Kadıköy (eski adı Kalkedon) İstanbul‘un Anadolu Yakası‘nda yer alan ilçe.
Ben İstanbul’u Kadıköy’den tanıdım. Ankara’da oturuyorduk. Babamla İstanbul’a gelmiştik. Babamın bir yakının evindeydik. Ev Kadıköy Acıbademdeydi.
İlk İstanbul – İlk Kadıköy…
Çocuk aklı hatıraları banta alıyor. Bekletiyor. Oralarla ilgili herhangi bir anmada sinyal veriyor. Kadıköy – Kadıköy…
Denizi izlemeyi hep çok sevmişimdir. Geldiğimiz günün ertesinde deniz kenarında bir yere götürmüşlerdi bizi. Benim akranım bir kız bir de erkek çocukları vardı. Annelerinin yanında bir bayan arkadaşı da bizimle gelmişti. Hararetli bir şeyler konuşuyorlardı… Ben denize ve deniz gözlü Kadıköy’lü teyzeye bakıyordum. Farklıydı annemden. Yüzü farklıydı, giysileri farklıydı. Makyajı farklıydı. Hiç unutmuyorum. Döndükten sonra anneme; babamın akrabaları bayağı sosyetik demiştim. Ne demekse sosyetik! Teyze beni etkilemişti. Bende büyüyünce İstanbul’da oturacağım. Bende büyüyünce deniz gözlü teyze gibi olacağım. Bende büyüyünce Kadıköy’de olacağım demiştim…
O zaman karar vermiştim, bu güzel kelimesinin yetersiz kaldığı;
Çok – çok eskilere gidildiğinde Kadıköy’ün de MÖ 3000 yıllarında da var olduğunu öğreniyorsunuz. Ayrıca Bizans döneminde kurulduğunu biliyorsunuz.
Daha eskiler için tarihçiler şöyle diyorlar:
Evliya Çelebi Seyahatname’sinde, onun yaşamış olduğu on yedinci yüzyılda Kadıköy’ün bir Müslüman mahallesi, yedi Rum mahallesi, altı yüz bağı bulunduğu, yel değirmenlerinin işlemekte olduğu yazılıymış.
“Bende Kadıköy’lü olmalıyım.”
Haklısınız. Kadıköy’lü olmak ayrıcalık.
Ben yazarım. Sekiz kitabım yayınlandı. TV filmlerim çekildi. Çeşitli gazetelerde köşe yazıları yazıyorum. İki ayrı kanalda başlamak üzere olan dizi senaryolarım var. Benim isteğim Kadıköy’de seçkin, kaliteli içime sinecek olan bir gazetesinde köşe yazmaktı. Oldu. Sizlerle çeşitli konularda güzelliklerle buluşmak istiyorum. Bazen tarihten, bazen felsefeden, bazen mitolojiden bazen de sizlerden veya bizlerden birilerinden söz etmek istiyorum. Tabi kitaplarımdan da söz edeceğim. Tabi ünlülerle bir arada olduğum zamanlardan ve fotoğraflarını paylaşacağım. Size büyük aşkımdan söz edeceğim İstanbul’dan… Sizlerin benden çok daha iyi bildiğiniz İstanbul’unuzu bir Ankara’lının gözünden nasıl görüldüğünü göstermek isteyeceğim. Antalya’da ve İstanbul’da oturuyorum. Turizmciyim aynı zamanda. Otel genel müdürüyüm. Sizlere turizmden söz edeceğim. Turist severlerden ve tatil severlerden bahs edeceğim. Ben sizlere sizleri ve bizleri anlatacağım. İçimden gelen, duygularımı biraz daha düzenli halde anlatmamı sağlayan şiirlerimi yazacağım.
Kim bilir dostluğumuz beklide tahmin edemeyeceğimiz kadar lezzetli olur. Kim bilir kim bilebilir…
Hayırdır inşallah bir rüya görüyorum
Cennet misali bir yerdeyim gündüz niyetine
İnsanlar gülümsüyorlar, yüzleri ferah
Meraktayım soruyorum.
Burası cennet mi yoksa? Bir çocuk bağırıyor.
Cennet güzel mi bilmiyorum
Bir genç kız haykırıyor
Cennet burası, burayı biliyorum
Bir alımlı dilber salınarak geliyor
Adres doğru, burada cennet sayılır
Denize, havaya, sokaklara, evlere bakıyorum
Burası çok farklı, onlara hak veriyorum
İyide neresi burası? İsmini arıyorum
Kerli ferli biri haykırıyor,
Nasıl bilmezsin burası Kadıköy sana diyorum.
Gülüyorum. Bildim – Bildim. Gündüz niyetine
Hayırdır inşallah diyorum…
Nazan Şara Şatana