1981 yılından beri her yıl 24 Kasım’da Öğretmenler Günü kutlanır.
Öğretmenlik dünyanın en kutsal mesleklerinin başındadır.
Bana bir harf öğretinin kırk yıl kölesi olurum…
Hazreti Ali…
Öğretmen denilince:
Yüzümüzde bir hayranlık, bir sevgi ençokda saygı ifadesi,
Kaç yaşında olur isek olalım oluşur…
Öğretmen ne büyük bir kelimedir.
İçinde neler yatar neler?
Kim açıklayabilir, kim şunlar var diyebilir. Bu mümkünmüdür? Değildir.
O öğretendir.
O yol gösterendir.
O kişiliğimizin oluşmasını ailemizden sonra sağlayandır.
Belkide en büyük etkendir.
Daha çocuk halimizde elimize kalemi tutturan,
Dünyanın en büyük hazinesi olan okuma yazmayı öğreten öğretmenler değil midir?
Ben bu yaşımda bir öğretmenle konuşurken ve o kaç yaşında olur ise olsun saygılı olurum, farklı davranırım…
Onu kutsal görürüm, onu farklı görürüm. O bir öğreticidir, o bir eğitmendir, o bir yol gösterendir.
O – nun – O – ları o kadar çoktur ki! Onlar öğretme işini kendilerine meslek seçmişlerdir. Biz öğretmeniz ve öğreteceğiz demişler…
Mustafa Kemal Atatürk’ün; Baş Öğretmenin şu sözleri ne kadar doğru ve bir o kadarda anlamlıdır.
Unutmayınız ki cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.
Dünyanın her yerinde öğretmenler toplumun en özverili ve en saygıdeğer öğeleridir.
Mustafa Kemal Atatürk 24 Kasım 1928 tarihinde Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliğini kabul etmiştir.
Bakanlar Kurulu Atatürk’e 11 Kasım 1928’de verdiği bu san-ı 24 Kasım’da Millet Mektepleri Talimatnemesi ile yayınlamış ve resmileştirmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün yüzüncü doğum günü 1981 tarihinde; Başöğretmen oluşunun yıldönümlerinde Öğretmenler Günü olarak kutlanmasına karar verilmiş.
26 Kasım 1992’de Resmi Gazete’de; Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği çerçevesinde gerçekleştiği yayınlanmış.
Bir çok ülkede de 5 Ekim günü UNESCO tavsiyesiyle Öğretmenler Günü olarak kutalanıyor.
Öğretmen Okulu 16 Mart 1848’de ülkemizde hizmete başlamış. O zamanki adı Mualim Mektebi’ymiş ve Öğretmenlere Muallim denilirmiş.
Öğretmen Okulları Cumhuriyet’in ilanından sonra sıkça açılmaya, öğretmenler yetiştirilmeye başlanmış.
Atatürk 1928’te Harf devrimi yapmış. Arap harflerinden, Türk Harflerine geçilmesini uygulatmış. Arap harflerine göre daha kolay olan Türk harfleri kısa zamanda öğrenilmiş…
Öğretmenler yaptıkları bu kutsal meslekte bir çok insanların hayatlarını değiştirmişler, kolaylaştırmışlar, onların hayatlarında çok önemli roller oynamışlardır…
O gün karar vermişti, konuşacaktı.
Artık okula gidemeyecekti. Annesi hastaydı, kardeşlerine bakması lazımdı. Hangi arada okula gelecek, hangi arada evde iş yapacaktı. Evdede iş çoktu bitmezdi ki. Burası köy yeriydi. Onların babaları yoktu. Onlar fakirdiler. Annesi yatağa düştüğünden beri bütün iş o küçücük Zehra’ya kalmamışmıydı? O zaman okula gidemeyecekti.
İçi yanıyordu. Böyle olmuştu babası öldüğünde de.
Elinden uçup giden babası gibiydi okulu, öğretmeni, öğrenecekleri.
Gözünden akan yaşları elinin tersi ile sildi. Tam parmağını kaldıracak öğretmenine ben gidiyorum diyecekti – ki; öğretmeni onu gördü yanına geldi.
”Zehra neyin var senin?”
“Ben artık okula gelmeyeceğim.”
“Niçin gelmeyeceksin Zehra.”
“Gelemem de ondan.”
Söylemişti söylemesine ama içi daha bir acır olmuştu. Boğazına bir yumruk oturmuştu, sesi çıkmıyordu. Bir şeyler anlatacaktı ama anlatamıyordu… Yanındaki Ayşe kız yardıma yetişti…
“Anası hasta, kardeşleri var, onlara bakacak.”
Öğretmeni bir şey sormadı. Onun yaşlarını sildi.
“Sen haydi git evine” dedi.
Zehra gönlünü orada bırakarak, sıralarda oturanlara imrenerek baktı, gitti.
Ağlaya – Ağlaya geldi eve. Anasına anlattı. İkisi de ağladılar. Sonra Zehra kardeşlerine, anasına yapabildiği kadar yemek yaptı. Onlara yedirecekti ki, kapı çaldı. Öğretmeni gelmişti. Zehra şaşırdı.
“Öğretmenim.”
“Zehra annen nerede kızım?”
“Annem çok hasta öğretmenim.”
Öğretmeni içeri girerken ışıkla girmişti sanki. Evin içi aydınlanmışmıydı Zehra’ya mı öyle gelmişti. Öğretmeni annesi ile konuştu, iki kardeşini sevdi. Sonra annesi onu çağırdı. Ona dediki.
“Öğretmenin evine gideceğiz Zehra.”
“Essah mı?”
Essah olmuştu.
Öğretmenin evine gitmişlerdi. Sonra anneleri hastaneye gitmişti, öğretmen onu hastaneye götürmüştü. Sonra kardeşlerine bakmıştı. Zehra okula devam etmişti. Sonra annesi öğretmenin yanında çalışmaya başlamıştı. Okulda hademe olmuştu. Sonra öğretmeni onlara yeni esvaplar almıştı. Sonra ona akşamları ders çalıştırmıştı.
Sonra? Sonra mı?
Ben öğretmenim.
Şimdi bende öğretmenim. Yeni Zehra’lar karşıma çıksın diye Allah’a duacıyım.
Öğretmenim benim, annemin, iki erkek kardeşimin hayatlarını kurtardı. İki erkek kardeşim de doktor. Annem hademelikten emekli… Benim çocuklarım üniversitede okuyorlar.
Bir öğretmen kaç hayat kurtardı.
Düşünün Türkiye’de ne kadar çok öğretmenler var. Kurtarılmış hayatlar ve kurtarılacak hayatlar var.
Yüzlerce – Binlerce – Sayılamayacak kadar çok öğretmen anılarından sadece biri…
Işığın anlamları çoktur, kimi aydınlatır der, kimi ferahlatır der, kimi kutsaldır der…
– Aydınlatma – bir çok anlamdadır.
– Ferahlatma – bir çok anlamdadır.
– Kutsal – inananılmaz çok anlamdadır.
Bunları üst üste koyduğunuzda, birde topladığınızda öğretmen çıkıyor…
– Öğretmen ve ışık,
– Işık ve aydınlanma,
– Aydınlanma ve kutsallık…
Nasıl öğretmen olmazki.
O bizi eline alıyor yuğuruyor,
– Öğreterek aydınlatıyor,
– Bilgiyle işlerimizi kolaylaştırıyor.
– Bütün bunlardan sona da olması gereken huzur, rahatlık, mutluluk yani özet olarak:
– Ferahlatıyor…
Ferahlık içinde bir de kutsiyet varsa bu da bizim hata yapmamızı imkânsız kılıyor…
Bu öğretmen mucizesi değildir de nedir?
Nazan Şara Şatana
İlgili Haberler
İstanbul takımlarının stadında, gazetecilere ayrılan basın tribününün neredeyse tümünde maç izlemişimdir. Gazetecilere ayrılan basın tribünü sadece Türk gazetecilere değil akredite olan yerli-yabancı tüm gazetecilere açıktır. Özellikle Avrupa maçlarında yurt dışından gelen yabancı basın mensupları, Türk takımlarının statlarına hayran kalıyor. İLGİLİ HABER NORMALLEŞMEK Hayran kalıyor kalmasına da acaba bu durum “basın tribünü” için geçerli midir? Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin basın tribünü gayet modern bir dizayna sahipken, […]
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki Spor İstanbul tarafından organize edilen Türkiye İş Bankası 46. İstanbul Maratonu, bu yıl 3 Kasım Pazar günü koşulacak. 40 binin üzerinde kişinin katılması beklenen İstanbul Maratonu, sürdürülebilirlik ve bağış konusunda ilklere imza atacak. Giysi Kumbarası projesi ile sporcuların temiz ve kullanılabilir kıyafetleri yeniden hayat bulacak. 46. İstanbul Maratonu ayrıca en […]
Cumhuriyetin ilanının 101’inci yıl dönümünde kutlamaların İstanbul’daki merkezi bu yıl da Kadıköy oldu. Bağdat Caddesi’nde yapılan Büyük Cumhuriyet Yürüyüşü’ne yüz binlerce kişi katıldı. Yürüyüş sonunda konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı “Cumhuriyet bu ülkenin evlatlarının en büyük ve en kıymetli mirasıdır. Bu mirasa sonsuza kadar sahip çıkacağız” dedi Bağdat Caddesi’nde düzenlenen Cumhuriyet yürüyüşleri ile her […]
Bitiyatro ve Nejat İşler’in (Meddah) ortak yapımcılığında Fil Rüyası, 11 Kasım’da Baba Sahne’de prömiyer yapıyor. Günsu Özkarar’ın Galata Perform’un eğitimleri sırasında yazdığı bu oyun, Sınırlar Ötesi Tiyatro 11. Yeni Metin Festivali’nde okuma tiyatrosu olarak gösterime sunuldu. Bir terapist ile danışanın seanslarında ortaya çıkan güven, sadakat ve aşk temaları çerçevesinde bilinçaltına bir yolculukla başlayan oyunda terapiyle […]