“Ramazan; açları, yoksulları, yokluğu anlama ayıdır” dediği halde iftar sofrasında midesine gömeceği kuşgömü pastırmanın hayaliyle iftar bekleyen, böylece orucu ibadet olmaktan çıkarıp zevk haline getirenler, gelin bundan böyle ramazan zenginlerin yoksulları değil de yoksulların zenginleri anlama ayı olsun…

Mesela sen; Ramazan ayında yoksul ailelere gönderdiğin kuru bakliyat dolu yardım kolilerinden evine de götür, çoluk çocuğunla bütün ramazanı bulgur, makarna yiyerek geçir…

Öte taraftan; evinde, lüks davetlerde tıka basa yediğin pastırmaları, bonfileleri, kıymaları, çoğumuzun adını bile bilemediğimiz çeşit çeşit yiyecekleri, tatlıları, içecekleri de yoksul ailelere gönder. Onlar da bütün ramazanı senin yediklerini yiyerek geçirsinler, akşama çoluk çocuk aç mıyız, tok muyuz derdi olmasın ve onlar da seni anlasınlar diyeceğim ama ne sen onları anlayabilirsin ne onlar seni…

Bari kendini kandırma, bari çoğu gösteriş, reklam için kurulan iftar çadırlarıyla, gönderdiğin içi makarna, bulgur dolu yardım kolileriyle yoksulluğun bittiğini sanma çünkü yoksullar sadece ramazanda değil, on iki ay aynı ıstırabı, aynı yokluğu, aynı açlığı yaşıyor…

Unutma ki; yardım etmekten nefsi ve şeytanı bir zevk alıyorsan, yardım edilenlerin sayısının hızla artmasına üzülmüyorsan, devletin parasıyla yapılan yardımlardan şahsın için menfaat elde ediyor, milletin kendi parasıyla yine milletin kendisine yapılan yardımları dile getirerek kendine pay çıkarıp, övünüyorsan senin yoksulluğu bitirmek gibi bir derdin yoktur. Aksine, sen, yoksulluğun artmasından nemalanıyorsun demektir.

Bari bütün bunları din kisvesi altına sokup Allah’a ve İslam’a iftira atma. Çünkü Allah yoksulluğu bitirmeyi ve yoksulluğu bitirecek, kökünden çözecek bir düzeni emretmiştir. En azından zekât bunun açık delilidir…