Özel Röportaj: Adem Giden
Hava, su, ekmek kadar önemli onlar için; Hayatlarının vazgeçilmezi, sanat ve sahnelerin tozu… Okulları bittiği gibi soluğu tiyatroda alıyor, saatlerini geçiriyorlar adeta farklı bir dünyaya ışıklandıkları perdelerin önünde. “Şöyle ünlü olalım da herkes bizi konuşsun” egosuyla değil, sadece ve sadece o aşkla meslek edinmek istiyorlar, oyunculuğu… Hedefler büyük, milyonlarca istekli kişi içinde olasılık ise oldukça küçük ama onların ne ihtimaller, ne de boş hayallerle işi yok. Amaç, aşkla bağlı oldukları oyunculuğun gereklerini edinebilmek, topluma yararlı olabilmek ve mutlu yaşamak…
Bu nedenle boş vakitleri hiç yok sanatçı gençlerin. Okul ve yemek saatleri dışındaki her zaman dilimi, oyunculuk ile haşır neşir oldukları keyifli bir eğlence haliyle! O kadar inanıyorlar ki başaracaklarına, şimdiden geleceğin ünlüleri olduklarını görmek, onlarla birkaç dakika sohbet ettiğinizde hiç de zor değil…
HİÇ BÜYÜMEYECEKLER…
“Hep ünlülerle mi konuşacağız, söz bu kez ardından gelenlerde” deyip, Kadıköy Gazetesi olarak sanat için Kadıköy’ün akımına kapılan gençlerin kapısına çaldık. “Yaşımız kaç olursa olsun hep oynayacağız, içimizdeki çocuk hiç büyümeyecek” diyen Müjdat Gezen Sanat Merkezi öğrencilerine şu soruları yönelttik, ardından ise birbirinden farklı, dolu dolu yanıtlar aldık;
-Neden Kadıköy? Ayrıca Kadıköy sizin için neyi anlam ifade ediyor?
-Çevresel faktörlerden etkilendiğiniz için mi oyunculuğu seçtiniz, yoksa sizi buna yönlendiren bir iç sesiniz mi var?
-Birçok kişi oyuncu olmak isteyebilir ama, herkes oyuncu olacak altyapıya sahip değildir. Gel günümüzde, ekran ve sahnelerde bu ilkenin geri planda kaldığını gerçek yeteneklerin arka plana itildiğini görebiliyoruz. Buna katılıyor musunuz?
-Başta oyunculuk olmak üzere ’’kesinlikle idolüm’’ dediğiniz hangi isimler var ve bunu neye bağlıyorsunuz?
-Ana işim oyunculuk olmalı ama, bir de yan mesleğim olsa kendimi Türkiye koşullarında garanti altında hissederim.’’ Hissine siz kapılıyor musunuz? Yoksa, sadece ana işiniz olarak oyunculuğun hayatınızı sürdürebilmenizde yeterli olabileceğini düşünüyor musunuz?
-Sahnedeyken hangi duygular içerisine girdiğinizi hissediyorsunuz?
-Son olarak mesajınız?
DENİZ MAVİ AKKUZU…
Sanatla dolup taşıyor Kadıköy ve sanatın olduğu yerde özgürlük vardır. O yüzden seviyorum Kadıköy’ü, beni özgür hissettirdiği için.
Lise hayatımda hep bir arayış içindeydim. “Şu meslek olur mu? Bu meslek nasıl” sorularıyla boğuşarak 3 yıl aradım durdum. Sonra bir anda aklıma oyunculuk geldi. Ve geldiği andan beri hiç gitmiyor.
Kesinlikle katılıyorum. Tiyatro okuyacağımı söylediğim coğu insan bana “Ne gerek var okumaya? Git bir ajansa yazıl, oynarsın” dedi. Tiyatro bir sanattır ve bu sanatı öğrenmek çok zordur. Çünkü tiyatroda öğrenmeyi bırakmazsınız. O yüzden sırf fiziksel özellikleri iyi olduğu için televizyonda görünen insanlara oyuncu demeye yüreğim el vermiyor. Müjdat Gezen’in de dediği gibi: “Televizyonda herkes oynar, sinemada bazıları oynar, tiyatroda sadece oyuncular oynar.”
Birkaç kişi var tabi fakat Erdal Beşikçioğlu diğerlerinden biraz daha baskın. Oyunculuğu zaten ortada. Ama onun dışında tiyatroya olan bağlılığı, tutkusu, hala tiyatrodan tiyatroya, oyundan oyuna koşması beni çok etkiliyor.
Türkiye şartlarında zaten sadece tiyatro ile yaşamımı sürdürebilmem çok zor. Fakat o hisse hiç kapılmadım. Ben sevdiğim şeyi yaptıktan sonra, garsonluk da yaparım, yerleri de süpürürüm, hayatımı bir şekilde sürdürürüm.
Bu soruya çok fazla cevap yazıp sildim. Tarif edemedim. Hep mutlu olduğumu biliyorum ama.
Sanatla kalın.
MELEK DELEN…
Henüz on altı yaşındayım, Robert Koleji’nde okuyorum. İstanbul’a geçen sene taşınmama rağmen Kadıköy benim için kısa zamanda çok özel ve anlamlı bir yer haline geldi. Kadıköy benim için tiyatro, sanat, MSM, yani en kısa yolla: mutluluk, demek.
Benim yaşadığım şehirde tiyatro olanağı pek yoktu ama içimde hep oyunculuğa karşı büyük bir tutku vardı. Ben de bu nedenle İstanbul’a geldim. Şuan da kalbimin sesini dinleyerek devam ediyorum.
Kesinlikle katılıyorum. Hatta, son zamanlarda bu konuyu oyuncu arkadaşlarımla da tartıştık. Ekran yüzü ne kadar önemli bir faktör olsa da, oyunculuk görünüşün ötesinde bir yetenek ve çaba gerektiriyor.
“Kesinlikle idolüm” ifadesini kullanmayı pek sevmesem de Yıldız Kenter benim için çok önemli bir isim. Hayatını okuduktan sonra kendimi özellikle daha da yakın hissetmeye başladım.
Türkiye şartlarında siz de takdir edersiniz ki oyuncu olarak “aç kalma” ihtimalimiz var. Sadece oyunculuğu seçersem çok mutlu olurum ama aç bir mutluluk olur tabi bu. Bir başka mesleğin yanında profesyonel eğitim alarak, başarı bir oyuncu olmak benim için öncelikli.
Küçüklüğümden beri sahneye çıktığımda evimde gibi hissederim. İnsanlara kendini kanıtlayabileceğin bir ortam. Soğuk bir günde rüzgar, Romeo’nun Juliet’i, Juliet’in Romeo’su, köşeye atılmış bir buzdolabı bile olabilirsin. Özgürlüğümün dört duvar arasından çıktığı bir ev sahne benim için.
Ben daha çok gencim ama tiyatro, aslında İstanbul bir buçuk senede bana çok önemli bir şey öğretti. Yaşıtlarıma, küçüklülerime, hatta büyüklerimin hepsine, söylemek istiyorum ben bunu: Hayallerin yaşı yoktur.
YAVUZ HACAT
Kadıköy bana daha çok İstanbul da olduğumu hatırlatıyor. Sokakları olsun çevresi sahilleri olsun çok güzel bu yüzden Kadıköy.
İlk başlarda okul hocalarımdan teşvik edildim sonralarda her sahneye çıkışımda o kadar mutlu oluyordum ki karakteri canlandırmak o heyecan harika bir şey bu ve bende bu alanda kendimi geliştirmeye başladım.
Evet katılıyorum. Şu zamanda dış görünüşü daha iyi olanlara yer veriliyor bu yüzden de gerçek yetenekler arkada kalıyor.
Aras Bulut İynemli oyunculuk olsun disiplin olsun örnek aldığım kişilerden.
Çağatay Ulusoy samimiyeti olsun kendini her projede daha geliştirmesi örnek alacağım bir oyuncu.
Ana işim oyunculuk olup yanımda bir yan işim olsun isterim bu şekilde hayatım daha rahat olabilir diye düşünüyorum.
Sahnedeyken bir karakteri canlandırmak çok eğlenceli insanların seni izlemesi o tatlı heyecan olsun, insanların size tepki vermesi harika bir şey.
Bir insanın isteyipte çalışıp yapamayacağı şey yoktur tabi ki bazen düşeceğiz ama düştüğünüz gibi kalkacaksınız sadece isteyin kendinize güvenin ve çalışın kendini geliştirin ve sonunda mutlu olun.
MELİKE TARHAN
On yedi yaşındayım ve 11 sınıf öğrencisiyim. Kartal’da, özel bir okulda eğitim görüyorum. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin yakın olmasından dolayı Kadıköy’e de sıklıkla gitme fırsatını bulabiliyorum. Birçok öğrencinin buluşma noktasını Kadıköy olarak seçmesi de Kadıköy’ün sevilmesinde bir etken.
Açıkçası ben oyunculuğun insanın içinde olduğunu ve zamanla bu yeteneğini keşfedebileceğini düşünüyorum. Oyuncu olma isteğim kesinlikle çevreden kaynaklanmıyor. Ama küçüklüğümden beri rol yapmayı seviyorum ve yetenekli olduğumu kendi çevremden duymak beni çok mutlu ediyor. Eğer oyunculuk yeteneğinizi keşfettiyseniz kesinlikle peşinden koşmalısınız!
Birçok kişi oyuncu olmak istiyor, bu doğru. Ama oyuncu olabilmek için uzun ve zorlu bir serüvene girmek gerekiyor. Özellikle de günümüzde gerçek yeteneklerin arka planda kaldığı düşüncesine katılıyorum. Çünkü ekranlarda görüp “Bu nasıl oyuncu olmuş?” dediğimiz oyuncular yok değil. Yani şansın yanı sıra oyuncu olabilmek için çevreye de sahip olmak gerekiyor diye düşünüyorum.
Açıkçası Şener Şen, Adile Naşit gibi büyük oyuncular her zaman idolüm oldu. Yabancı oyunculardan TomHanks, ScarlettJohansson ve AamirKhan’ın oyunculuğunu çok beğeniyorum.
Kesinlikle sadece oyunculukla hayatımı sürdürmeyi düşünmüyorum. Çünkü oyunculuk şansa bağlı bir meslek ve garanti değil. Zaten sayısal okuyan bir öğrenciyim ve mühendislik okumayı, kendimi o alanda da duyurmayı istiyorum. Türkiye’de ana işi oyuncu olan birinin başrol olmadığı sürece hayatını sürdürebilmesinde yetersiz olacağı fikrindeyim.
İlkokuldan beri okulumda veya kültür merkezlerinde tiyatro oyunu oynamak veya şarkı söylemek amacıyla birçok kez sahneye çıktım. Lisede de iki yıl tiyatro oynadım ve başrolü de oynadığım için sahneden saatlerce kaldığım oldu. Her ne kadar sahneye çıkmaya alışkın olsam da içimde hep aynı heyecanı yaşıyorum. Özellikle de sahneye ilk adım atışımda kalp ritmimin bir tık hızlanmasının çok normal olduğunu düşünüyorum. Hatta belki bu küçük heyecanı yaşamasam rol oynamaktan, sunuculuk yapmaktan ya da şarkı söylemekten bu kadar zevk almazdım.
Benim hayalim her zaman hem akademik alanda hem de oyunculuk alanında adımı dünyaya duyurmak oldu. Küçüklüğümden beri oyuncu, şarkıcı, senarist ya da yönetmen olma isteği içimde vardı ve ne olursa olsun tüm bunların peşinden koşacağım ve elimden geldiğince hayallerimi gerçekleştirmeye çalışacağım. Çünkü insan istedikten sonra her şeyi başarabilir…
GÖKHAN GÜLKAYA…
Ben Kadıköy de doğdum Kadıköy de yaşıyorum. Aslında ailemin Kadıköy ü niçin tercih ettiğini şimdi çok daha iyi anlıyorum. Yaşadığınız birçok olay size doğruları gösteriyor. Bir dönem keman çalma merakım vardı. Kadıköy keman kursu keman hocası yönünden o kadar zengin ki, benim hocama İstanbul’un birçok değişik ilçesinden öğrenciler gelirdi. Şimdi Müjdat gezen sanat merkezinde ileride hayalimi gerçekleştirebilmek için almaya başladığım eğitimde de inanın o kadar farklı ilçelerden öğrenciler geliyor ki. Aslında Kadıköy’ü koskoca bir sanat merkezi koskoca bir kültür merkezi olarak görebilirsiniz.
Bu neden ile de sanatçılar bu merkezin için de yaşamayı tercih ediyor. Tabi ki tek neden bu değil. Düşünsenize sabah güneşin doğuşu ile kızıllıktan aydınlığa geçişi kuşların cıvıltısı ile oluşan hem görsel hem duyusal hem de fiziksel şöleni içinde yaşayabiliyor içindeki sanat duyusunu doğadan aldığı bedava malzeme ile destekleyebiliyor ise niçin başka bir yere gitsin.
Burada yaşayan insanlar; neşeyi barlar sokağında duyarlar. Fenerbahçe stadında on binlerce kişinin yeri geldiğinde tek bir kişi imiş gibi hareket ettiğini, kelimeleri aynı anda tek kişi gibi söyleyebildiğini görür ve buna şaşırmazlar. Her kültürdeki insanlara dost arkadaş gözü ile bakar, Burada okulda aldığı eğitimi çevresindeki insanlar ile yaşayarak sohbet ederek pekiştirirler. Bu nedenlerin sonu gelmez.
Aslında doğru çevresel faktörlerden dolayı, bundan yaklaşık 3-4 yıl önce evdeki yastığım ve ’’sandalyemden’’ etkilendim. O yastığın içindeki tane tane inceyle dokunmuş her parça pamuk ipliğini, o cilalı siyah boyalı sandalyemdeki dik durmamı sağlayan tahta parçasına adadım ilgimi. Tahtaların oluşturduğu, pamuklarım birleşip yastığı nasıl bir bütünlük kuruyorsa sanki oyunculukta benim hep içimde olup da onu bulduğum an iç sesim gibi konuşturmaya başlamış gibi hissettim.
Aslında bir yerde katılırken diğer taraftan da katılmıyorum. Neden mi?
Doğru artık eski o temiz, saf, gülenç, sözler, tiplemeler yerini küfüre anlam verilmeyen tiplemelere bıraktı. -Lan eskiden sanki hiç yoktu. Evet vardı belki de günümüzdeki kadar fazla olmasa da. Her neyse kısa kesmek gerekiyorsa benimce oyuncunun sahne arkasındaki çalışkanlıkları yeteneklerini yüceltir. Çalışkanlıkları ise espirileri, duyguları, jest mimiklerini kovalar ondan dolayı yetenekli insan çalışırsa olağan üstü bir olay olmazsa sahneden itilmez. Bahsettiğimiz yapıyı ise sahnede sundukları oyunlarıyla belirlerler.
Erdağ Özyağcılar, nedeni ise Erdal Abinin küçüklüğünde yaşadığı hayat ile benim bulunduğum hayat aynı sanki çocukluktan beri gelen isteğimiz ilk başta okulumda sahne almaya başlamam sonra kursa yazılıp kursa gitmem ve daha sonrasında ya da sonrası KDV dahil sonra allah izin verir ise anlatırım. Yani sanki Erdal Abinin o zamanlarda oyunculukla ilgili hissettiği duygularını, hislerini, heyecanını, hiç dinmeyen isteği paylaşıyormuşum yaşıyormuşum gibi hissediyorum. En azından gibime geliyor. O yüzden benim için tek adres Erdal Abi J
Belkide bu yaştan çok iddalı bir fikir! diyeceksiniz ama bazen risk almak lazım bu evrende, benim hep hayalim olan o Kadıköy, Beşiktaştaki, küçük küçük sahnelerde oyuncu arkadaşlarımla seyirciye karşı selam verip oyunumuzu oynadıktan sonra Kadıköyün ara sokaklarından aşağıya inerken sokak kaldırımlarına vuran ışıklar aklıma geldikçe içimdeki heyecan arttıkça hayalime hep bir adım daha yaklaşmak istedikçe tiyatroyu sindire sindire içime basma isteği ruhuma dokundukça hobi olarak değilde, tek işim olma isteğini yitirmiyor hiçbir zaman.
Sanki ben ne zaman sahneye çıksam bedenim oynarken ruhuma kokusu o haz edilemeyen edası her harekette çıkan gıcırtısı işleniyor sanki, O bana her değdiğinde eşsiz bir özgürlüğünü hissediyorum vücudumda içime sinen kelebek kadar özgür, hiçbir yerde tarif edilemez kokusunu, sesini bana verdiği hazı, mutluluğunu,heycanını karşı tarafa aktarıp geçirmek için oynuyorum sahnede.
Eklemek istediğim tek şey gerçekten hayatımızda bazen bizim pek farkında olmadığımız ama zamanı gelince anlaşılan yetenekleri, düşünceleri veya kendimizi ona dair adamak istediğimiz meslekleri hayatımıza sürmek için belkide bir risk alıp bir serüvene başlamalıyız eminim ki benim gördüğüm buz dağının daha görünen kısmı ama bence risk alıp içeride düşmeyi de öğrenmemiz lazım ondan dolayı istediğimiz bir olayın ne kadar hata yapılarak içeri girerimi saymakla değil de engelleri aşarak nasıl hedefimize ulaşırımı düşünmeliyiz.
İlgili Haberler
İnsan hakları, insan olmanın temelidir. Hakları gasp edilen, adaletsizlikle karşı karşıya bırakılan bireyler, insan onuruna yakışır bir yaşamdan mahrum kalır. Bu nedenle “İnsan Hakları ile İnsandır” diyoruz. Herkesin eşit, onurlu ve güvenli bir yaşam sürdürmesi ancak haklarının korunmasıyla mümkündür. Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, bireylerin doğuştan gelen haklarını güvence altına alır. […]
Kadıköy Belediyesi ortak çalışma alanlarına bir yenisini daha ekledi. İDEA Kadıköy’den sonra İDEA Acıbadem, Kadıköylülerin hizmetine açıldı. Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, “Bu alanda, sadece bireysel değil, aynı zamanda kolektif bir çalışma ruhunu da teşvik edeceğiz.” dedi. Kadıköy Belediyesi, serbest çalışan veya ofisi olmayanların ve öğrencilerin mekan arayışına çözüm bularak ortak çalışma alanı olarak hayata […]
Kadıköy Belediyesi Kentsel Arama Kurtarma Takımı “BAK-Kadıköy”, “ağır seviye arama kurtarma” akreditasyonunu alarak, olası bir afete AFAD ile birlikte müdahale etme yetkisi alan ilk ve tek kamu kurumu oldu Kadıköy Belediyesi Kentsel Arama Kurtarma Takımı (BAK Kadıköy), Türkiye Afet Müdahale Planı çerçevesinde İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Başkanlığı’nın (AFAD) belirlediği “Afetlere İlişkin Akreditasyon Standartları […]
AKOM, İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesi genelinde Orta Akdeniz üzerinden gelen alçak basınç sisteminin etkili olmasının beklendiğini duyurdu. Pazartesi sabah 10.00’dan itibaren Avrupa yakası geneli ile Anadolu yakasında boğaz çevresi ağırlıklı olarak il genelinde sağanak yağış bekleniyor. İBB Afet İşleri Dairesi Başkanlığı AKOM, İstanbul genelinde yarın sabah itibarıyla etkili olacak yer yer gök gürültülü sağanak […]