İnsanların en temel hatası, yaptığı hataları kabul etmemektir. Bu durumu “Âdem hata yaptı, hatasını kabul ettiği için Eşrefi mahlûkat oldu, İblis hata yaptı, hatasını kabul etmediği için Şeytan oldu.” Sözü çok iyi anlatmaktadır.
Hatayı başkalarında arayanlar, hatalarını kabul etmeyenler pişman olmazlar ve tövbe etmek, özür dilemek, hatalarını tekrarlamamak gibi bir gayretleri de olmaz. Hâl böyle olunca da hataları giderek büyüyen, kibirleri, zulümleri artan bu kişiler değişemezler, gelişemezler, topluma verdikleri zarar, huzursuzluk, sıkıntılar her geçen gün artar.
Hatalarını kabul etmeyen, yücelttiği insanların hatalarını görmeyen, kullara kulluk edenler kalplerden imanı söküp atan kibre kapılıp Allah’ı, kitabı, Peygamberi, kendisini tanımayan, Allah’ın akletmeye, düşünmeye, sorgulamaya davet eden emirleri yerine kulların emirlerine, arzularına tabi olanlardır. Hâlbuki aklını kullanmak imanın şartıdır.
Kendisini veya cemaate tabi olup hocasını, tarikata tabi olup şeyhini, partiye tabi olup liderini hatasız kabul eden, onlara kul köle olarak Allah’a karşı gelip şirk batağına batanlar kendi ahiretlerini berbat etmelerinin yanı sıra yıllardır bu millete, bu vatana çok önemli sıkıntılar yaşatmıştır ve yaşatmaya devam etmektedirler.
Unutmayalım ki bizler; bir cemaate, bir tarikata, bir partiye, bir guruba, bir mezhebe mensup olunca tarafı adına insanlıktan, ahlaktan, dürüstlükten, iyilikten, adaletten, hoşgörüden muaf olduğunu düşünen, hatalarını inkâr eden, insan olmadan Müslüman olunacağını sanan bedhahlar yüzünden göz göre göre batağa sürükleniyoruz.
Hatayı kendimizde aramadığımız, Allah’ı bırakıp “gassal elindeki meyyit” gibi kendimizi, bizler gibi aciz olan kulların eline, beynine, arzularına, çıkarlarına teslim ettiğimiz müddetçe kurtuluş, özgürlük, huzur ve insan olabilmek bizim için hayaldir.
Yaşadığımız bu hayatın sorumlusu biziz hiç kimse başkalarında, başka güçlerde suç aramasın. Hatayı yapan biziz, kurtuluşumuz da Allah’ın bizlere verdiği aklı kullanmaktan, bizlerden farkı olmayan insanlara güç, kutsiyet, hatasızlık vehmederek şirke batmamaktan, cemaati, partiyi, tarikatı değil vatanı, milleti, bayrağı üstün kılmak için çalışmaktan, çabalamaktan geçmektedir.
İlgili Haberler
Ne diyeyim edebiyatın tarihini sanki Ruslar yazmış gibi; neyi okur, neyi beğenirsem altından Rus yazarlar çıkıyor. Takdir etmemek elde değil. Helal olsun adamlara… Nasıl bir anlatıdır, nasıl bir olay görgüsüdür, nasıl bir mesaj vermedir; yok böyle bir şey… Rus yazarlar; eserlerinde, işin sosyolojisini, felsefesini, psikolojisini, matematiğini çok iyi oturtmuşlar; toplumsal temelde her şeyi çok iyi […]
“İnsanoğlu garip bir yaratık” der birçoğu, öyle olduğunu var sayar. Kendilerince haklı da sayılırlar. Kim yaşanan şeylere farklı bir anlam yüklemez ki! Gündelik yaptığımız hareketler bile bilinmeze yorulur. İnsanların konuştuğuna bakarsanız bilinen bir şey yoktur. Her şey bilinmezdir. Bilinmez adeta kutsanır. “Nasıl ya!” dersiniz. İnanın yaşamda var olan her şey için bir bilinmez vardır. Toplumun […]
Karagümrük stadı hakkında bu kaçıncı yazımı artık söylemiyorum. Fatih Belediye Başkanı Ergün TURAN , 15 Mart’ta sosyal medya hesabından Karagümrük taraftarına stat müjdesini verdi. Bu kaçıncı müjdeden artık bunu da söylemiyorum. Bildiğim tek şey taraftarın artık boş vaatlere karnının olduğu şey. Neyse ki krizi bırakıp iyi bir yerde görmek istiyorum. Stadın kapasitesi 7.680 kişilik olacak. Şehrin göbeğinde butik […]
Zaman sonsuzdur. Evren, uzay, yani içinde bulunduğumuz mekân da sonsuzdur. İnsan, birey olarak da “insanlık” olarak da zamanın ve mekânın sonsuzluğunun kesiştiği herhangi bir noktada, bir hiç, bir sıfırdır. Bir insan ömrünü yüz yıl kabul etsek bile, zamanın sonsuzluğunda yüz yıl nedir ki? Bırakın yüz yılı, bin yılı, milyar yıl nedir ki, sonsuzluk karşısında? Biliyorsunuz, […]