Bize hep şunu dediler: Edebiyat ile tarih arasındaki bağ sadece dilden ibarettir.
Tarihin metin olarak yazılımı…
Bu kadar!
Bize göre tarih, savaşlar demekti.
Tarihi kahramanlar yazardı.
Kazananların tarihi…
Kaybedenler ya da savaşanlar…
Halk…
Bakın tarih kitaplarına hep savaşlardan söz edilir.
Sanki tarih savaştır.
Yenenler ve yenilenler…
Krallar, padişahlar, hanlar, hakanlar…
İyi de tarih, kazananların, kaybedenlerin tarihi değil ki.
Tarih, tüm yaşanmışlıklar demektir.
Halk demektir.
Tarih; toplumların, ekonomik, psikolojik, sosyolojik, siyasi, kültürel, ahlaki yaşanmışlıklarıdır; insanlık tarihinin serüvenidir.
Tarih, kesinlikle bir savaştan ibaret değildir. Tarihi bir savaşa indirgemek, insanlık tarihine yapılmış en büyük haksızlıktır.
O nedenle tarih, tarih kitaplarından öğrenilemez.
Öğrenilmemiştir de…
Tarih, edebi eserlerden öğrenilir!
Bir İngiliz’i, bir Fransız’ı, bir İranlıyı, bir İsrailliyi öğrenebileceğin tek yer edebi eserlerdir.
Son zamanlarda okuduğum kitaplardan öğrendiğim tek gerçek şu ki; aslında gerçek tarih romanlarda, öykülerde gizli.
Bugün geçmişi merak ediyoruz.
Geçmişten, gelecek çıkarımları yapıyoruz.
“Geçmişini bilmeyen, geleceğini sağlıklı kuramaz.” diyoruz.
1071 yılı size neyi ifade ediyor?
Türklerin, Bizanslılarla savaşını yani Malazgirt Savaşını…
Malazgirt Savaşı, Türklerin Anadolu’ya girişi, demektir.
Kazanan Selçuklulardır!
O kadar…
1071 yılında Anadolu’da yaşam nasıldı?
Ekonomisi, geliri, gideri; insan ilişkileri, toplumsal yaşamı…
Bilgi yok!
Ne var?
Anadolu’ya Türklerin girişi; Anadolu’yu Türklerin yurt edinişi var.
Emile Zola’nın “Germinal” romanından 1800’lü yıllardaki Fransa halkının tüm yaşam öyküsünü öğrenmek…
Hem de tüm çıplaklığı ile…
“Germinal” bir roman değil bir tarih…
Kazanan, kaybeden; ölen, kalan yok.
Halk var!
Toplum var!
Ülke var!
Tolstoy’un “Diriliş” romanı, Rusların fotoğrafını çekmekte, o dönemin Rusya’sını tüm ayrıntısı ile bize anlatmakta…
Charles Dickens, “İki Şehrin Hikâyesi” ile Fransa ile ve İngiltere’nin karşılaştırmasını yaparak; iki ülkenin toplumsal, siyasal, sosyolojik yapısını gözler önüne serer.
Kıyas yapar.
“Bin Muhteşem Güneş” kitabının yazarı Khaled Hosseini bize Afganistan’ı öğretir.
ABD’yi, Jack London’unun romanlarından öğreniriz.
Her roman, öykü bir tarihtir.
Tarih, edebiyattan öğrenilir.
Edebiyat, aynı zamanda tarih demektir.
İlgili Haberler
Galatasaray zorlu derbide Fenerbahçe’den sonra Yunan ekibi PAOK’u da devirdi. Okan Buruk’un öğrencileri her ne kadar maça tutuk başlasa da, sonuca gitmeyi başardı. Derbi sonrası takım yorgun olmasına rağmen, “büyük takım” nasıl olunur bir yandan da bunun dersini verdi Galatasaray. İLGİLİ HABER Keyifli Kamplarıyla Ünlü Agora Sanat Köyü Bu arada transfer yapılmadı diye, Okan hoca ve yönetime […]
Tehlikeler, günlük yaşamımızda kullandığımız birçok cihazda, her an yanı başımızda. Peki, siz bunun farkında mısınız? Siber Tehlikelere Dikkat! Son günlerde uluslararası siber saldırılar gündemde sıkça yer alıyor. Uzmanların yorumlarını izlerken, bu konuda bilgi sahibi olmayan birçok kişinin, ellerindeki teknolojik cihazlarla ilgili endişe duymaya başladığını görüyorum. İLGİLİ HABER ULUSLARARASI CGI ÖDÜLÜ YARIŞMASI’NIN JÜRİSİ BELLİ OLDU Her […]
Galatasaray her ne kadar istediği transferleri yapamadı gibi gözükse de puan tablosu tam tersini söylüyor. Cimbom şu an 15 puanla Süper Lig’in lideri. Hani Mourinho’lu, uçan, kaçan Fenerbahçe’nin önünde. Bu cumartesi Fenerbahçe – Galatasaray derbisi oynanacak ve bu maç kazanan için 3 puan değil 6 puan değerinde olacak. İLGİLİ HABER KARADENİZ KARADENİZ Galatasaray kazanırsa başta […]
Ülkede her zaman anormal şeyler oluyor, olmaya da devam ediyor. Değişen bir şey yok! Tek fark ülkede anormal olan şeyler artık, örtbas edilemiyor. Anormal şeyler sosyal medyaya düşüyor, sosyal medya baskısı ile medyaya haber oluyor. Son zamanlarda sosyal medya etkili bir sivil toplum kuruluşu görevi görüyor. Ülkede sürekli bir kadın cinayeti ya da çocuk cinayeti… […]