Özel Röportaj: Adem Giden
Nostaljideki Kadıköy’ün güzelliklerini yaşayanlara içinde bulunduğumuz dönem bir hayli zor. İskelelerde el ele süzülen İstanbul hanımefendileri ve beyefendileri, plajlar, Maksim ve Lalezar gazinoları, Hamiyet Yüceses’in şarkıları, yemyeşil gezinti alanları, sükunet, komşuluklar ve aklınıza gelebilecek daha neler neler… Günümüzün Kadıköy’üne yüreği yanmaması imkansız, tüm bunları doyasıya yaşadıktan sonra adeta ellerinden kayıp giden şehrine şahitlik edenlerin…
Gazetemiz olarak açtığımız “Kadıköy Konuşuyor” köşemizde söz alan isimlerden biri de, MHP Kadıköy İlçe Başkanı Zeki Cemal Çeliker oldu. “Şöyle bir siyasetçi gömleğimi çıkarıyorum, gel vatandaş sohbetine çevirelim röportajımızı Adem! Söyleyeceklerimin çok fazlasını zaten Kadıköylülerimiz sayfalarında haykırmıyorlar mı” diyen Çeliker açtı ağzını yumdu gözünü…
Erenköy İlkokulu, Göztepe Ortaokulu, Suadiye’de özel kolej eğitimi derken okul hayatının büyük kısmını “evim” dediği Kadıköy’de tamamlayan Çeliker, çocukluğundan bugüne ilçedeki büyük değişimi birebir yaşayan isimlerden olduğu için Kadıköy adına çok ciddi kaygı duyduğunun altını çiziyor ve ekliyor; “Kadıköy elimizden kayıp gidiyor. Bunu, ilçemize ithal isimler anlayamaz, doğru yorumlayamaz. Elbet şehirler büyüyecek ve değişecek bu engellenemez ancak böyle olmamalı, Kadıköy’de çok ters giden birçok şey var, farkında mısınız? Söyleyeceklerimin tamamı aslında sadece biri kurum ya da kişiyi değil, zincirin halkası olan toplumun tüm mekanizmaları için…” diyerek çok geç olmadan harekete geçilmesi gerektiğini ifade etti. Çeliker’in sonuna kadar okuduğunuzda mutlaka kendinizden bir parça bulacağınız açıklamalarının ayrıntıları ise şöyle;
KADIKÖYLÜLERİ ANCAK MANEVİ KAYGISI OLANLAR ANLAYABİLİR, MADDİ DEĞİL…
Kadıköy’de son yıllarda yaşananları kabul etmemiz mümkün değil. Kadıköy’ü bilen iyi bilir, Münir Nurettin Selçuk’un dizelerinde kendini bulan “Bir tatlı huzur almaya geldim, Kalamış’tan…” diyerek şarkılara ruhuyla ilham veren yer idi. Konaklar, köşkler, yeşillikler içinde bahçeler derken geldik günümüzün beton yığınlarına…
Tarihi Çarşımız, Bahariye, Moda gibi prestijin sokaklarından aktığı yerlerde şimdileri yaşanan sıkıntıları duymayan kaldı mı? Bunu oluruna bırakamazsınız! Tüm İstanbul’un ticaret yapıp para kazanmak isteyeceği yerdir zaten Kadıköy, öyle de oluyor! Şimdileri sokaklarımız ne yazık ki kavga, gürültü, ellerinde alkol şişeleri ile “sokak partileri”, terör sempatizanlarının sloganları ile yankılanıyor. Terör örgütlerince parsellenen yerler haline gelmeye başladı Kadıköy’ün bir kesimi…
VATANDAŞ GERÇEKTEN HUZURLU MU?
Kadıköy’de yaşayan emekli çiftlerimiz… Bakın, bir ikisi dışında tesisleri ticari anlayış ön planda tutularak çok yüksek kiralarla verilmiş, bu da fiyatlara yansıyor. Sosyal alanlarda belediyeler rantı değil, vatandaşın huzurunu gözetmeli. Belediyecilik “nereden ne alırım” anlayışı olmamalı.
Bakın her yerde ucube binalar, şimdi de kentsel dönüşüm kaosu. Şu ya da bu kişi neden oluyor demiyorum, bu tamamen tüm kurumların uyumla çalıştığında başarıyla sonuçlanabilecek bir tablodur. Hızla yükselen binalara göre otoparklar planlanıyor mu, yollar yine aynı genişlikte, nasıl kaldırır bu trafiği? Sokak aralarını ücretli otoparka çevirmek bir meclis kararına bakıyor peki evinin önüne ücret ödemek zorunda kalan bir Kadıköylüye saygısızlık değil midir bu?
Ailenizle ya da arkadaşlarınızla yolda yürürken bir anda kendinizi propagandaların, yasadışı afişlerin ve sloganların ortasında buluyorsunuz. Tamam bu sadece Kadıköy’e özgü bir durum değil ama açık açık söylüyorum, vatanı sevmeyenlere cesaret verecek zemin hazırlandığında onlar bunu anında fırsata çevirerek yuvalanıyorlar çünkü, her saniye larvalarını bırakacak yer arıyorlar. Bu bile başlı başına bir handikaptır.
HABERLERDE KADIKÖY…
Şu son günlerde Kadıköy ile ilgili medyaya yansıyan başlıklara bir bakın! Vale dehşeti, hafriyat kamyonlarıyla ölümler, terör magandalarının saldırıları, 17 yaşında masum bir kıza durup dururken yumruk atan maganda, kazalar, tartışmalı otopark için devlet kurumları arasındaki büyük kavga ve birçoğu! Biz Kadıköy’ü kültür, sanat, eğitim, spor, estetik biliriz. Hani nerede bu haberler? Ne yazık ki Kadıköy, çağdışı bir şehir halini almaya başladı. Bunları söylediğimizde şehrimizi kötülemiş olmuyoruz. Deve kuşu gibi kafamızı kuma gömemeyiz!
Önündeki araç sinyal vermediği için şoförünü levye ile dövecek kadar gerilmişse bir toplum, tüm yönetim mekanizmalarının eğri oturup doğru konuşma zamanı gelmiş de geçmiş demektir.
ÇOK ÇELİŞKİLERİMİZ VAR…
Yıllar önce sigara ve tütün ürünlerinin tamamen raflardan indirilip özendirilmeden, gözden uzak tezgah altında satılması konuşuluyordu ve uygulanmaya başlanmıştı. Şimdi tezgahları geçtik; Okullara, kurslara metrelerce yakınlıkta ardı ardına açılmış tütüncü dükkanlarını görüyoruz Kadıköy’de… Mahalle arasında, ellerinde alkol şişeleriyle gece yarısı hane sakinlerini rahatsız eden gruplar mı örnek olacak gençlerimize! Bakın, gençlerimiz aynı zamanda teknolojik zehirlenme eşiğinde! Gençlerimizi spor ve güzelliklerle buluşturmak gerekirken yaşadığımız tüm bu manzaralardan hepimiz sorumluyuz, çok çelişkilerimiz var. Kapısında bacasında huzur kokan evlerimizin yanıbaşlarına kafeler, restoranlar, gece yarılarına kadar açık mekanların gelmesine zemin hazırlandı, yolu açıldı. Bu, oradaki ailelere “Artık siz buralardan gidin, bu sokaklar mekanların bölgesidir artık, nerede oturursanız oturun” demek gibidir.
Kadıköy Rıhtım’a bakıyorum, dört bir yanda peynir-ekmek gibi kaçak telefonlar tezgahlarda satılıyor. Ara sokaklarda tezgah üstü sarma sigaralar kaldırımlarda! Bunları temizleyecek idareler bellidir, her meslekte olduğu gibi bunları ortadan kaldıracak kurum ve kişilerde de eksiklik olduğunu görebiliyoruz.
KADIKÖY’Ü ÜS OLARAK SEÇİYORLAR AMA, BAŞARAMAYACAKLAR!
Altıyol Boğa’mız, her gün polis panzerlerinin etrafını çevirmek zorunda kaldığı bir yer haline geldi maalesef. Gencecik fidanlarımız ister istemez terör propagandalarından etkileniyor, olayların içinde kalıyorlar. Kadıköy bir terör merkezimi ki bu manzaralar yaşanıyor! Yeni nesil bilmez ama, bizler burada her yerin kırılıp döküldüğü, çiçeklerin bile kökünden söküldüğü günleri yaşadık. Birileri aynı manzaraları benzer şekilde oluşturmayı kendilerine görev biçse de, bizler izin veremeyiz.
KADIKÖY’DE BİR AJİSTASYON VAR!
Demokratik tepki usulünce herkesin hakkıdır ancak, Kadıköy’de bir ajitasyon var. En basitinden Süreyya Operası önüne gelenlere sanat adı altında siyaset ve sempatizanlık satılan günleri gördük yakın zamanda. Sosyal belediyecilik vatandaşa eşit muamele gerektirir. Sanat kokması gereken yerde siyaset ve sloganlar, propagandalar değil…
Cadde asfaltlanıyor; “Bu hizmet belediyemiz tarafından yapılmaktadır” gibi pankartlar bastırılıp asılıyor. Bu lütuf değil ki, zaten yapmak zorundasın, kendi işini mi reklam ediyorsun? Yazık o pankarta harcanan paraya, ayrıca da görüntü kirliliği! Hangi belediye yaparsa yapsın çok çirkin duruyor.
KADIKÖY SİYASETÇİLERE “ÇANTADA KEKLİK” OLMAMALI! OYLAR HARFLERE DEĞİL, HİZMETE VERİLMELİ!
Adına tam olarak sitem değil de tespit demem gerekirse, Kadıköylülerin çok daha dikkatli düşünmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. “Kadıköy’de 20 yılda yapılmış 5 büyük projeyi sayın” dediğinizde zorlanıyor insan, çünkü parmakla gösterilecek bir şey yok üretilen. Anadolu’daki belde belediyelerinin yaptığı park ve benzeri açılışlar ya da bina yenilemeleri ile yeniden açarak olmuyor açıkçası. Avrupa’da insanlar çeşmeler önünde hatıra fotoğrafları çektirirler, bize Kadıköy’de fotoğraf çekilecek yer bırakılmadı!
Daha yerele baktığımda vatandaşın CHP’yi yüksek oy oranı ile seçmesinin de belediyeyi rehavete sürüklediğini düşünüyorum. Kadıköy Belediyesi’nin hizmet götürmesi açısından yeterli endişeye sahip olmadığı kanısındayım. Açıkçası vatandaşımızın mevcut tablo karşısında tekrar CHP’ye oy vermelerini de anlamakta zorlanıyorum. CHP, eski CHP değil! Harfler aynı ama, içeriği ne yazık ki çok farklı!
Bir partili olarak değil, sokaktaki Zeki Cemal olarak tekrar söylüyorum; Kadıköy’de 20 yılda yapılmış elle tutulur 5 büyük proje sayabilir misiniz? Açıkçası “Kadıköy, çantada keklik olarak mı görülüyor” diye sormaktan alamıyorum kendimi…
KADIKÖY’E EN BÜYÜK HAKSIZLIKLARDAN BİRİ, TURİZM İÇİN SESSİZ KALMAKTIR…
Kadıköy Gazetesi’nde gördüğüm en anlamlı yazılarınızdan biriydi “Kadıköy’de turizm algısının eksikliği…” Evet yok, turizmin “t”si yok Kadıköy’de! Ne kadar önemli turizm değerlerimiz ve eserlerimiz varken cadde ve sokaklarımızda bir turist otobüsü bile göremiyoruz. Yazılarınızda dediğiniz gibi, sokaklarda turizm tabelaları yok! Kadıköy, binlerce yıllık Khalkedon şehridir, ibadethaneleri, çeşmeler, çarşı ve daha birçok odak noktada turizm ile ilgili bir öneri bile gelmiyor gazeteniz dışında! Sadece Marmaray ve vapurla her gün binlerce turist gelse Kadıköy Tarihi Çarşı’ya, inanamayacağımız güzel bir manzara çıkar ortaya! Yoksa Kadıköy’ümüz işte bu yakındığımız manzaralara teslim kalır. Yani ya güzelleştireceğiz, ya da olumsuzluklarla yaşamaya alışacağız ki ikincisini Kadıköy için düşünemeyiz bile…
Yani, öncelikle kendimize değer vermemiz; Tarihimize, emanetlerimize sahip çıkmamız gerekiyor. Bakın Altıyol’da Boğa’nın haline, isteyen üstüne çıkıp çiğniyor, sprey boya sıkıyor, boynuzlarına basıyor. Fransa’dan Kadıköy’e uzanan uzun yorucu yolculuğunun son durağında basit birkaç önlemle bile koruyamadığımız Boğa’yı düşündüğümüzde, neye ne kadar değerini verdiğimizi gayet iyi anlayabiliriz.
AKIŞINA BIRAKIRSAN TARİHİ ÇARŞI, BAR-PAVYON MEKANLARINA DÖNÜŞÜR…
Kadıköy’ü yönetenler yetkileri ile birçok şeyi yapabilirler. Yetkileri olmasa bile, vatandaşın isyanına yanıt olsun diye bunu sürekli gündemlerine alır, komisyonlar oluşturur, Ankara’nın yollarını aşındırabilirler. Baktılar yine olmuyor, madem protesto yapmaya enerjiniz çok işte gerçek bir sorun, yapın hukuk sınırlarında eylemlerinizi ama Kadıköylüler için, örneğin bir Tarihi Çarşı için yapın! İşte o zaman herkes anlayacaktır buranın değerini, ona göre bir toplumsal algı oluşacaktır. Enerjimizi doğru noktaya odaklarsak, çözemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Kadıköy Tarihi Çarşı’daki bozulmayı akışına bırakırsan bölge sakinlerinin de örneklediği üzere burası tek tipleşir. Kültürümüzün mirasları zamanla bir bakmışsın ranta teslim olmuş, barlar-pavyonlar dört bir yanı sarmış! Son yıllarda gidişat ne yazık ki böyle! Sonra kimse yakınmasın silahlar patlıyor, insanlar bıçaklanıyor, kavga gürültü bitmiyor diye… Bu noktada özellikle Moda sakinlerinin sosyal medyadaki seviyeli ve Kadıköylülere yakışır tepkilerini sıcağı sıcağına takip ediyorum. Tepki var ama, elle tutulur yanıt göremiyorum.
Bu ve benzeri sorunları çözmek vizyon meselesi, tamamen vizyon…
GAZETECİ PROJE ÜRETTİYOR, YÖNETENLER KAVGA EDİYOR!
Ocak ayı içerisinde yine Kadıköy Gazetesi sayfalarınızda güzel bir haberinizi daha okudum; Evlendirme Dairesi ve Kadıköy Belediyesi ortasında kalan otoparka yönelik… “Kavgayı bırakın, proje üretin! Burası altı katlı otopark, üzeri yeşil alan ve bir kısmı da yılların eksikliği Hükümet Konağı olsun, trafik de kısmen yer altına alınsın” demişsiniz. Şahane! Ne güzel düşünmüşsünüz! Tabi ki uygunluğunu zemin etütü gibi çalışmaların ardından mimarisinde etkin işinin ehlileri bilir ancak düşünmüşsünüz, önermişsiniz. Olur ya da olmaz ama, fikri bile heyecan verici. Bunu, Kadıköy’ü içeriden ve dışarıdan yönetenlerin düşünmesi gerekmiyor mu? Artık Kadıköy çok ama çok kaybetti, üretme ve hayata geçirme zamanıdır! Yazık; Kaymakamlık binası bir yerde; Nüfus, tapu, vergi, emniyet, trafik ayrı ayrı yerlerde! Asırlardır merkeziyeti ile “İstanbul’u yöneten” Kadıköy şimdi kendini yönetemez halde!
AYRIMCILIK YAPACAKSAK, ŞEHİT-GAZİ ÇOCUKLARIMIZA POZİTİF AYRIMCILIK OLMALIDIR…
Sadece Kadıköy’de, İstanbul’da değil, tüm Türkiye’de vatanını seven, değerlerine bağlı bireylere pozitif ayrımcılık yapmak zorundayız. Kamu kurum ve kuruluşlarında, belediyelerde, sivil toplum kuruluşlarında ve birçok noktada şehit-gazi çocuklarımıza hak ettikleri yerleri sağlamalıyız. Allah muhafaza, topluma etki eden kadrolara “zehirli isimleri” yerleştirirseniz, orada çürüme başlar.
EĞİTİM HER ŞEYİN BAŞI…
Eğitimi çok önemsiyoruz. MHP bir kadro, fikir hareketidir. İlçelerden başlayarak il ve genel merkez düzeyinde çalışmalar yürütüyoruz. Partimiz çatısı altında verilen eğitimlerde genç arkadaşlarımız diplomalarına kavuşuyor ve yarının Türkiye’sinde önemli görevlerde bulunmaya hazırlanıyorlar. Kadro açısından zengin hareketiz, üzerime etiketlemek istediklerinin aksine partizanca zihniyetle değil, vatan emanetini ehline verebileceğimiz bireyleri yetiştiriyoruz.
KADIKÖYLÜLERİ HAREKETE GEÇMEYE DAVET EDİYORUM…
Aktardıklarıma ilave edilebilecek o kadar çok sorunumuz var ki buna ne günler, ne de haftalar yetmez! Kadıköylüler manzarayı görüyor; Bütün Kadıköylüleri harekete geçmeye davet ediyorum…
İlgili Haberler
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki Spor İstanbul tarafından organize edilen Türkiye İş Bankası 46. İstanbul Maratonu, bu yıl 3 Kasım Pazar günü koşulacak. 40 binin üzerinde kişinin katılması beklenen İstanbul Maratonu, sürdürülebilirlik ve bağış konusunda ilklere imza atacak. Giysi Kumbarası projesi ile sporcuların temiz ve kullanılabilir kıyafetleri yeniden hayat bulacak. 46. İstanbul Maratonu ayrıca en […]
Bitiyatro ve Nejat İşler’in (Meddah) ortak yapımcılığında Fil Rüyası, 11 Kasım’da Baba Sahne’de prömiyer yapıyor. Günsu Özkarar’ın Galata Perform’un eğitimleri sırasında yazdığı bu oyun, Sınırlar Ötesi Tiyatro 11. Yeni Metin Festivali’nde okuma tiyatrosu olarak gösterime sunuldu. Bir terapist ile danışanın seanslarında ortaya çıkan güven, sadakat ve aşk temaları çerçevesinde bilinçaltına bir yolculukla başlayan oyunda terapiyle […]
İngiliz Sömürüsü ve Zulmüne Karşı Efsanevi Bir Kahramanlık Destanı “İslam’ın Kılıcı” Türkiye’de Vizyona Giriyor: “İslam’ın Kılıcı”, 1 Kasım’da Türkiye sinemalarında izleyiciyle buluşuyor. Aksiyon ve macera dolu bu destansı film, cesur bir savaşçının İslam’ın kutsal değerlerini korumak ve İngiliz sömürüsüne son vermek için çıktığı nefes kesen mücadeleyi anlatıyor. İLGİLİ HABER Ali Rıza Başkan Gazetecileri Çamlıca […]
Şair-yazar Ali Asker Barut’un Uzak Patikalar Şarkısı adıyla yeni kitabı yayımlandı. Pikaresk Yayınevi tarafından yayımlanan kitabı şair, “Sondan bir önceki şiirler” olarak değerlendiriyor. Yeni kitabında kederin, gamın sesini daha da yoğunlaştıran Tunceli doğumlu şair Ali Asker Barut, şiirini, çağıyla yüzleşen, çağıyla hesaplaşan bir çizgiye getirmiş durumda. Geçen yıllarda aynı yayınevinden Gam Divanında Keder Şiirleri ve […]