Bakınca içiniz aydınlanıyor
Yarabbi bu nasıl bir güzelliktir!
Beyaz her taraf
Ağaçlar beyaz uzun gelinlik giyinmiş,
Duvakları bile var,
Dallarından aşağılara sarkıyor.
Uzaklardan görülen o gelinlik giyinmiş ağaçların yanında, arasında evler var.
Beyaz onlarda.
Çatıları beyaz üstelik kalınca,
Çok güzel!
Pencerelerin dışarı çıkan pervazları bile beyaz.
Her taraf ışıl – ışıl!
Güneş mi var ki böyle parlıyorlar.
Hani gökyüzünde yıldızlar göz kırpar ya
Öyle bir aldatma halinin içinde bakıyorlar.
Güzeller çok güzeller!
Yollar yok kaybolmuş beyaz olmuş,
Uzaklar yok yitmiş, gitmiş, beyaz olmuş.
Beyaz ferahlıktır!
Beyaz temizliktir!
Beyaz zarafettir!
Ta kiiiii
Dışarı çıkana kadar,
Yakınına gelene kadar.
Soğuğu iliklerinize kadar hissedene kadar!
Beyaz ne oldu?
Güzellik nerede? Neden aynı gelmiyor?
Çenem titriyor, kulaklarım ayak parmaklarım gibi hissiz!
Ellerimde takat yok üşüyorum.
Üşümeyi de belki atlamışım donmak üzereyim.
İyide çok güzeldi!
Güzel ne kelime fevkaladeydi – şahaneydi
Uzaktan!
Yakına gelince, ona bire bir yaklaşınca güzellik yok oldu üşüdük.
Derler ki: Güzellik gelip geçicidir.
Önemli olan içinin güzelliği, ruhunun zenginliği!
Uzaklardan beyazı çok sevmiştim, çok beğenmiştim hatta âşık olmuştum
Ta ki:
Onu yakından tanıyana kadar!
Yani!
Üşüyene kadar…
Nazan Şara Şatana