Ben hem oyunu izlemiş hem de okumuş bir seyirci olarak biraz şaşırdım. Tekstle oyun arasında farklılıklar vardı değil mi?
Evet teksti olduğu gibi kullanarak sahnelemedim. Provalar sürecinde sahneleme dili üzerine çalışırken biraz müdahale ettiğimi itiraf edebilirim. (Gülüyor.)
Nasıl başladınız yazmaya?
Ben aslında tiyatroya Ankara Sanat Tiyatrosu’nda asistanlık yaparken başladım. Çok da küçük bir yaştan bahşediyorum: 13-14 yaşında. Tiyatronun dekor, ışık gibi arka planlarında çalışırken, bir yandan da yazı ile her zaman ilişki içindeydim. Yazı her zaman vardı yani. Tiyatro sonradan var oldu diyebilirim. Daha sonrasında yazdıklarım sahnelenebilir mi diye yavaştan düşünmeye başladım.
Yazdığınız ilk oyun sahnelendi mi peki?
Tabi. Ast’ın kursiyerleriyle sahnelenmiştik. İsmi Vicdan olan bir oyun. İnsan hayal ettiği hikayeleri canlı kanlı sahnede görünce bir tuhaf oluyor. Bana çok tuhaf gelir. Bu yüzden tiyatro bana hep sihirli gelmiştir. Rüyamsı yani. Yazdıklarımı sahneleme niyeti Vicdan’ı yazdıktan sonra benim için netleşmişti. O sahnelenince yazmak ve yazdığımı yönetmekten vazgeçemeyeciğimi de anlamış oldum.
Sanırım bir dönem de sinema televizyonda çalışıyorsunuz değil mi?
Ankara’da yaşıyordum o dönem. 1999-2003 arası biraz da ekonomik durumdan dolayı Ankara’da televizyon sektöründe çalıştım. Televizyon pek bana göre değil. Sonra İstanbul’a taşındım.
Kendi tiyatronuzu yapmanız da bu döneme mi denk geliyor?
Aynen. İstanbul’daki Barcelona Pastanesi’nin en üst katını sahne olarak düzenlemeye çalıştık. Ama bu biraz uzun sürdü maalesef süreç olarak. Bir buçuk yıl kadar… Bu kendi tiyatromu kurmak İçin altyapı oluşturma girişimim çok doğru bir yere varmadı çünkü İstanbul’un tam anlamıyla alternatif tiyatro algısı geliştirdiği zamanlar değildi ne yazık ki… Ekonomik sorunlar ve Türkiye’nin kabuk değiştirdiği bir dönemdi. Zor bir dönemdi. Kendi tiyatromuza açamdık.
Peki kimlerle çalışmıştınız o dönem?
Tiyatro Stüdyosu başta olmak üzere birçok özel tiyatroda yazar, yönetmen, tasarımcı olarak çalışmaya başladım. Benim için verimli bir dönemdi. Tiyatroda farklı biçimler üzerine güzel deneyimler edindim diyebilirim.
Etkilendiğiniz yazarlar kimler?
Hayal dünyamı en çok etkileyen yazar ve kültür kuramcısı Walter Benjamin’dir. Ve tabii ki Beckett. Beckett bana çok şey öğretti. Shakespeare’den çok şey öğrendim. Bu iki yazarın yazdıkları bence yazının, tiyatro estetiği ve dili anlamında birer istisna. Başka yazarlarda var tabii. Mesela Hainer Müller, Jean Genet, Edward Bond. Biçim olarak farklı yazarlar ile ilişki kurmayı önemsiyorum ayrıca. Yazmak için sanırım iyi bir okuyucu olmak gerekiyor. Farklı sesler duymalısınız yazmak için…
Yok, türü gereği nasıl bir oyun?
Post dramatik bir yapısı var. Hamlet’in babası ile konuştuğu sahne ve Derrida’nın bu sahneyi yorumlama biçimi ve adalet kavramını hayalet ile ilişkilendirmesi bana ilham kaynağı oldu. Kurgusal bir karakter olan intersex birey Sara’nın hikayesini yazmak istiyordum. Birçok eskiz yazdım. Yazdıklarımı nasıl bir bağlama yerleştirmeliyim diye düşünürken hortlak ya da hayalet gibi bir yerlerden çıkıp gelmeli dediğim bir anda bilinmeyen bir dünyadan çıkıp geldi Sara. Sara çift cinsiyetli, ne erkek ne de kadın. Toplumsal olarak kabul edilebilir bir karakter değil bu yüzden. Yaşıyor ama var olamıyor. Aslında yaşamı deneyimleyemiyor. Sara’nın hayatında sadece toplumsal normlar ve baskılar var. Ben de Sara’yı yaşayan bir karakter değil de ölmüş ve hortlamış bir karakter olarak yerleştirdim. Bir hortlak nasıl düşünüyorsa öyle düşünüyor oyun. Bir hortlak nasıl bir zamanda yaşıyorsa oyun da öyle bir zamanda yaşıyor. Bu oyunda zaman çarpık, sıçramalı.
Oyundaki hortlak metaforu annesi ve babası tarafından kabul görmemenin acısını yaşadığı süre boyunca içinde taşıyor. Biraz Kafka gibi sanki…
Kafka’dan daha çok, yine Derrida’nın yaşamayı öğrenebilir miyim sorusunu mesele edinerek yazılan bir karakter hortlak… Bizden önceki kuşaklara sorulması gereken bir soru ama cevabı öyle kolay verebilir mi? Emin değilim. Cevabı bulunamaz bir soru.
Sahi temel meseleniz nedir yazarken?
Meselem şu, ben çok uzun yıllardır bellek üstüne çalışıyorum. Nasıl hatırladığımız, neyi hatırladığımız ve neyi unuttuğumuz üzerine… Tiyatro bence bir bellek makinası. Hayaletlerin, hortlakların cirid attığı bir yer tiyatro benim için. Geçmiş ve gelecek tiyatro sayesinde benim için şimdi olabiliyor.
Yok seyirciden nasıl tepkiler alıyor?
Seyircilerden çok farklı tepkiler alıyoruz. Çok sevenler de oldu. Hoşlanmayanlar da. Ama beni en çok sevindiren şey üzerine konuşabildiğimiz bir oyun oldu.
Yakında başka projeleriniz var mı?
Var. Yeni yazdığım bir oyun. “Dünyanın Teni” ismi. Provalarına 15 Şubatta başlayacağız.
İlgili Haberler
Kadıköy Hasanpaşa’da bulunan İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nde, yükümlü ve hükümlülere yönelik düzenlenen musıki ile terapi programları ilgiyle sürdürülüyor. Sanatçı Udi Mehmet Akçil ile icracılar Yunus Emirhan Kılıç ve Abdurrahman Yağcı’nın hazırlayıp sunduğu programa olan yoğun ilgi, yetkilileri ve katılımcıları memnun ediyor. Yenilikçi bir eğitim ve iyileştirme yaklaşımıyla gerçekleştirilen programda, Türk Tasavvuf Musikisi’ne ait eserler […]
Ne diyeyim edebiyatın tarihini sanki Ruslar yazmış gibi; neyi okur, neyi beğenirsem altından Rus yazarlar çıkıyor. Takdir etmemek elde değil. Helal olsun adamlara… Nasıl bir anlatıdır, nasıl bir olay görgüsüdür, nasıl bir mesaj vermedir; yok böyle bir şey… Rus yazarlar; eserlerinde, işin sosyolojisini, felsefesini, psikolojisini, matematiğini çok iyi oturtmuşlar; toplumsal temelde her şeyi çok iyi […]
Yaklaşık iki aydır yardımların geçişine izin verilmemesi nedeniyle Gazze halkı bir kez daha felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya. Sınır kapılarının kapanması sonucu Gazze’de faaliyetine devam eden Türk Kızılay aşevinin de gıda stoku azalıyor. Kızılay Genel Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, “Bu trajedinin sona ermesi için, bölgede kalıcı bir ateşkesin sağlanması hayati bir ihtiyaç. Gazze’ye […]
Cumhurbaşkanı Erdoğan KADEM Genel Kurulu’nda konuştu: “Kamunun ve özel sektörün tepe noktalarında daha fazla kadın görmeye alışacaksınız” Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla düzenlenen 5. Genel Kurulu’nda Av. Dr. Canan Sarı yeni Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Başkanlık seçimiyle birlikte KADEM’in 3 yıl boyunca görev yapacak yeni yönetimi de belirlendi. İLGİLİ HABER Kadıköy’ün yolları kaldırımları kedi köpek pisliğinden geçilmez oldu […]