Her şeyin ilacı zamandır: bunu kendimize bir ninni gibi söyleyip durduk. Peki, hiç zaman, zaman karşısında sabırsızlanmaz mı?
Zamanın korkuları olmaz mı, zaman her şeyi utturur mu?
Galiba bir iki gülüşten sonra karşımıza başka suretlerle çok başka acılar bırakır. Alıp götürdükleri hep 1–0 öndedir, biz yinede ona sığınırız yinede umutlanırız. Sadece bize zaman, zaman tanır; iyileşmemizi bekler ayağa kalkmamızı sonra yeniden bir kederle sarar etrafımızı. İnsanoğlu da direnir zamandan daha sabırlıdır aslında, o geçmek bilmeyen anlarda.
Şimdi olduğu gibi, kimimiz çok hızlı geçmesini istiyorken, kimimiz geçmesinden korkuyor.
Öyle bir yerde bıraktı ki, bizi zaman: işsizlik, domuz gribi ve en önemlisi aynı toprakları paylaştığımız halde; kimdir kimin nesidir? diye korkarak selam vermeden uzaktan bakışmalarımız. Bu konuda suç sadece zamanda değil zamanla işbirliği yapan başımızdaki insanoğullarında.
Zaman suçu üstüne almaz kayıtlara rakam olarak geçer en masum şekilde;
zaman geçer tarihler değişir başka isimler yer alır zaman geçtikçe tarihin tozlu sayfalarına.
Telaşlar ve acılarımız hep birbirine yakındır oysa ne kadar isimler ve tarihler değişse de zaman karşısında…
İmren Büyükkaya