AHMET BERHAN YILMAZ
Akşam Namazına Caferiye Camisine gittim,
47 yıl önce Kur’an, İlmihal dersi aldığım, namaza başladığım, avlusunu defalarca süpürüp, yıkayıp temizlediğim Caferiye Camisine.
Çocukluğumun, gençliğimin geçtiği Cumhuriyet Caddesine,
Yüzlerce kere, bir aşağı bir yukarı, volta attığımız, her gün sanki başka bir şehirde dolaşıyormuşuz keyfi veren Mecburiyet Caddesine,
Gezindim, hayalimde, arkadaşlarımla mahalle aralarında, sokaklarda, caddede,
Belki çocukluğumu, gençliğimi, Erzurum’u bulurum diye,
Ama nafile bulamadım,
Yoktu ki, ne mahalle kalmıştı, ne sokak,
Ne caminin içinde Erzurum vardı, ne avlusunda,
Ne de o yıllarca, her sabah ve her akşam, süpürdüğüm, yıkadığım kaldırımlarda,
Artık dönüşmüştü şehir, kent olmuştu.
Bir başkaydı artık, ruhsuz, kimsesiz, yapayalnız,
Ve sanki yitip giden şehrin gözyaşlarını gören sadece ben.
Ne Mehmet Gürgür Hocam vardı, ne Hüseyin Küçük ustam,
Ne yıllarca çalıştığım ustamın Şark Fotoğraf Malzemeleri,
Ne de yine yıllarca çalıştığım İbrahim Karaali amcamın Hayat Eczanesi.
Ne babamın dost canlısı, cömert, hoşgörülü, güler yüzlü arkadaşları oralardaydı,
Ne gül yüzlü dayım, ne de dayımın içine dünyaların sığdığı, yıllarca düğme yaptığımız, kaldırımında sergi açtığımız, küçücük kulübesi,
Arkadaşlarım da yoktu, ağabeylerim de, o eski dostluklar da,
Ne eski dükkân komşularımız oradaydı, ne de çıraklar, kalfalar, ustalar,
Ne de o neşeli, şakacı, mutlu, mesut insanlar.
Suratları asık, kederleri gözlerine yansımış, selamsız, sabahsız bir sürü insanla birlikte, bin bir hayal kırıklığı ve gözyaşları içinde namazımı kıldım.
Ve dedim ki, verin bana dayımın çalı süpürgesini, süpüreyim bu ruhsuzluğu, bu suskunluğu, bu gafleti, aymazlığı.
Belki geri gelir Erzurum ve o mert, güler yüzlü, yardımsever, mutlu, neşeli insanlar,
İnsanlar ölür, ölür de, şehirler de ölürmüş, gördüm,
Ve sustum, ağladım, ağladım, ağladım.
Beni bir tek boynu bükük kalmış Caferiye Camisi, yüzlerce kere abdest aldığım çeşme ve kaldırımlar anladı.
Ve onlar da ağladı.
İlgili Haberler
“İnsanoğlu garip bir yaratık” der birçoğu, öyle olduğunu var sayar. Kendilerince haklı da sayılırlar. Kim yaşanan şeylere farklı bir anlam yüklemez ki! Gündelik yaptığımız hareketler bile bilinmeze yorulur. İnsanların konuştuğuna bakarsanız bilinen bir şey yoktur. Her şey bilinmezdir. Bilinmez adeta kutsanır. “Nasıl ya!” dersiniz. İnanın yaşamda var olan her şey için bir bilinmez vardır. Toplumun […]
Karagümrük stadı hakkında bu kaçıncı yazımı artık söylemiyorum. Fatih Belediye Başkanı Ergün TURAN , 15 Mart’ta sosyal medya hesabından Karagümrük taraftarına stat müjdesini verdi. Bu kaçıncı müjdeden artık bunu da söylemiyorum. Bildiğim tek şey taraftarın artık boş vaatlere karnının olduğu şey. Neyse ki krizi bırakıp iyi bir yerde görmek istiyorum. Stadın kapasitesi 7.680 kişilik olacak. Şehrin göbeğinde butik […]
Zaman sonsuzdur. Evren, uzay, yani içinde bulunduğumuz mekân da sonsuzdur. İnsan, birey olarak da “insanlık” olarak da zamanın ve mekânın sonsuzluğunun kesiştiği herhangi bir noktada, bir hiç, bir sıfırdır. Bir insan ömrünü yüz yıl kabul etsek bile, zamanın sonsuzluğunda yüz yıl nedir ki? Bırakın yüz yılı, bin yılı, milyar yıl nedir ki, sonsuzluk karşısında? Biliyorsunuz, […]
Galatasaray son haftalarda formsuz, şampiyonluklar yaşayan Okan Hoca da kayıplarda. Büyük takımlar bazen böyle durumlarla karşı karşıya kalabilir. Tam her şey bitti derken ortaya bir “kahraman” çıkar hem takımı hem hocayı tabiri caizse ipten alır. Doğru tahmin ediyorsunuz, Osimhen’den bahsediyorum. Piyasa değeri 100 milyon euro olarak söylenen oyuncu şu an Galatasaray’ın kurtarıcı meleği. […]