SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Manşet

Dış Hatlar Yolcusu Kalmasın!

Yayınlanma:
ABONE OL

Erinç Durlanık çiçeği burnunda bir yönetmen. Dış Hatlar onun ikinci filmi. Türkiye’de kalmaya dair bir hikaye belki de… Yönetmenin yıllarca yurtdışında yaşadıktan sonra ülkesine dönüp, kalma, kalmama ve ayrılık temalarını iç içe geçiren işler üretmesi insana hiç mantıksız gelmiyor doğrusu… Herkes içinden geçtiği meseleyi yazabiliyor sonuçta. Filmin perde arkasını ve sinema ile ilişkilerini yönetmen ve müzisyenden dinledik. Belki de müzik – sinema ilişkisine bakmış olduk biraz… İyi okumalar!

Bir filme isim koymak hiç kolay değil. Filmin ismini nasıl buldunuz?

Başlangıçta filmin ismi “Veda Kaseti” olarak tasarlanmıştı. Benim kafamda Türkiye’den ayrılan birinin bir veda kasetini filmleştirme fikri vardı. Dış Hatlar aslında içe dönük, sıkışık ve gitmeye çalışan ama bir yere gidemeyen bir film. Bizi yurtdışına götürmüyor, sadece yurtdışına giden birinin ardından baktırıyor. Adına zıt olarak, bizi dışarıya götüren değil, gidemeyenin veya kalanın hikayesini anlatan bir film.

Gidemeyen olmaya evrensel bir yerden yaklaşmıssınız sanki…

Benim niyetim ayrılma mecburiyeti yaşayan sevgililerin ayrılık hikayesini anlatmaktı. Bu ayrılık hikayesinde de aslında, dev bir çatışma yok, sadece green card çıktığı için ve bu daha iyi bir fırsat olduğu için ayrılmak zorunda kalan eğitimli insanların hikayesi var. Bu da daha farklı bir göç hikayesi anlatıyor bize. Türkiye’den ayrılma mevzusu bir karar değil de, mantıklı bir seçime götüren bir mecburiyete dönüşüyor gibi. Bunu izliyoruz aslında Dış Hatlar’da.

Filmin müzikleri Ahmet Bulut’a ait. Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Ahmet Bulut: Müzik mi okusam resim mi okusam diye başlamış bir hikaye benimkisi. Sonuçta resim okuyup, resimle devam etmek yerine müzikle devam eden biri oldum.

Birlikte çalışmaya nasıl başladınız?

A.B.: Biz Erinç’le barter yaptık.

A.B.: Erinç ilk geldiğinde, Yasemin isimli bir filmi vardı. Çok da sevdiğim bir film. O filminin ardından birlikte müzik yapmayı teklif etti.

E.D.: Benim de Ahmet’le tanışma sebebim onun “Dans Ediyor” isimli parçasıydı. Dört kişilik “Belki” isimli bir gruptular ve ben konserlerine gitmiştim. Çok güzel, gösterişsiz, samimi bir parçaydı. İnanılmaz dikkatimi çekti. Dış Hatlar’ın finalini yazarken o duyguyu tuttum ve nihayetinde kime dinlettiysem de bayıldı.

A.B.: Benim de çok sevdiğim bir şarkı, tam bir ayrılık şarkısı ve yıllar önce Kadıköy’e taşındığımda yazdığım ilk şarkı. Sözlerinde varolan şeyler tamamen imgeler üstüne. Filmle birbirlerini tamamlayan öğeler gibiler yani.

(Film: https://www.blutv.com/filmler/yerli/a-house-plant-named-yasemin/a-house-plant-named-yasemin Şarkı: https://open.spotify.com/track/2SiTOfLAhEFgfCMhiQ6BiK?si=285awUXOSEeTY11SrU4Y_Q

Sanatta barter yapılmasını önemli buluyor musunuz?

A.U.: Kesinlikle. Çünkü sanatla uğraşanlar sanatla uğraşan insanlara ulaşmayı istedikleri için bu büyük bir olanak sağlamış oluyor. Neticede herkesin barter yapmadan büyük paraların döndüğü bir camiada uygun ekonomik koşullara ulaşması zor olabilir.

Peki siz her daim mi filmde müzik kullanmayı tercih ediyorsunuz?

E.D.: Benim için bu müzik zaman geçişlerinde ve filmin sonunda bizi o hissiyatla baş başa bırakabilmesi açısından önemliydi. Ama bunun aşırıya kaçmasından hoşlanmam ve müzik tercihlerimle insanları manipüle eden değil, bir yandan da başka şeyler anlatan filmler olsun isterim. Yasemin Adında Bir Salon Bitkisi ‘nde de benim bu seçimimi görebilirsiniz. Çünkü metalci kardeşini kaybeden bir ablanın hikayesi olarak müziğin kendisi de kurmacanın içinde anlamsal olarak değer buluyordu. Dolayısıyla sinemada görmediğimiz müzikleri kullanmayı, Vivaldi duymaya tercih ediyorum.

Seyircilerden filmle ilgili genel olarak nasıl tepkiler aldınız?

E.D.: Ben bu açıdan mutluyum çünkü sadece elinize sağlık denilerek geçilmedi, bize reaksiyonlar ve film sonrası ufkumuzu açan tartışmalar ulaştı. Ben Türkiye’de değil yurtdışında daha çok değer göreceğini düşünüyordum. Ama düşündüğüm gibi olmadı.

Bir de düşününce pandemi dönemine denk gelmesi dolayısıyla oldukça riskli bir filmdi ve yaklaşım olarak da deneysel bir yapısı olduğu için de sinematik bir değer görüp görmeyeceğine dair riski vardı.

Siz iyi bir film izleyicisi misinizdir?

A.B.: Tiyatroyu da sinemayı da çok severim ve yakından takip ederim. Tabi işim gereği filmlerdeki müziklere de çok dikkat ediyorum.

E.D.: Tersi düşünülebilir mi?

Peki bu film sizin için nerede duruyor?

E.D.: Gerçeken önemli bir yerde. Bu film profesyonel ve endüstriyel şekilde yapılmadı. Arkadaşlarımla yaptığım bir film oldu. Bana ait olan bir dünyada, işin içinde paraların konuşulmadığı, imece bir inanışla çıkarılan bir film oldu. Müzikte Ahmet’in olması, sonradan başka arkadaşlarımızın, dostlarımızın da katılmasının bu histe büyük payı var.

Son olarak gelecek çalışmalarınızı öğrenebilir miyiz?

A.B.: Bu şarkı Akustikhane’den çıkacaktı, epey ertelenmişti. Şimdi tekrar onun görüşmelerini yapıyoruz.

E.D.: Dış Hatlar ile Boston Short Film Festival’inde olacağız. Orada Amerika prömiyerini yapacağız. Oraya katılan da tek Türk filmiyiz. Bunun sonrası da festival süreci ve film gösterilmeye 2023’e dek devam edecek. Sonrasında da çekimlerini yakın zamanda bitirdiğim, bir kandırma hikayesi olan “Satışçının Bir Günü” isimli kısa filmimin yolculuğu başlayacak.

Çok teşekkürler…

author avatar
Günsu ÖZKARAR
Günsu Özkarar 1987 doğumlu Günsu Özkarar, 2008 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Viyola Ana Sanat Dalı’ndan “Onur Derecesi” ile mezun olup, İsviçre’ye taşındı. Bir taraftan Hocshule der Künste Bern’de yüksek lisans yaparken, bir taraftan da Orchester der HKB, Schweizer Jugend Sinfonie Orchestra, The Women Orchestra of Switzerland’da çalarak, Avrupa’nın farklı şehirlerinde konserler verdi. Yurda döndükten sonra İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Sanatta Yeterlilik çalışmalarını tamamlayıp, bitirme tezi “Tarihsel Süreçte Gelişen Viyola Ekolleri”ni kitap olarak yayınladı. Yazı ile yolu Artemis Yayınları‘nda staj yapması ile kesişti ve Mario Levi ile Yaratıcı Yazarlık çalıştı. “Küflü Virgül’ isimli bir öykü kitabı olan Özkarar, üç yıl da Milliyet Sanat’ta çalışarak, yayıncılığı yakından öğrenme fırsatı yakaladı. Hayat mottosu; “herkes tutkusunun peşinden gitmeli.”

İlgili Haberler

Genel
14 Mart 2024
TAYLAN MAHMUT ÇORTA SİYASET SAHNESİNDE!

Büyük Birlik Partisi Bakırköy Belediye Başkan Adayı Taylan Mahmut Çorta hızlı bir tempoyla seçim çalışmalarına devam ediyor. Çorta, Bakırköy’e olan bağlılığını belirterek; ‘’Bakırköy’ün ruhu benim ruhumla özdeşleşmiştir. Bu beldeye olan sevdam, sadece bir görev değil, bir yaşam tarzıdır’’ dedi. Türkiye, 31 Mart’ta yapılacak olan 2024 Yerel Seçimlere kilitlendi. İstanbul ve ilçelerinde de tüm hızıyla devam […]

Etkinlikler
14 Mart 2024
AHMET ŞAFAK İMZA GÜNÜNDE OKURLARIYLA BULUŞTU

Sanatçı ve Yazar Ahmet Şafak, son iki romanı Araf Oteli ve Mefkure için düzenlenen imza gününde okurlarıyla buluştu. Turkuaz İsem Akademi tarafından düzenlenen etkinlikte Ahmet Şafak, imza gününe yoğun ilgi gösteren sevenleriyle bol bol sohbet etti. Sanatçı ve Yazar Ahmet Şafak, son iki romanı Araf Oteli ve Mefkure için düzenlenen imza gününde okurlarıyla bir araya […]

Usta sanatçı Müjdat Gezen, 71. sanat yılını Kadıköy’de kutlayacak

Müjdat Gezen Belgeseli ve Söyleşisi 14 Mart’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde Kadıköy Belediyesi, usta sanatçı Müjdat Gezen’in 71. sanat yılını özel bir programla kutlayacak. Müjdat Gezen Belgeseli gösterimi ve söyleşisinin gerçekleştirileceği etkinlikte usta sanatçının ailesi, arkadaşları, öğrencileri de yer alacak. Ücretsiz etkinlik 14 Mart Perşembe günü saat 20.00’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. 10 yaşında çıktığı sahneye […]

Eğitim
14 Mart 2024
Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler

TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]