Eğitim, insana huzursuzluk verir. Eğitimin kalitesinin artması demek, mutsuzluk demek. Bilinçli insanların mutlu yaşaması çok zor. Yetkililer, halkın mutluluğu için ellerinden geleni yapıyorlar. ‘Erik Dalı Gevrektir’türküsü eşliğinde, eğitim sistemimizle çok oynadılar mesela… Sonunda eğitimin dalları kırıldı, sistem gevşedi ve yalama oldu. Eğitim istemimizin kaç kez değiştiğini hatırlayan kalmadı. Maksim Gorki, “Ne kadar az bilirsen, o kadar iyi uyursun” demiş. Kendisine sorulmadığı için, en iyi eğitim sistemini söylememiş. Keşke, “Maksim Bey, en iyi eğitim sistemi hangisidir?” diye sorulsaydı. Herhalde, “Gevşek Eğitim Sistemi” derdi.
Kitap fuarlarında, yüzü hiç kızarmadan, “Okumayı sevmiyorum” ya da “Kitap okumuyorum” diyen gençlere rastlıyorum. Üzülüyor insan. Kitap okumayan maval okur! Eskiden gençler, hem cumhuriyetimizin ilan edildiği tarihi hem de İstanbul’un fethini bilirlerdi. Şimdi bu sorulara yanıt verebilenler parmakla gösteriliyor. Veremeyenler sadece gülüyor, o da mutluluktan olsa gerek. Hiç unutmuyorum, yerlere tükürülmemesi gerektiğini ilkokulda öğrenmiştim. Bu ayıp davranışın, kendileri de dahil olmak üzere toplumun sağlığını tehdit ettiğini kaç kişi biliyor? Öğretilmiş olsa yere tükürmezler. Onlar tükürürken mutlu, ben mutsuzum…
Özgürlük anlayışımız da çok genişledi… İstediği yere tükürmeyi özgürlük sananlar var. Ben kendimden biliyorum, eskiden herkesin içinde burnumuzu karıştıramazdık. Şimdi, isteyen istediği yerde dibine kadar burnunu karıştırıyor. Utanma yok, sıkılma yok. Ne büyük özgürlük, ne büyük mutluluk! Gençlerin yüzde bilmem kaçı işsizmiş. Dolayısıyla, stresin burun karıştırmayı teşvik ettiğini düşünebiliriz. Mümkündür. Üniversiteyi bitiriyorlar ama iş yok. Bence işi olanlar, işsizlerden daha stresli ve daha mutsuz. “Nasıl?” diyeceksiniz Diyelim ki, devlet memurusunuz… Yıl sonunda, “Enflasyonun altında mı yoksa üstünde mi zam alacağım” diye düşünmekten tansiyonunuz tavan yapar. Ya da haddinden fazla liyakatsiz bir memur başınıza müdür olur; kafayı yersiniz. Özel sektörde çalışıyorsanız işten atılma korkusu yaşarsınız. Ya da, gözünüz kapıda heyecanla kayyum beyi beklersiniz. İşsizlerin böyle dertleri yoktur. Sabahın köründe yataktan kalkmak zorunda değillerdir. İşte büyük ve tarifsiz mutluluk…
Derin analizler ve bol sıfırlı istatistiklere göre, felaket olunca bilinç artıyor(muş). Dua edelim de bir felaket olmasın, bilincimiz artmasın. Daha doğrusu, kapalı olan bilincimiz açılmasın. Biz, böyle çok mutluyuz…