Hepinizin olmuştur. Mümkün değil ki aksi. Bir yerlerde uzun süre yaşamışsınızdır, bir yerlerde uzun süre çalışmışsınızdır. Orası sizin gibidir. Hani sahibi gibisiniz ve sizde kalacak ya da siz orada kalacak sanırsınız.
Sadece sanırsınız. Zaman geçer zalimce sonra bir gün!
Beyhude hayale kapılmayın. Siz çok olmuştur oradan gideli, aylar yıllarla uğraşmış durmuştur. Arada meraklardasınız aklınıza geldiğinde, çok da hatıraları varsa, büyük üzüntüleri de, büyük sevinçleri de orada yaşamışsanız, hayatınızın hani derler ya mihenk taşı işte sizin hayatınızda mihenk taşı gibi bir yerde ise!
Ben Antalya’dayım. Bu sefer geldiğimde her zaman olduğu gibi Kemer yine burnumda tüttü. Hem de ne güzel misk amber kokuları içinde hatırlattı kendini. Gidilmeli diye düşünüyordum ki Elif imdadıma yetişti.
Bir tesisten genel müdürlük teklifi vardı, İstanbul’da birkaç kez telefonla görüşmüşlerdi. Demez mi?
“Oraya gideceğim görüşmeye ne dersin geliyor musun?”
Allah… Nasıl gelmem. Fatihcan üç aylıktı ben Kemer’e merhaba dediğimde çalışmak ve yaşamak üzere. Hep tesiste yaşadığımız için evimiz oluyordu orası da haliyle… Şimdi oğlum yirmi bir yaşında… Kemer’e nasıl müptela olmayayım. Bunca zamanın hatrı, güzelliği özlemi var…
Gittik. Eski sevgiliye hasret modelinde ben heyecanlıyım. Durmadan hiç durmadan konuşuyorum:
“Burası değişmiş, bunu neden yapmışlar? Bu benim zamanımda başlamıştı, bunu ne zaman yapmışlar hiç haberim olmadı… Buraya yeni bir tesis açılmış, vay – vay – vay çantaya bak misali şaşkın devam ediyorum.
“Bu bina ne zaman buraya devasa şekilde dikildi, ben o kadar oldu mu gelmeyeli?”
“Olmuştu. Ne yazık ki!
Hayranlıklarımla sonunda Kemer’de son çalıştığım tesisin önünden geçiyorduk ki;
“Dur bakalım, ben eski yarenime bir selam vereyim.”
Kapısının önünde oturdum, biraz içeri gider gibi oldum, biraz döner gibi. Hatıralar gözlerimin önünde dansta, sözler kulağımda…
Duygular karma karışık.
Bu bana iyi mi geldi, kötümü anlayamadım. Sonra düşündüm.
“Nasıl kötü gelsin! Özlem vuslata dönüştü ise iyi gelmiştir. Ben oradan ayrıldığımdan beri hiç içine girmedim. Yokluğumuzda:
“Hangi rüzgârlar esmiş, eserken güzellikleri iz olarak mı bırakmış, yoksa bizim yaptığımız güzellikleri esip yok mu etmiş.”
Söz veriyorum bir dahaki sefere sizlere oradan yazacağım…
Güzel, mutlu tatiller diliyorum.
Nazan Şara Şatana
İlgili Haberler
23 Nisan Türkiye açısından Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ama 2024’deki 23 Nisan Dünya açısından Büyük ve Yıkıcı Olaylara gebe olabilir. 23 Nisan haftanın ve ayın en olumsuz ve düşük katsayılı günü olup bugünde Güneş (-3), Ay (-4), Merkür (-2), Venüs (-3), Plüto (-2) son derece düşük katsayıda olacaktır. Hafta boyu ve bilhassa 23 Nisanda […]
Geçen hafta eğitim sisteminin ezberci olduğunu söylemiş, neden ezberci olduğunu örnekler vererek anlatmıştım. İşin doğrusu eğitim sistemini anlatmaya da gerek yok. Eğitimin ne durumda olduğu ortada… Bilinmeyen bir mevzu değil… İyi de iyi bir eğitim nasıl olmalıdır? Öyle değil mi? Evet! Çözüm nedir? Ne yapılırsa kaliteli bir eğitim ortaya çıkar? İsterseniz size kısa ve net […]
15 Nisan haftası Güneş Tutulmasından sonraki hafta olup haftanın en olumsuz günü 21 Nisan Pazar günüdür. Güneşin katsayısı 20 Nisandan itibaren -2 seviyesine düşecektir ve Natal Güneş ve Marsı Koç, Boğa, Yengeç**, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Oğlak**, Kova, Balık olanları son derece olumsuz etkileyebilir. Bilhassa Yengeç ve Oğlak burçları 20, 21 Nisanda Tr Güneşden son […]
Sosyal Medyanın Hırsızlık İstatistikleri Üzerindeki Etkisi Son yıllardaki istatistikler, bayram ve ara tatiller gibi yoğun dönemlerde artan hırsızlık vakalarına dikkat çekiyor. Ancak bu artışın arkasında yalnızca geleneksel yöntemlerin değil, aynı zamanda dijital dünyanın etkisinin de olduğunu söyleyebilirim. Özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, hırsızlar giderek daha sofistike ve planlı bir şekilde işlerini yürütüyorlar. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, […]