Bütün yayın organlarında her gün deprem haberlerini takip ediyoruz. Depremi sanki günlük hayatımızın bir parçası ve normal bir olay gibi algılamaya başladık. Kısacası depremleri artık önemsiz bir doğa olayı olarak görüyoruz ne yazık ki.
İşte, en büyük tehlike de burada. İki yıldır yaşadığımız pandemi süreci sonunda ortaya çıkan tablo, sürü bağışıklığıyla pandeminin son bulacağı yönünde. Her gün yüzlerce insanımızı kaybetmemize rağmen, aşının ne kadar önemli olduğunu hâlâ bazı kesimlere anlatamamış durumdayız.
Bazı vatandaşlarımızın ilgisizliği, duyarsızlığı nedeniyle aşılanmanın olmaması, hastanelerin yoğun bakımlarındaki doluluk oranını, vaka ve ölüm oranını artırıyor. Aşılı olanların son varyantlar karşısında hastalığı daha kolay atlattığı ve hastanelerde yoğun bakımda olanların aşısız vatandaşlardan olması bilimsel olarak ortaya konmasına rağmen, maalesef bazı vatandaşlarımız hâlâ aşıdan kaçıyorlar. Halbuki yapılan araştırmalar aşılıların sayısının artmasının hastalıkla mücadelede ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Depremle mücadelemiz de aynı aşı olayına benziyor. Doğa kendisini unutturmamasına rağmen, bizler maalesef umursamaz bir tavır içindeyiz. Yıllardır söylenen acı gerçekleri hemen unutuyoruz toplum olarak.
Beklenen Marmara depreminin ayak seslerini duymamazlıktan geliyoruz sanki. Kafamızı kuma gömerek acı gerçeklerden kaçamayız. Olası bir Marmara depremi ülke olarak hepimizi sıkıntıya sokar ve hep beraber çok üzülürüz. Gerekli tedbirleri, önlemleri ve yenilenmeyi hızlı yapmadığımız takdirde vahim olaylar bizi beklemekte.
Bu kadar geniş ölçekli bir dönüşümü sadece vatandaşın omuzlarına bırakmak da doğru değildir. Zaten vatandaşlarımız küresel ve ulusal ekonomik nedenlerden dolayı zorluk çekmekte, bu nedenle de sanki kadermiş gibi olacak olaylara bile bile lades demekte.
Devlet vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamakla zorunlu olduğuna göre beklenen Marmara depreminde de can ve mal riski taşıyan binaların dönüşümüne farklı bir yaklaşım ve çözümle bakmalıdır.
Bugüne kadar olandan çok daha hızlı hareket edilmek zorunda. Deprem gerçeği ulusal bir mesele olup, alternatif çözümler üretilmelidir. Devletin sağladığı imkânlar günün koşullarına göre daha da artırılmalı, bürokratik engeller kaldırılmalı, uygulamadaki aksaklıklar bir an evvel çözülmelidir.
Son söz olarak en son Yunanistan’da olan depremin, beklenen Marmara depremi açısından önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim.
İlgili Haberler
12 Mart Haftanın En yoğun günü olup bu günde zayıf fay hatlarında şiddetli depremlere dikkat etmek gerekebilir. 12 Martta en çok Kova burcu evimize dikkat etmemiz gerekebilir. Yengeç ve Oğlak burcu evlerimiz ise hafta boyu emin ellerde olabilir. Hafta boyu Mars Transiti düşük katsayıda olacağından Natal Güneşi Koç olanların keyfi kaçabilir. Natal Marsı Koç olanlar […]
İnsanlık yolculuğunda kimler geldi, kimler geçti. Adları yazılacak olsa kitaplara sığmaz. Kimler, kimler… Hepsi çok büyük insanlar… Her birisi insanlığa büyük hizmetler etmişler… Kimi bir şeyler icat etmiş, kimi bir şeyler bulmuş, kimi sanatla uğraşmış, kimi yazmış, çizmiş… Yaşar Kemal, o büyük insanlardan birisidir. Edebiyatta bir çığır açmıştır. O kadar ki eserleri tüm dünyaya yayılmıştır. […]
05 Mart Ayın en olumsuz ve tehlikeli günü olup Venüs ve Mars hafta boyu ve bilhassa 05 Martta son derece düşük katsayıda olacaktır. Yükselen burçlarına göre Natal Güneşi Koç, Boğa ve Terazi olanların keyfi son derece kaçabilir. Natal Marsı Koç, Boğa, Terazi olanlar ise hırçınlıklarıyla, talepkarlıklarıyla başkalarının keyfini kaçırabilirler. İşte Hafta boyu en çok […]
Meltem Soğuk Stropoli, Destek Yayınları’ndan çıkan Yeşil Mavi Hayat isimli kitabıyla çiçeği burnunda bir yazar. Şu an İsviçre’de yaşayan Stropoli ile bir Türkiye ziyaretinde Büyükada’da bir araya geldik ve hem kitabını, hem de kişisel edebiyat macerasını konuştuk. Keyifli okumalar! Biraz sizden kendinizi dinleyelim mi? Bugün sizi bulunduğunuz noktaya getiren neler oldu? Şu an burada yazar […]