. Küratörlüğünü Mücella Balyemez’in yaptığı sergi 20-31 Ekim tarihleri arası ziyaret edilebilecek. Sergiden elde edilecek gelirin bir bölümü Lösev ve Nesin Vakfına […]

Mina NAJAFZADEH Resim Sergisi MB Sanat Evi’nde

Mina Najafzadeh Resim Sergisi MB Sanat Evi’nde 19 Ekim Cumartesi günü açılıyor. Sanatçının sergide farklı tekniklerde çalışılmış 35 eseri yer almakta. Mina Najafzadeh  İran Azerbaycan’da doğdu. Resim eğitimini eşi Mehmet Najafzadeh’den aldı. İç mekan tasarımına merakını ve  yeteneğini resimlerine yansıttı. İran Tahran’da kişisel sergiler açan sanatçı ve çok sayıda karma resim sergilerine katıldı. Bir süre […]