İstanbul’da, Marmaray’ı kullanan dilenci ve satıcıların sayısı arttı. “Dilenci ve satıcılar, Marmaray’ı mesken edinmiş” desek yalan olmaz. Çünkü Marmaray, yazın serin kışın sıcak… Bu nedenle yolcular, satıcı ve dilencilerin mekânına gelmiş hissine kapılıyor.
Tren içinde sürekli dolaşan dilencilerin çoğunluğu çocuk. Melodikayla kulak tırmalayan sesler çıkartıp, uzattıkları bardağa para atılmasını bekliyorlar. Sonuç alamayınca rahatsız edici hareketlerde bulunanlar var. Büyükler genellikle iki kişilik gruplar halinde dolaşıyor. Biri, yanındakinin hasta olduğuna çevresindekileri inandırmaya çalışıyor. Klasik söylem, “Saygıdeğer büyüklerim rahatsız ediyorum. İnanmıyorsanız elimdeki rapora bakın” şeklinde. İnsanlar tepki vermeye çekiniyor çünkü, olayın nereye varacağı meçhul.
“Çocuğum hasta” diyerek duygu sömürüsü yapanlar… Yara bandı, mendil ve su satanlar… Kendisine engelli süsü veren uyanıklar… Hepsinin ortak özelliği ve de amacı, din ve vicdan sömürüsü yaparak insanları aldatmak. Bu arada Marmaray’da, alkoliklere rastlamak da mümkün. Ortam zaten çok kalabalık! Yolcular doğal olarak, üstü başı kir içindeki bu insanlara temas etmekten kaçınıyor.
Özetle, Marmaray’ın yolcuları, dilenci ve satıcılardan bıkmış durumda. Bir vatandaş, “Güvenlik ne işe yarıyor?” diye soruyor. Bir başkası, “Buranın denetlenmesi bu kadar zor olmamalı” diyerek yetkilileri göreve çağırıyor. Çok değil, Marmaray’ın yolcuları sadece huzurlu bir yolculuk istiyor…