Derin kültüre ve köklere sahip bu kadim toplum, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da köklerine, milli şuuruna sahip olmak zorundadır. Aksi takdirde bizlerin bir arada olma şansı azalır.
Binlerce yıl geçmişimizin izleri bugün hâlâ görünmektedir. Dünyaya hükmetmiş olan devletimizin, geçmişinden bugüne kadar çok değerli kalıcı eserleri hâlâ ayakta durmaktadır. Dünya şaheseri paha biçilemez bu eserlerimize sahip çıkmak, toplum olarak hepimizin görevi olmalıdır.
Yüzyıllar öncesinden bugüne kadar gelen tarihi eserlerimize gözümüz gibi bakmak durumundayız. Her bir eserde ruh, emek, yaşanmışlık, kültür, sanat, ustalık ve mühendislik var. Aynı zamanda bunlar bizim köklerimizden gelen değerlerimizdir.
Değişen iklim koşulları, çevresel faktörler, değişen yağış miktarları ve özellikle deprem kuşağında olan vatanımızdaki depremsel hareketler, bu tarihi değerlerimize zarar verebilmektedir. Bizlere düşen görev; bu tarihi ve sanatsal değerlerimizi günümüz şartlarına uygun olarak mutlaka bakımlarının ve onarımlarının aslına uygun şekilde devamlı yapılmasıdır.
Gözümüzün önünde o tarihi eserlerimiz yıkılmakta, çatlamakta, adeta acı çekerek bizlerden yardım beklemektedirler. Dünyanın diğer ülkeleri yakın tarihindeki eserlerini çok büyük değerlere sahip gibi ciddi korumakta, yaşatmakta ve en önemlisi bunlardan ekonomik getiri de sağlamaktadırlar. Ama bizler nedense bu muhteşem eserlerimizin değerini bilmiyor ve acı çekmelerine adeta karşıdan öylece bakıyoruz.
O eserler bizim geçmişimiz, tarihimiz, sanatımız, kültürümüz ve en önemlisi köklerimizin yaşanmışlığıdır. Bu nedenle diyoruz ki geçmişini unutan toplumların ayakta kalma şansı yoktur. Tabii bizler bu kadar geçmişe sahip çıkamamazlık yapan bir toplum değiliz ama daha da duyarlı olmalıyız.
Devletimiz, ilgili bakanlıklarımız ve belediyelerimiz bu değerleri korumalı, yaşatmalı ve gelecek kuşaklara sağlam bir şekilde devretmelidir.
Gözlerimizi kapatmayalım; görmek için bakalım, hissederek dokunalım. O muhteşem tarihi eserlerimize, binalarımıza, köprülerimize, çevremize ve tüm değerlerimize toplum olarak sahip çıkalım. Günümüz hayat şartının bizleri yarı android bir varlık haline dönüştürmesine izin vermeyelim.
Uyanalım, gözümüzü ve kalbimizi açalım. Bizler Allah’ın ayrıcalıklı bir varlığı olduğuna göre günümüz sisteminin bizi yok etmesine izin vermeyelim.
İlgili Haberler
05 Mayıs ayın ve haftanın en düşük katsayılı günlerindendir. 01, 03 ve 05 Mayısda zayıf fay hatlarında şiddetli depremler, şiddet ve terör olayları, yangın ve patlamalar, olumsuz hava koşulları ve kazaları olabilir. 23 Nisanda -2 seviyelerine kadar düşen Akrep burcunun yöneticisi Plüton 05 Mayısda +4 katsayısında kadar çıkacaktır. Ancak Plütonun katsayı yükseltmesi Boğa, Aslan, Akrep […]
Yaşamla ölüm arasında ince bir çizgi var derlerdi de işin doğrusu bu söz bana hep hikâye gelirdi. Hiç de hikâye değilmiş. Bayram öncesi, şehirlerarası yolculuk esnasında geçirdiğim trafik kazası bu sözün hiç de hikâye olmadığını bana öğretmiş oldu. Yaşam ile ölüm arasındaki o ince çizgide gittim, geldim. Her şey anlar içinde oldu, bitti. Neyse ki […]
23 Nisan Türkiye açısından Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ama 2024’deki 23 Nisan Dünya açısından Büyük ve Yıkıcı Olaylara gebe olabilir. 23 Nisan haftanın ve ayın en olumsuz ve düşük katsayılı günü olup bugünde Güneş (-3), Ay (-4), Merkür (-2), Venüs (-3), Plüto (-2) son derece düşük katsayıda olacaktır. Hafta boyu ve bilhassa 23 Nisanda […]
Geçen hafta eğitim sisteminin ezberci olduğunu söylemiş, neden ezberci olduğunu örnekler vererek anlatmıştım. İşin doğrusu eğitim sistemini anlatmaya da gerek yok. Eğitimin ne durumda olduğu ortada… Bilinmeyen bir mevzu değil… İyi de iyi bir eğitim nasıl olmalıdır? Öyle değil mi? Evet! Çözüm nedir? Ne yapılırsa kaliteli bir eğitim ortaya çıkar? İsterseniz size kısa ve net […]