Ünlü bir ressamdı, resim yapmasını çok severdi.
Çokda güzel resimler yapardı. Neler işlerdi neler?
Birçok tablosundan çok etkilenmişimdir.
Bir tanesinin içinde kaybolmuşluğum vardır.
Beni çok düşündürmüştür. Ne alaka demişliğim de vardır.
Bunun burada olması mı gerekir!
Hayır, beğenmedim diyipte satın almışlığım vardır.
O öyle bir sanatçıdır.
O öyle bir sanatçıdır.
Bir fon düşünün lütfen,
Renkler kahvenin tüm tadında olsun.
Lezzetinde, farklılığında bulunsun.
Kahvenin aralarında, turuncular gözünüze çarpsın.
Sağ tarafı siyahın zifir hali,
Sol tarafına karışmışkahve ile gri
Altta derince; siz diyin, on santim, ben diyeyim yirmi
Bir şerit misali, yine siyahtan bir hat!
Ressam bunu masa olarak tasvir etmiş olmalı.
Masanın üstü sarı, bildiğiniz sarı
Bize yakın olanı civcivle başlayıp solgun hastalıklara giden,
İlerledikçe pembe ile turuncuda buluşan,
Aralarında hemen kaçacakmışta,
Bir anlığına gelmiş gibi duran!
Kırmızıları da dikkate alalım.
Burada gördüklerim benim sevdiklerim.
Hepsi birarada nedendir bilirmiyiz, bilmem!
Belki araştırırsak, belki incelersek
Belki de baktığımızı düşünerek yorumlarsak!
Anlarız.
Bir dünya var masa onun sonunda,
Dönenlerden, üstünde harita olan,
Hani çevirip parmağımızla,
Durdurduğumuzda bizim olan ülkeleri,
Seçtiğimiz dönen dünya.
Ona bir yerlerden bir ışık vurmuş olmalı,
Parlıyor tam ortada bir tarafı.
Belki görülmeyen bir mum yansıtıyordur.
Ziyasını dünyanın üzerine…
Dünyanın hemen önünde kalın mı kalın,
Üstü kiremit renginde, bir kitap durmakta,
Hemen yanıbaşında bir okka ile birlikte…
Okkaya bakınca kazlar geliyor aklıma!
Kaz tüyü var çünkü orda.
Kaztüyünün kalem olduğu zamanlarda…
Okka yeşil, kahve arası, yumartaya benzer misali
Kitabın biraz daha gerisinde, masanın biraz ilerisinde
İki kitap gelişigüzel üst üste, kitaplardan altta olan büyük
Üste duranı hiç sormayın, bir hayli küçük…
Ciltleri çok şık parlak, şeritler geçmiş gibi yanlarından
Sayfaları rüzgâr vurmuşta aralanmış gibi
Davet ediyorcasına hareketli
Kitapların altında ta dünyanın yanında
Duran kitabın altında, dağınık, öylesine, bir şekilde
Duran kâğıtlar var.
Bunlarda neler yazıyor bilmiyorum.
Bütün bu hengâmenin üstünde, güzelliklerin yanıbaşında
Bir keman varki görmeli, bir keman varki dinlemeli
Rengini anlamaya çalışmak nafile,
Turuncu desem olmaz, kiremit desem hiç olmaz.
Şahsına mühnasır bir eda içinde.
Siyah uzunca sapı ve üstünde telleri,
Öylesine duruyor orada…
Tablo bitti.
Peki, ne oldu, ne anlatmak istedi. Hangi nasihatlarda bulundu
Şöyle demiş olabilir mi? Kitap var okuyun,
Kalem var kâğıtlarda caba, yazın durmadan yazın.
Dünyayı inceleyin, dünya insanları ile barışık olun.
Müzik evrensel dildir
Konuşmasınızda olur anlaşırsınız.
Kitaplar sizin anahtarlarınızdır.
Açamayacağınız kapınız kalmaz…
Bu ne büyük saadettir ki bir ressam,
Bir sanatçı, bir üstad. Bize bir tablo yapmış.
Bir roman kadar çok şey anlatmış…
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az…
Nazan Şara Şatana