Günümüz dünyasında ticaretin sadece kâr ve zarar denklemine indirgenmesi, toplumsal yapımızda telafisi güç yaralar açmaktadır. Oysa bizim geleneğimizde esnaflık, sadece mal satmak değil; güven inşa etmek, ahlâkı yaşatmak ve örnek olmaktır.
Dürüstlük, ticaretin sadece temel taşı değil, aynı zamanda esnafın karakterini yansıtan aynasıdır. Tartıda hile yapmamak, ürünün kusurunu gizlememek, fiyatı müşteri güvenini sarsacak biçimde belirlememek gibi ilkeler, binlerce yılın birikimiyle şekillenmiş kadim esnaf kültürümüzün temelidir. Bu kültür, “helal kazanç” anlayışıyla yoğrulmuş, rızkın bereketini paranın miktarından değil, onun ardındaki niyetten almıştır.
Ne yazık ki günümüzde kimi işletmeler yalnızca rekabetin keskin kurallarına yaslanarak güveni ikinci plana atabiliyor. Oysa güven bir kez sarsıldığında yalnız bir müşteri değil, bütün bir toplum zarar görür. Dürüst olmayan ticaret, uzun vadede ne esnafa fayda getirir ne de müşteriye. Ancak dürüstlükten taviz vermeyen bir esnaf, belki yavaş büyür ama kökleri sağlam olur. Ve bu sağlamlık, zamanla saygıya, sadakate ve sürdürülebilir başarıya dönüşür.
Dürüstlük, sadece kişisel bir erdem değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Esnafın adil olması, komşusuna da örnek olur; çıraklarına, çalışanlarına, çocuklarına rehberlik eder. Esnaflık aynı zamanda bir eğitimdir; değerlerin, geleneğin, insanlık onurunun yaşatıldığı bir mekteptir.
Ticarî ahlâkı gözeten esnaf, sadece ürünüyle değil, davranışıyla da satandır. Bu nedenle esnaflığın temel ilkesi, daima şu olmalıdır: “Aldatmak değil, anlatmak; kazanç değil, kanaat önceliklidir.”
Toplum olarak özlediğimiz güven duygusunu yeniden yeşertmek için her alışveriş, bir güven alışverişi olmalıdır. Çünkü gerçek kazanç, müşterinin gönlünde bırakılan izdir.
Neşat Yalçın
Nasifoğulları yöresel Doğal ve Organik köy ürünleri Kadıköy Istanbul