İçim sıkılınca soluğu deniz kenarında alırım,
Deniz kokusunu olabildiğince içime çekerim.
O alabildiğine mavilikte birçok düşünce silip gider aklımdan.
Saatler geçmiştir,
Aynı geçip giden gemiler gibi,
Oturup kalmışımdır.
Gemileri seyrederken denizi koklarken,
Limandan ayrılan her gemi,
Biraz içimi burkar aslında,
Daha ayrılmadan limandan;
Geri dönüşün özlemi içindedir,
Dört gözle beklenir geri dönüşler.
Gemiler gelip geçerken,
Bir saat, bir gün, bir ay ve bir ömür geçtiğini düşünürüm:
Öyle demiyor mu bir şarkıda,
Gemiler gibi dünya,
Gemiler gibi hayat,
Gelip geçiyor geçip gidiyor.
Ve
Bir gemi kalktı İstanbul’dan,
Ne bir gün, ne bir ay, ne bir ömür,
Zaman durdu,
Bir bilinmezlikle uğurlandı,
Geri dönüşü bekleyenlerde,
İçlerinde burukluktan ziyade,
Geri gelmeyecekmiş gibi bir hisse kapıldı.
Beklenilenden daha da hazin,
İnsanlıktan uzak sahnelere görüntü oldu.
İçimiz yandı,
Nefesler tutuldu.
Şimdi ne zaman bir gemi görsem,
İçim daha çok sıkılıyor,
İnsanoğlunun kana doyumsuzluğu midemi bulandırıyor…