สล็อต

betflix

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Flaş

“Bence ağaç baba, kalın kocaman dallar anne.”

Yayınlanma:
ABONE OL

 

 

 

Aile böyle değilmidir? Baba ağacın gövdesidir, kalın dallar, gövdenin hemen üstünde kollarını her bir yere saranda anne değilmidir. Sarmış sarmalamış. Yapraklar çocukları…

 

 

Dar taşlık yol, gözünün önündeydi…

 

Hatırladığı gibi. Uzun ara olmuştu bu topraklara basmayalı, bu yolları görmeyeli…

 

Uzun ara kimine göre rakamlanır. Bu bazılarında büyük rakamlar uzundur, kimilerinde rakam aralığı çok büyük olmasada geçmeyen zamanların ağırlığında uzamışta uzamıştır…

 

Yol taş değil topraktı… Yanlarında taşlar vardı. Büyük taşlar, şekilleri birbirine benzemeyen üst üste yığıldığında yol kenarının çiti gibi duran beyaz ve gri tonları arasında gidip gelen taşlar. Üstelik yolun iki yanında da sıralanmaşlardı…

 

Mevsim kendini yorgun hissetiği zamanlardaydı. Ağır bir yazı geçirmiş, güneşin sıcak işkenceleri altında ezilmiş, suyunu tüketmiş ağaçların sarı yaprakları yerlerde kurumaya yüz tutmuş haydeydi. Dallarda yapraklar yokmuydu belki vardı, belki düşmek üzereydi, belkide yarı yerdeydi. Bilmiyordu ki. Bildiği ahhh ne de çok özlediğiydi…

 

Yığın taşların hemen arkalarında ağaçlar vardı – ki; yapraklarını bu yola dökmüşlerdi.

 

Ağaçlar bu hali ile ne de acı görünüyorken,

 

Bu kadar güzel,

 

Etkili,

 

Vahşi görünmeyi,

 

Hatta insanı ürpertmeyi nasıl başarabiliyordu…

 

Kahverengi gövde koyu halinde! Alttaki kalın dallar biraz daha açık ama hepten açık değil, sonrakiler daha bir açık.

 

Aile gibi” dedi.

 

Aile böyle değilmidir? Baba ağacın gövdesidir, kalın dallar, gövdenin hemen üstünde kollarını her bir yere saranda anne değilmidir. Sarmış sarmalamış. Yapraklar çocukları… Vay anam vay! Yapraklar doğuyorlar, büyüyorlar ve yuvalarından uçup gidiyorlar. Burada hazan var. Ama onun söz ettiğinde hazan yok.

 

Sevinç var. Onlar evlerinden yere dökülmüyorlar, onlar mesleklerine, işlerine, kendi kurdukları yeni ve küçük ailelerine uçuyorlar. Anne – baba dimdik ayakta…

 

Onlar – onların arkasında güçte kuvvette. Gülümsedi.

 

Bence ağaç baba, kalın kocaman dallar anne.”

 

İleride evler vardı. Beyaz evler. Çatıları kiremitli beyaz evlerin siyah görülen pencerelerinde ışık yokmuydu? Yoktu tabi nasıl olsundu. Gece değildi ki!

 

Peki camlar niye siyahtı. İçerisi niye karanlıktı. Şaşkın bir telaş aldı içini…

 

Koşmalı mıydı? Yoksa telaşe vermeden yürümeli mi? Ne çok özlemişti, bu beyaz evleri, bu baba dediği ağaçları, anne dediği dalları… Ne çok özlemişti…

 

Evi burnunda tütüyordu. Yatağı tütüyor, dolabı, çekmecesi hatta yemek yaptığı tenceresi… Hepsinin anıları vardı. Hepsinin aldığında verdiği emeği vardı.

 

Kim buna hayır diyebilirdi. Kim olmaz derdi hangi vicdanla. Orada ömür geçmişti, hayatın bir tek saniyesi bile çok kıymetli iken… Buraların tadını almalıyım, kokusunun lezzetini tatmalıyım. Burası benim. Burası benim yerim, benim evim, benim hayatım… Gurbet olmalımı olmalı, mutlaka da sıla olmalı. Üstelik öyle hasretlikler uzun aralı da olmamalı. Bu dünya iki günlük işte bunu hiç unutmamalı… Sevdiklerimiz ihmale gelmez. Sevdiklerimiz kırılmaz, üzülmez, ağlatılmaz en çokda onlar yalnız bırakılmaz. Fırsatın varsa gideceksin.

 

Elinden geliyorsa sık gideceksin. Engelleri çok dikkate alırsan engeller seni boğar, alır ayaklarının altında ezer. O zaman senin ne engellere, ne gideceklerine ne de kendine faydan olur. Evini ihmal etme. Bu ev bazen senin, bazen annenin bazen babanın bazen kardeşlerinin evi olur.

 

Değilmidir ki sevdiklerin vardır. Gitmelidir görülmeli ve görmelidir. En güzel sohbet sevdiklerinle olandır. Ruhun yenilenir, dünyan tazalenir ve geri gelirsin.

 

 

Bu kadar hasretliğe bırakmazsan;

 

Bu kadar taşı toprağı özlemez,

 

Camda ışık yok diye gece ile gündüzü karıştırıp telaşlanmazsın.

 

 

Kapıya daha yaklaşmamıştı ki sevdikleri onu camdan görmüşlerdi.

 

İşte en güzel sahne…

 


Sarılma çok sarılma, sıkıca sarılma, nefes aldırmaksızın sarılma, sıcaklığını hissedercesine sarılma…

 

Koklama, derin bir nefesle, alışkın olduğun kokuyu içine çekme, mutlu olma ve çok sevinme…

 

Gülümse – çok gülümse – kahkaha at.

 

 

Allah’ım kimseyi gülmekten alıkoymasın…

 

Sevdiklerinden ayırmasın…

 

 

 

Nazan Şara Şatana

 

 

author avatar
Nazan Şara Şatana
Ben gazeteciydim. Günaydın gazetesi, Ankara bürosunda Bekir Coşkun’un istihbarat şefi olarak görev yaptığı yıllarda; Meclis, Adliye, TRT ve magazin muhabiri olarak görev yaptım. Günaydın gazetesi haricinde, Merhaba, Haftanın Sesi gazetelerinde de yine muhabir olarak çalıştım. Gazetecilik yıllarım turizme geçerek sona erdi. Pamfilya Turizm acentesinden sonra, birçok beş yıldızlı tesislerde (Öger bünyesinde ve başka önemli tesislerde) üst düzey yöneticisi olarak görev yaptım. Halen Genel Müdür olarak görevimi sürdürmekteyim. Sekiz kitabım yayınlandı. Asar şamil Ve Rus terzi, Şarkın Modern Gelini Şehribahar, Zeus’un Aşkları, Otel I, Otel II, Hekim Ali Suavi Efendi, Havada Kekik Kokusu Vardı, Herkül 2006 da yayımlanan Asar Şamil Ve Rus Terzi, Havada Kekik Kokusu Vardı ve Şarkın Modern Gelini adlı kitaplarım T.B.M.M. Meclis Kütüphanesindeki yerini almıştır. Yeni yayınlanacak kitaplarım; Belkıs Akkale’nin hayatı roman tadında – Belkıs - Şimdi Yağmur Yağacak, Topkapı Şifresi, Taşlar, Mihrace, İstanbul – İstanbul. Ayrıca yayına hazır senaryolarm ve müzikallerim mevcuttur. Evlat TV filmim TGRT de yayınlandı. Birçok senaryom dizi olması için televizyon kanallarında beklemektedir. Bir senaryom ise dizi olarak yayınlanması için TRT1’de hazırlıklarda.

İlgili Haberler

Galatasaray’ın basın tribünü yenilenmeli
Yazarlar
31 Ekim 2024
Galatasaray’ın basın tribünü yenilenmeli

İstanbul takımlarının stadında, gazetecilere ayrılan basın tribününün neredeyse tümünde maç izlemişimdir. Gazetecilere ayrılan basın tribünü sadece Türk gazetecilere değil akredite olan yerli-yabancı tüm gazetecilere açıktır. Özellikle Avrupa maçlarında yurt dışından gelen yabancı basın mensupları, Türk takımlarının statlarına hayran kalıyor. İLGİLİ HABER EDEBİYAT VE TOPLUM Hayran kalıyor kalmasına da acaba bu durum “basın tribünü” için geçerli midir? Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin basın tribünü gayet modern bir […]

NORMALLEŞMEK
Yazarlar
30 Ekim 2024
NORMALLEŞMEK

Boşuna değilmiş sermaye sahiplerinin yatırım yapmak için güvenli bölgeler, ülkeler, kıtalar araması. Son zamanlarda ülkemize ne yabancı yatırımcı geliyor ne de yatırım yapmak için teklif… Ekonomide en önemli şey güven… Güven olmayınca yatırım olmuyor. İster ekonomik ister sosyal ister siyasal süreçlerin hayat bulması için güven ortamın var olması şart. Arsa, ev, araba alacağımızda bile dünyanın […]

Etkinlikler
26 Ekim 2024
KÜLLER KÜLLERE İKİNCİ SEZONDA

Geçen yıl genç bir ekip yeni bir tiyatro kurdu: Müphem Tiyatro. Çıkış oyunları Küller Küllere de bu sene 2. sezonuna giriyor. Oyunun oyuncuları İnanç Bükülen ve Dilek Güler ‘e merak ettiklerimizi sorduk. Bu ekip nasıl kuruldu, yollar nasıl kesişti?   İ. B.: Oyunumuzun yönetmeni Cem Burçin Bengisu benim reklam sektöründen tanıştığım, hatta aynı menajerde olduğumuz […]

Endophasia’nın Bendeki İzleri
Yazarlar
16 Ekim 2024
Endophasia’nın Bendeki İzleri

Geçtiğimiz pazar bkz. İletişim tarafından, Arter’de mükemmel bir etkinliğe davetliydim. Endophasia isimli gösterinin üçünden sonuncusunu yakaladığım için finalde sahneye tüm ekip de çıktı ve biz hepsini tek tek alkışlayabildik. Ekibi kısaca tanımak isterseniz instagram sayfalarında hepsi mevcut ancak ben bilmeyenler için, konsepti yaratanın ve aynı zamanda yönetmenin Gökçe Uygun olduğunu, sahnedeki kişinin de bizzat kendi […]