Tanınan marka Birdhunter markasının Kurucu CEO’su Mustafa Demirel global pazardaki marka hedeflerine değindi.
Birdhunter markası nasıl ve ne zaman ortaya çıktı?
2006 yılında motosiklet ithalatı yapmak üzeri başladığımız girişimde, Türkiye’deki motosiklet sektöründe kendi markamızla var olma düşüncesi ile yaptığım araştırmalar sonucunda markamızın “Avcı Kuş” teması ile “Birdhunter” olmasına karar verdim.
Yeni sezonda giyim endüstrisine ciddi bir giriş yaptınız, giyim endüstrisindeki politikanızdan bahseder misiniz?
Birdhunter markası olarak giyim endüstrisindeki amacımız öncelikle markamızın yerli, kaliteli ve ayrıcalıklı ürünlerinin olduğunu, bu ürünlerin; ithal edilen diğer bilinen ürünlere nazaran en az onlar kadar kaliteli olduğunu endüstriye göstermek. Ayrıca söz konusu dünya markalarının fiyat politikalarını ele aldığımızda en az aynı kalitedeki ürünlerimizi daha cazip bir fiyatlandırma ile sunabilmekteyiz. Birdhunter markası olarak hedefimiz dünya standartlarındaki giyim ürünlerimizi Türkiye’de üretmeye ve milli istihdama katkı sağlamaya devam etmektir.
Birdhunter markası tam olarak hangi kitlelere hitap ediyor?
Birdhunter geniş bir sosyokültürel yelpazeye hitap etmektedir ve fiyat politikalarıyla da sadece ulaşılamaz olarak görülen gelir düzeyi gruplarını hedef almıyor, haliyle sadece şu spesifik kitleler bizim kitlemizdir demem doğru olmayacaktır. Zaten tam olarak bu bakış açımızdan hareketle marka yönetmenimiz Furkan Eroğlu’nun ürettiği “Marka Olanların Markası” mottomuz Birdhunter’ın kendini marka hisseden herkesin markası olduğunu vurgulamaktadır…
Global pazara dair çalışmalarınız var mı? Var ise nelerdir?
Elbette var, global endüstride Birdhunter’ın bir Türk markası olarak evrenselliğini tamamlaması misyonumuzu tanımlıyor diyebilirim. Birdhunter’ın dünya markası olma yolundaki çalışmalarımız hassasiyetle devam etmektedir. Ve bu sayede ülkemizi global pazarda övgüyle temsil etmek, ülke ekonomimize katkı sağlamak yakın gelecekteki en önemli hedefimizdir.
Peki, Mustafa Demirel sadece onay kademesinde yer alan bir marka sahibi mi? Yoksa, marka içindeki ekiplerle çalışmalarda bulunuyor mu?
Ben hayatım boyunca sadece masa başında oturup onay veren bir kişi olamadım, sanıyorum bundan sonra da olamayacağım. Çalışan tüm ekiplerle kontak halinde olmayı, fikir alışverişlerinde bulunmayı, yeni fikirleri tartışmayı, markanın güncel, kaliteli, ayrıcalıklı kalması ve daha çok insana hitap etmesi için gerekli yeniliklerin yapılması yönünde çalışmalar yürütmeyi seviyor ve çok önemsiyorum. Kısaca ekip çalışması olmazsa olmazımdır.
İlgili Haberler
Köşe yazımın başlığını koymakta zorlandım. “Nasıl bir başlık olmalı?” diye düşündüm. “Yaprak Dökümü”, Sanatçının Toplumdaki Yeri”, “Sanatçının Değeri”… “Sanatçının Ölümü” sanırsam en uygun olanı… Sanatçılar bu günlerde bir bir sonsuzluğa göçüp gidiyorlar. Her birinin ölümü ciğerimizi yakıyor. Yarım kalıyor yaşam… Doğadan bahsederim sıkılıkla… Doğayı anlatmaya çalışırım… Bu günler göç günleri… Ülkemizin yetiştirdiği sanatçılar bir bir […]
Ne diyeyim edebiyatın tarihini sanki Ruslar yazmış gibi; neyi okur, neyi beğenirsem altından Rus yazarlar çıkıyor. Takdir etmemek elde değil. Helal olsun adamlara… Nasıl bir anlatıdır, nasıl bir olay görgüsüdür, nasıl bir mesaj vermedir; yok böyle bir şey… Rus yazarlar; eserlerinde, işin sosyolojisini, felsefesini, psikolojisini, matematiğini çok iyi oturtmuşlar; toplumsal temelde her şeyi çok iyi […]
Kadın ve Demokrasi Vakfı’nın (KADEM), kadın hakları ve aileyi ilgilendiren meselelerde kalıcı çözümler üreterek, adalet merkezli bir söylem ve literatür oluşturmak için iki senede bir düzenlediği KADEM Kadın Araştırmaları Kongresi’nin 10.’su “Mitik Söylem ve Kadın” temasıyla gerçekleşti. Prof. Dr. Dursun Ali Tökel’in başkanlığında toplanan kongrede kadınlarla ilgili görüş, düşünce ve inanışların arkasında yer aldığı düşünülen mitler tartışmaya açıldı. İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi’ndeki KADEM Kadın Araştırmaları Kongresi, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi, […]
“İnsanoğlu garip bir yaratık” der birçoğu, öyle olduğunu var sayar. Kendilerince haklı da sayılırlar. Kim yaşanan şeylere farklı bir anlam yüklemez ki! Gündelik yaptığımız hareketler bile bilinmeze yorulur. İnsanların konuştuğuna bakarsanız bilinen bir şey yoktur. Her şey bilinmezdir. Bilinmez adeta kutsanır. “Nasıl ya!” dersiniz. İnanın yaşamda var olan her şey için bir bilinmez vardır. Toplumun […]