Cüneyt Arkın’ı izledim
Bu gün Saba Tümer’in programını izlerken gözyaşlarımı tutamadım. Çok duygulandım. Cüneyt Arkın, eşi Betül Arkın ve çocuklarını konuk eden Saba Tümer’de sanıyorum konukları kadar, izleyenleri kadar duygulandı.
Bu bir gerçektir.
Benim hayatta tanıdığım en yakışıklı adam babamdır hep söylerim. Fakat Cüneyt Arkın denilince babamdan daha yakışıklı olduğunu defalarca kabul etmişimdir.
Benim yazdığım yakında çekimleri başlayacak olan Mavi Gece’de rol alacak olan büyük üstatla ben uzun yıllar önce tanışmıştım.
Gazetecilik yıllarımda, onun bir film setine gitmiştim. Atın üstünde izlemiştim onu. Ona sorular sormuş, doğal hali ile cevaplandırdığı soruların notlarını tutmuştum.
Müthiş heyecanlıydım, ellerim titriyordu. O kadar alışkındı ki bu hallere gülümsüyordu.
Sonra çok titiz bir şey yapmıştı. Film çekimleri sırasında bunu onunla konuşacağım.
Biz röportajımızı yaptıktan sonra bir arkadaşımla beraber gelmiştim sete, o önden gitti arabayı getirecekti.
Ben tepeye doğru tırmanıyordum ki bir atlı hızla yaklaştı yanıma.
Önce ürktüm kim diye baktım. Cüneyt Bey gelmişti. Bana:
“Siz yalnız mı geldiniz buraya?” demişti. Sonra ilave etmişti.
“Burası bir hayli uzak! Bizim arkadaşlar bıraksınlar sizi.”
İşte böyle bir adam Cüneyt Arkın…
“Sağ olun arkadaşım arabayı getirmeye gitti. Buraya araç giremiyor biliyorsunuz dedim.”
“Tamam” Demişti ama araba gelene kadar atın üstünden inmemiş beklemişti.
Bunu herkese anlatmıştım. Onu tanıyanlar hiç şaşırmamışlardı.
“Cüneyt Arkın böyle biridir, o tam bir beyefendidir. Onun altın gibi yüreği vardır” demişlerdi.
Bu gün onu izlerken, gururlandım. Burada değil de Amerika’da doğsaydı, dünya starı olacaktı. Paraya para demeyecekti. Şimdi tüm emeklerinin karşılığını koyduğu evini kaybetme tehlikesi içinde. İnşallah olmaz, bu büyük usta üzülmez. İnşallah…
Nazan Şara Şatana