Yavru kuş yuvada gördüğünü yaparmış. Aydan Ay’ın son kitabı “Hemdem Öyküleri” bu atasözünü hatırlatıyor.
Çünkü Aydan Ay, Cemal Süreya’nın kadim dostu, Cumhuriyet Gazetesi’nde köşe yazarlığı da yapmış olan öykü ve roman yazarı Behzat Ay’ın kızıdır. Behzat Ay’ın öykülerindeki içtenlik ve duygu yoğunluğu, Aydan Ay’ın öykülerine yansımış.
“Hemdem Öyküleri”, Aydan Ay’ın altıncı kitabı. Klaros Yayınları’ndan çıkan kitap birbirine çok yabancı olmayan ondört öyküden oluşuyor. Doğa betimlemeleri, doğa ve hayvan sevgisi öykülerde önemli bir yer tutuyor. Zaman zaman, yazarın okuru bilgilendirdiği de oluyor. Örneğin, dünya genelinde kırk dört bin radyo istasyonu olduğunu öğreniyoruz.
Öykülerde yer alan Selamiçeşme, Kurbağalıdere, Gümüşsuyu, Bahariye ve Bostancı gibi semtler ile sardunyalar, güller, hanımelleri, küpe çiçeği, fesleğenler ve menekşeler rengarenk bir yerden, Kadıköy’den bahsediyor. Eski Türk filmlerinden birini izliyor gibiyiz. Hüzünlü ve çarpıcı, beklenmedik sonlar iz bırakıyor. Kitapta, birden fazla film konusu çıkacak kadar ilginç öykü var.
“Hemdem Öyküleri”ndeki karakterler, boş konuşmuyor. Sözleriyle, okuru düşüncelere sevk ediyorlar. Örnek mi?
“Denizden hep balık çıkmaz ki, tanrı misafiri de çıkar.”
“Uyku ölüm gibi bir şey! Niye buna izin vereyim ki? Zaten bir gün öleceğiz.”
“Bir robot, robot olduğunun farkında olmalıdır. İnsan olmaya özenmemelidir.” .
Özetle, “Hemdem Öyküleri” okurun belleğinde iz bırakıyor.