Deneme Bonusu Veren

Slot Siteleri: Hayalleri Gerçekleştiriyor

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

Artık korkmuyordu.

Yayınlanma:
ABONE OL
Artık korkmuyordu.

Eski bir gemi vardı görünen uzaktan. Hatta çok uzaktan… Vakit akşamla gecenin birleştiği karmaşık bir andı. Ne çok karanlık ne de aydınlık ikisinden de biraz. Gemi uzakta ama küçük, yanıltıcı halini biliyorsun biliyorsunda çok ta umursamıyorsun. Neticede gemi. Neticede deniz. Neticede akşam. Neticede bilinmeyen!

Neticeler bir araya gelince bir bulmaca oluyor haberin yok.

Açalım biraz evet neticede gemi ama ürkütücü, katkatları birbirine yığılmışta altında bir ev kalmış misali duruyor. Pencereleri var küçük kare – kare biçimlendirilmiş gibi camları, onları titrek ışıklar aydınlatıyor bir fener ya da birkaç mum diyorsun ışığın sebebini kendinle soruştururken. Küçük pencereler sen yaklaştıkça deniz gibi, gemi gibi büyüyor farkındasında oralı olmak işine gelmiyor. Bu işin sonunda korkmak var kaçmak var uzaklaşmak var. Varda birde verilmiş sözler var. Mangalda ateş bırakmamıştı oysa akşam. Tırs gelir vırıs gider dediğinde kendi de inanıyormuydu. Kolu çengelli kaptanın anlattığı korkulu hikâyelerini dinlerken! Yoksa içtiği birkaç kadeh şarapmı kendini cesur kılmıştı. Bir insan ya korkak ya cesur olmalı derdi babası, bu neydi şimdi? Akşam cengâver sabah tavşan! Hatta kaçmak için bir fırsat kollayan bir mahkûm. Hala yaklaşıyordu sırtında çuval benzeri torbası ile ilerliyorken ayakları da gördüklerinden memnun olmayan gözlerin ve aklın verdiği sinyallerle geri – geri gidiyordu. Ama nafile ok yaytan çıkmıştı hedefi ıskalasa bile bir yerlere gidecek bir yerle saplanacaktı. Çıkmıştı işte gidiyordu. Gemi büyüyordu. Deniz enginleşiyordu. Pencereler daha bir seçilir hale gelmişti.

İLGİLİ HABER EĞİTİMDE ÇÖZÜM!

Gemilerin rengi ne renk olurdu diye bir soru yöneltti kendine sanki çok gemi görmüş, ya da çok yerlere gitmiş, ya da çok korsancılık oynamış gibi. Bilmiyordu ki. Denizi ilk defa görmüş biri geminin ana rengini nereden bilecekti. Köyünde bir deresi vardı onda da kâğıttan kayıklar bile gidemezdi. Yaklaşınca bir şey daha dikkatini çekti. Bu geminin üstünde iki adet dev gibi, canavar gibi bakan ışıklar vardı. Gülümsüyorlardı sanki meydan okuyorlardı karanlığa. Biraz rahatlamıştı kocaman ışıkları görünce ama gözü ışığa alışınca rahatlama titremeye dönüştü. Işığın aydınlattığı korkunçluk karanlıktakinden daha kötüydü. Bu neydi. Ay mı dalga geçiyordu kendiyle bu kadarda olmazdı ki.

“Gündüz gözüyle görsem hiç korkmazdım bundan da gece karanlıkla ışıklar oyun oynuyorlar. Ne kadar çok direk var” diye düşündü uzaktan da olsa geminin üstünde gökyüzüne doğru çıkmış uzantıları görünce. Biraz daha yaklaştı adımları hiç istemesede verdiği sözü vardı, gidecekti. Korkacaktı ama gidecekti. İstemeyecekti ama yapacaktı. Söz ağızdan bir kere çıkardı. Üstelik çok ta atıp tutmuştu oraya gitmeliydi. Yaklaşınca geminin heybetinden başının döndüğünü hissetti. Gemi karanlık, kahverenginin tonlarında siyahla muhabbette ahşabın en eski, en kötü hali ile karşısında devasa dururken geminin hemen altında bir kayıkta birçok tuhaf giysili adam gemiden hızla uzaklaşmaya mı çalışıyorlardı onamı öyle geliyordu. İyide gemiden uzaklaşmak neydi? Tam tersi gemiye girmek gerekirdi, hareket zamanı yaklaşmıştı. Büyük kayık, bir sürü insan yığılmışlar kayığa hızla karaya gelmek için çırpınıyorlardı. Sonra olanlar olmaya başladı. Kıyametler koptu bir anda. Bu kadar büyük sesleri daha ince hiç duymamıştı. Sesleri demek te yanlıştı. Çünkü duyduğu ilk büyük sesten sonra kulakları herhalde sağır olmuştu ki bir başka sesi ya da sesleri duymamıştı. Sadece ortalığın sallanmasından anlıyordu bir şeylerinters gitiğini… Sonra uzaklarda bir kara gemi daha fark etti. Onun orta kısmından ateş topları geliyordu gemiye. “Aman allahım ya sekerse.” Yandığının günüdür. Gitmeliydi. Hemen uzaklaşmalıydı buradan. Bu nasıl bir belaydı ki bulaşmak üzere iken Allah onu korumuştu. Bu yine mubarek annesinin dualarından olmuş kurtulmuştu. Daha önce gelecekti hâlbuki eğer annesi gitmesin diye o kadar çok ağlayıp yalvarmasaydı. O da annesini ikna etmek için o kadar zaman kabyetmeseydi. Topların sesini tam duymasa bile o devasa gemide yaptığı hasarları görüyordu. Annesine dua ediyordu.

“Annem yine beni kurtardın. Sen bana hep doğruları öğrettinde ben neden öğrenemedim.”

Biliyordu hatalıydı. Akşam o kadar içecek, içtikten sonra kendini büyük görecek, deli – deli konuşacak, istemediği sözleri verecek biri değildi ki. Evet, o denizleri seviyordu. Uzakları merak ediyordu. Ama önce bunun yolunu bilmeliydi. Ya o eski gemide kaçan yarını olmayan korsanlardan olacaktı, ya da okuyacak, büyük ve sağlam gemilerle gittiği ve gideceği yeri bilen bir seyyah, bir bilim adamı olmayı seçecekti. Bunları bilmesi ayırt etmesi içinde böyle bir derse ihtiyacı vardı. Koşuyordu, durmadan koşuyordu. Arkasından geliyorlarmış gibi koşuyordu. Köyü çok uzak değildi. Buna karşın o köyünden bir dün bir de bu sabah çıkmıştı. Eve ne zaman geldiğini, annesinin boynuna ne zaman sarıldığını hatırlamıyordu.  Hatırladığı uzun yıllardan sonra… O gün annesi onun için ağlamasaydı, onun gitmesini engellemeye uğraşmasaydı ya ölmüş ya da gitmiş olacaktı. Hayatı boyunca annesi onun koruyucu meleği olmuştu. Yapma dediklerini anlamıştı artık annesi kendi için değil onun için istiyordu. O zarar görmesin, o üzülmesin, o yıpranmasın istiyordu. Tabiki tecrübeleri ile neyin doğru neyin yanlış olduğunu annesi kendinden çok daha iyi biliyordu. Üstelik o yüreğinin sesini dinliyordu. Oğlu için kalbi ne istiyorsa onu yapıyordu. Hangi anne bencilce önce kendini düşünürdü ki. Ama evlatlar annelerinin kıymetini ne yazık ki başlarına bir şeyler geldiğinde bilirlerdi. Yıllar yılları takip ettiğinde oda aldığı o öneli dersinden sonra şimdi doğru yerdeydi. O bilinen biriydi. O tanınan değerli bir profesör olmuştu. Annesinin içi rahattı oğlu okumuştu. Kendinin içi rahattı artık korkmuyordu… İstediği yere artık huzurla gidiyordu. Kokmadan tereddüt etmeden…

Kimbilir hangilerimiz annelerimizin sözünü dinleyerek nerelere geldik ya da dinlemeyerek neleri kaybettik!

Nazan Şara Şatana

author avatar
Nazan Şara Şatana
Ben gazeteciydim. Günaydın gazetesi, Ankara bürosunda Bekir Coşkun’un istihbarat şefi olarak görev yaptığı yıllarda; Meclis, Adliye, TRT ve magazin muhabiri olarak görev yaptım. Günaydın gazetesi haricinde, Merhaba, Haftanın Sesi gazetelerinde de yine muhabir olarak çalıştım. Gazetecilik yıllarım turizme geçerek sona erdi. Pamfilya Turizm acentesinden sonra, birçok beş yıldızlı tesislerde (Öger bünyesinde ve başka önemli tesislerde) üst düzey yöneticisi olarak görev yaptım. Halen Genel Müdür olarak görevimi sürdürmekteyim. Sekiz kitabım yayınlandı. Asar şamil Ve Rus terzi, Şarkın Modern Gelini Şehribahar, Zeus’un Aşkları, Otel I, Otel II, Hekim Ali Suavi Efendi, Havada Kekik Kokusu Vardı, Herkül 2006 da yayımlanan Asar Şamil Ve Rus Terzi, Havada Kekik Kokusu Vardı ve Şarkın Modern Gelini adlı kitaplarım T.B.M.M. Meclis Kütüphanesindeki yerini almıştır. Yeni yayınlanacak kitaplarım; Belkıs Akkale’nin hayatı roman tadında – Belkıs - Şimdi Yağmur Yağacak, Topkapı Şifresi, Taşlar, Mihrace, İstanbul – İstanbul. Ayrıca yayına hazır senaryolarm ve müzikallerim mevcuttur. Evlat TV filmim TGRT de yayınlandı. Birçok senaryom dizi olması için televizyon kanallarında beklemektedir. Bir senaryom ise dizi olarak yayınlanması için TRT1’de hazırlıklarda.

İlgili Haberler

Yazarlar
15 Nisan 2024
15 – 21 Nisan 2024 Astroloji haftalık yorum: 21 Nisan Güneş, Merkür, Venüs Dikkat!

15 Nisan haftası Güneş Tutulmasından sonraki hafta olup haftanın en olumsuz günü 21 Nisan Pazar günüdür. Güneşin katsayısı 20 Nisandan itibaren -2 seviyesine düşecektir ve Natal Güneş ve Marsı Koç, Boğa, Yengeç**, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Oğlak**, Kova, Balık olanları son derece olumsuz etkileyebilir. Bilhassa Yengeç ve Oğlak burçları 20, 21 Nisanda Tr Güneşden son […]

Genel
09 Nisan 2024
Tatil Fotoğraflarınız: Hırsızlara Davetiye mi, Keyifli Anılar mı?

Sosyal Medyanın Hırsızlık İstatistikleri Üzerindeki Etkisi Son yıllardaki istatistikler, bayram ve ara tatiller gibi yoğun dönemlerde artan hırsızlık vakalarına dikkat çekiyor. Ancak bu artışın arkasında yalnızca geleneksel yöntemlerin değil, aynı zamanda dijital dünyanın etkisinin de olduğunu söyleyebilirim. Özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, hırsızlar giderek daha sofistike ve planlı bir şekilde işlerini yürütüyorlar. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, […]

Genel
06 Nisan 2024
08 – 14 Nisan 2024 Astroloji haftalık yorum: 08 Nisan Güneş Tutulmasına Dikkat!

Haftanın en önemli olayı 08 Nisan Güneş Tutulmasıdır. Çünkü 08 Nisandaki Güneş Tutulması -1 katsayılı olup Koç, Yengeç, Terazi ve Oğlak burçlarını olumsuz etkileyebilir. Natal Marsı İkizler, Aslan, Yay, Kova olanlar ise çeşitli fırsatlar elde edebilirler. Koç burcu NATO, Yengeç burcu Irak, Terazi burcu Suriye gibi ülkeler Güneş tutulmasından son derece olumsuz etkiler alabilir. Bu […]

Basında Kadıköy
02 Nisan 2024
Çiçeği Burnunda Yazar Zehra Güngör

İnternette arattığımızda hakkınızda az şey buluyoruz. Biraz gizemli bir yazar mısınız ve sizi kendinizden dinleyelim mi?   Çok hoş bir soru. Teşekkürler… Bilerek gizemli olan birisi değilim. Fakat gizemi de severim. Açıkçası dijital dünyayla aram pek iyi değil. Kendimi pek eğitemediğim bir yer burası. Haliyle uzak kalmayı tercih ediyorum. Belki de eski kafalıyım. (Gülüyor) Ben […]