27 Mayıslar…
12 Eylüller…
28 Şubatlar…
15 Temmuzlar…
Ve türlü türlü hainlikler, zalimlikler, kalleşlikler, Türk Milleti üzerine oynanan iğrenç oyunlar içimize saldıkları korku, tedirginlik, güvensizlik, huzursuzluk ve birilerinin bu korkuları sıcak tutarak elde ettikleri kazançlar sebebiyle unutulmayacak ve birilerinin dediği gibi bu gidişle toplumda oluşturduğu etki ne yazık ki 1000 yıl sürecek gibi görünüyor.
Hâlbuki Türk Milleti olarak cesaretimizin, ferasetimizin, kabiliyetimizin farkına varsak, kendimize gelsek, kendimize güvensek, uyansak huzura, güvene, aydınlığa, refaha ulaşacağız. Bu tarihleri de “ya bir daha olursa” korkusuyla ve tedirginliğiyle değil millet olarak bu hainliklerin, bu zalimliklerin, bu kalleşliklerin üstesinden gelebilmemizin haklı gururuyla ve bir daha bu oyunlara gelmeyeceğimizin özgüveniyle unutmayacağız.
Gelin yaşadığımız hayata, duygularımıza, düşüncelerimize hükmeden dayatmalara bir bakalım. “Ya 28 Şubat geri gelirse, ya 27 Mayıs tekrar yaşanırsa, ya 12 Eylül hortlarsa, ya 15 Temmuz ihaneti tekerrür ederse, ya Suriye, Irak gibi olursak, ya Venezuela’nın başına gelen bizim de başımıza gelirse, ya Trump tweet atarsa ve benzeri birçok saçma sapan korku.”
Hal böyle olunca da hayatımız böylesi korkularla, bu korkuları bir daha yaşar mıyız tedirginliğiyle ve daha kötü duruma düşmemek için birçok sıkıntıya katlanarak geçiyor.
Türk Milleti bu tür korkulara pabuç bırakacak bir millet olmamasına rağmen bu korkuları kullanarak bizlere hükmetmeye çalışanların dayatmaları sebebiyle huzursuz, güvensiz, sağlıksız bir hayat yaşıyoruz.
Birilerinin bir türlü içine sindiremediği; Türk Milletinin yüzyıllardır insanlığıyla, adaletiyle, cesaretiyle, aklıyla, birlikteliğiyle, vatan, millet aşkıyla her türlü sıkıntının üstesinden gelebilmiş olması ve gerektiği her zaman bunu başarabilecek güce, kapasiteye, yeteneğe sahip olmasıdır.
Eğer mutlu olmak, huzur, güven içinde yaşamak istiyorsak bizlere ölümü gösterip sıtmaya razı olmamızı isteyenlere “dur hele kardeşim, biz Türk Milletiyiz, sen ne diyorsun, bizim mutlu ve güven içinde yaşamaya hakkımız yok mu?” Sorusunu sorabilmeliyiz.
Kendi milletini tanımayan, inanmayan, güvenmeyenlere “önce Türk Milletini tanı sonra karşımıza çık” diyebilmeliyiz. Çünkü mutlu, mesut, huzurlu, sağlıklı, güven, adalet içinde müreffeh ve uygar bir yaşam bu milletin en tabii hakkıdır.
Bu korkuları bizlere dayatanlar, bu korkular üzerinden iş tutanlar bilsinler ki; bizler Allah’a, milletimize, kendimize güveniyoruz, korkmuyoruz ve Türk Milleti olarak yüzyıllardır başardıklarımızın farkındalığıyla geleceğimize de güvenle bakıyoruz.
İlgili Haberler
Boşuna değilmiş sermaye sahiplerinin yatırım yapmak için güvenli bölgeler, ülkeler, kıtalar araması. Son zamanlarda ülkemize ne yabancı yatırımcı geliyor ne de yatırım yapmak için teklif… Ekonomide en önemli şey güven… Güven olmayınca yatırım olmuyor. İster ekonomik ister sosyal ister siyasal süreçlerin hayat bulması için güven ortamın var olması şart. Arsa, ev, araba alacağımızda bile dünyanın […]
Geçen yıl genç bir ekip yeni bir tiyatro kurdu: Müphem Tiyatro. Çıkış oyunları Küller Küllere de bu sene 2. sezonuna giriyor. Oyunun oyuncuları İnanç Bükülen ve Dilek Güler ‘e merak ettiklerimizi sorduk. Bu ekip nasıl kuruldu, yollar nasıl kesişti? İ. B.: Oyunumuzun yönetmeni Cem Burçin Bengisu benim reklam sektöründen tanıştığım, hatta aynı menajerde olduğumuz […]
Geçtiğimiz pazar bkz. İletişim tarafından, Arter’de mükemmel bir etkinliğe davetliydim. Endophasia isimli gösterinin üçünden sonuncusunu yakaladığım için finalde sahneye tüm ekip de çıktı ve biz hepsini tek tek alkışlayabildik. Ekibi kısaca tanımak isterseniz instagram sayfalarında hepsi mevcut ancak ben bilmeyenler için, konsepti yaratanın ve aynı zamanda yönetmenin Gökçe Uygun olduğunu, sahnedeki kişinin de bizzat kendi […]
Edebiyat ile toplum arasında sarmal durum söz konusudur. Edebiyat toplumdan; toplum edebiyattan etkilenir. Birbirlerini etkileme durumu söz konusudur. Toplum ne ise edebiyat; edebiyat ne ise toplum o dur. Toplumun niteliği kadardır edebiyat; edebiyatın niteliği kadardır toplum. Edebiyat, toplumların aynasıdır. Ne kadar iyi toplum o kadar iyi edebiyattır! Toplumun her tür özelliği edebiyata yansır. Toplumları, öğrenmenin […]