Gece değil gördüğümüz akşamın üstü denilen zaman. Gün bitmişte, akşamda erinerek gelmek üzere! İşe tam o zamanların birinde. Her yer beyaz. Bembeyaz. Siyahın çeşitli tonları olurda, beyazın olmaz mı olur. Aynen öyle beyazlıklar
İçinde parıltılar var. Karanlık gecelerinde, bir avuç elmas fırlatmışçasına yıldızlar gökyüzünden, göz kırpar ya, kar tanecikleri de kopya çekmişler gökyüzünden! Parlıyorlar. Her bir kar zerreciğinin gamzeleri o parıltılar. Gülümsüyorlar.
Güneş, terk etmemiş henüz karaya bulaşmamış gökyüzünden. O da doyamamış bes belli güzelliklere. Yaldızlı yeryüzüne. Çam ağaçları yine kışlık parıltılı, tılsımlı, sihirli paltolarını geçirmişler üstlerine kırım – kırım kırıtıyorlar.
Sadece başları dışarıda kalmış. Oda hali ile etrafı süzüyor bana bakın heybetimden etkilenin dercesine mağrur…
Sayınca görüyoruz ki beş tane evi de sarmış beyazlıklar. Sarmış sarmalamışlar. Beyazzzz. Ne de güzel… Ne de berrak! Evlerin çatıları ağır bir yükün altında ezilmiş gibi değiller. Tam tersi sırlamışlar beyazlıkları alabildiğince mutlular. Sarmış sarmalamış haldeler karla kaplı çatılarını…
Baca onları kıskanmış olmalı ki burnundan soluyor, püskürüyor, gri dumanı ile beyaza biraz da hakaret etmek istercesine homurdandıkça homurdanıyor. O çünkü beyazla olmak istiyor. Bu mümkün değil deli divane. Anlasana, sen yakanın uzantısısın… Ben zerreyim, karım, narinim… Sen sıcaksın, beni eritirsin. Öylemi? Evet. Ben seni seviyorum. Seninle olmak istiyorum. Bu mümkün değil ki. Biz bir arada olamamayız. O zaman seni sevmiyorum.
Sevme ben seni seviyorum. Ben çatıların üstünü ağırca sardığım zaman sen ısıtıyorsun içerileri. Senin ateşin yakıyor ocakları, şömineleri, sobaları. O zaman insanlar üşümüyorlar. O zaman mutlu oluyorlar. İşte o zaman ben akıllarına geliyorum. Bana bakıyorlar ve beni seviyorlar. Sen olmasan, onlar ısınmasa, çok üşüseler, sence beni severler mi? Sevmezler. Ben sana muhtacım. İnan ki muhtacım. Benim güzelliğimin anlamı sensin. Sen olmasan beni güzel görmezler, benden korkarlar, benden ürkerler. Ben geleyim istemezler.
Şimdi benim gelmem için bekliyorlar. Beni hoş geldin diye karşılarken, benden kardan adam yapacaklarını anlatırken nasılda mutlular.
Çocukların sevinç çığlıklarını duyuyorsam, kartopu oynayacağız, benimle oynamayı hayal ediyorlarsa; ben sana muhtacım. Sen olmasam ben hiçim.
Öylemi düşünüyorsun?
Evet. Sende düşün anlattıklarımı bana hak vereceksin. O zaman!
O zaman; Aşkların en güzelini yaşayacağız biz birbirimizi uzaktan seveceğiz. Peki… Anlayışına teşekkür ederim. Bazı aşklar böyledir, imkânsızdır. Bunda yapılacak bir şey yoktur. Olmazsa olmaz. Bu uğurdaki çabalar zarar verir. Eritir, öldürür. Ne sana ne bana hayrı dokunur. Düşün biz bir araya gelsek, sen beni eritirsin, bende seni söndürürüm. İkimizin de sonu ölüm olur.
Biz bir araya gelememeyiz. Düşünsene birbirimizi her zaman göreceğiz. Gülümseyeceğiz. Gözlerimizin içine bakacağız. Şunu da çok iyi bileceğiz. Biz dünya durdukça duracağız. Zaman – zaman hasret kalacağız, onun ötesinde uzun kış ayları boyunca sohbet edeceğiz, ayrı kaldıklarımızda neler yaptıklarımızı anlatacağız.
Biz dost olacağız, biz arkadaş olacağız.
Belki de şanslıyız. Aşklar tükenebilir, birliktelikler yıkılabilinir ama dostluklar bitmez. Kıramayız çünkü birbirimizi, emin olamadığımız için itina ederiz. Üzmemek için özen gösteririz. Onun sohbetinden, enerjisinden mahrum olmamak için imtina ederiz. Yani dikkat ederiz.
Anladım o zaman ben sana söz veriyorum. Ben de çok dikkat edeceğim, isimle, seni karalamayacağım. Dumanlarımı beyazlıklarını yıkmayacağım. Teşekkür ederim dostum. Bende söz veriyorum sana, seni hep izleyeceğim. Tüm azametinle buram – buram başını alıp gökyüzüne çıkışını bir ömür boyu izleyeceğim.
Bende. Seni seviyorum. Bende…
Ben bir ses duyuyorum sen de duyuyor musun? Nasıl bir ses? Tekerlek sesleri gibi! Bak benim yerlere serdiğim kardan ipeksi halımın üstünde geyiklerin çektiği, arabanın tekerlek seslerini duyuyorum.
Duydum evet – evet gördüm. Noel baba değil mi? Bu gülen yüz, bu gülen gözler, kırmızın en asil hali, beyazın kalitelisi… Sırtındaki torbasına bak ne kadar büyük. Tabi içinde hediyeler var. Benim ısıttığım çocuklar uykuda. Onlar akşam konuşmuşlardı; Noel baba bize bu sene ne getirecek? Demişlerdi. Anneleri de:
“Sağlık ve mutluluk getirse yeter” demişti de anlamamıştım.
Doğru Noel baba sağlık mumluluk getirsin, güzellikler getirsin. Çocuklara da bol – bol hediyeler getirsin. Yeni yıl güzelliklerle dolu olsun.
Sevgiler çok olsun. İster karşılıklı sevgi imkansızlıkları içindeki sevgiler olsun, isterse kavuşulması olası sevgiler olsun. İster sevgili sevilsin, isterse sevgili yerine konulan: anneler, evlatlar, kardeşler, babalar, eşler ve dostlar sevilsin.
Sevgi olsun.
Çok sevilsin.
Yeni yıl hepimize sevgi getirsin.
Yeni yılınız kutlu olsun..
Nazan Şara Şatana