Atatürk
Ve
Yazdığı eserler
Onun yazdıkları; yol ışığımızdır…
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Atatürk de vatanseverliği ve milliyetperverliği ile tüm dünyaya ve
Türk Milleti’ne örnek olmuş bir insandır.
Son derece mütevazı bir kişiliğe sahip olan Atatürk, kendisinin sahip olduğu üstün özelliklerini hep milletinin kendisine kazandırdığı özellikler olarak görmüştür.
Aynı şekilde kazanılan zaferleri ve elde edilen başarıları da hep milleti ile birlikte gerçekleştirdiğinin bilincinde olmuş, bunları daima milletine mal etmiştir.
Konuşmalarında ve yazılarında bu noktanın altını önemle çizmiştir. “Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir”
Türk olmaktan gurur duyduğunu ifade etmiştir. Atatürk, yaşamı boyunca vatan ve millet sevgisinin önemi üzerinde durmuş, Türk Milleti’ne duyduğu derin saygı ve sevgiyi önemle vurgulamıştır.
“Ne mutlu Türküm diyene”
Sözü, kuşkusuz çok üstün bir sevginin simgesidir.
Atatürk, vatan ve millet sevgisinin üstünlüğü ile tanınan, bu sevgisi sayesinde tarihi başarılara imza atmış bir lider,
Büyük bir devlet adamı idi. Onun bütün sözleri yol ışığı gibidir.
“Türklerin vatan sevgisi ile dolu göğüsleri, düşmanların melun ihtiraslarına karşı daima bir duvar gibi yükselecektir”
&&&
Atatürk, toplum hayatını ilgilendiren her konuda öneminden hiçbir şey kaybetmeyen görüşler üretmiştir. Eğitim ise O’nun en yoğun çalıştığı alanlardan biridir… Çünkü O, bir milletin geleceği üzerinde eğitimin oynadığı rolü çok iyi bilmektedir.
Atatürk‘e göre, bir milletin hayat mücadelesinde, maddi ve manevi bütün güçlerini artırabilmesi, milli eğitimde yüksek bir düzeye erişmesi ile mümkündür. Ancak, milli eğitim ile geliştirilecek ve yükseltilecek olan genç dimağların, paslandırıcı, uyuşturucu ve hayali fazlalıklar ile doldurulmasından kaçınalım.
Atütürk bütün bunların yanı sıra iyi bir yazardı. Ben sizlere Atürk’ün eserlerinden söz etmek istiyorum.
Mustafa Kemal Atatürk’ün yazdıkları hala günümüzde bile geçerliliğini koruduğuna göre; onun ne kadar ileri görüşlü olduğunu görmemiz lazım. Mustafa Kemal Atatürk’ün çok kitap okuduğunu hepimiz biliyoruz. Her boş kaldığı zamanda kitaplarla bütünleşmiş olduğunu da… Okuduğu kadar yazmıştırda. Hayatı boyunca yaşadığı her durumu kaleme almış iyi bir yazardır Mustafa Kemal Atatürk… Onun yazdıkları yol ışığımızdır. Çok okuyanın çok bildiği, birikimlerinin çok olduğu muhakkaktır. Mustafa Kemal farklı zamanlarda farklı konularda kitaplar yazmıştır. Bu kitaplar dün yazılmış gibi taze, yine dün yazılmış gibi bugünleri anlatmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk kitapları askerlikle ilgiliydi. O iyi bir askerdi. Daha iyi bir asker olmak için çok çalışıyordu. Bunun için araştırıyordu, okuyordu ve yazıyordu. Arkadaşları ile tartışıyor, bilenlerle uzun sohbetler yapıyordu… Askerlikle ilgili yazdığı kitapların isimleri;
Atatürk’ün bana göre en büyük eserlerinden biri Nutuk’tur. Her Türk’ün okuması gereklidir. O Türk Tarihinde bir dönüm noktasıdır. Atatürk; Yurdun nasıl parçalandığından başlayarak, İstiklal Savaşını, Cumhuriyet’in kuruluşu ve İnkilapları anlatmıştır. Atatürk bu kitabında; siyasi ve milli tarihimizi anlatmıştır. Bu çok – çok değerli bir eserdir. Bu kitabın isminin Nutuk olmasının da çok önemli bir yanı vardır. Atatürk; 15–20 Ekim 1927 tarihleri arasında, 36,5 saat, altı günde, Cumhuriyet Halk Partisinin Ankara’daki kurultayında okumuştur. Hitabete dayandığı için de adına Nutuk denilmiştir. Atatürk bu muhteşem eseri kendi kaleminden yazmıştır.
Bu kitabı okuyanlarınız bilecektir. Sadece geçmişimizi anlatmaz, gelecekte de bize ışık tutmuştur. Atatürk tecrübelerini, yaşadıklarını anlatmıştır. Olanlardan söz edilmiştir. Ders alınacak konulardan bahsetmiştir.
Nutuk özetle; milleti ülkenin geleceğini belirleyecek olan milli birlik ilkesi etrafında bilinçlendirip, kenetlendirerek, milli irade ve milli hâkimiyet kavramlarının harekete dönüştürülmesi yoluyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşundan Cumhuriyetin ilanına kadar uzanan başarılı bir tarihi akışın hikâyesidir.
Bölük Muharebe Eğitimi
Bu eserde; meskûn yerlerde muharebe, savunma ve taarruz konularını kapsamaktadır.
Genç Kurmay yüzbaşı Mustafa Kemal (Atatürk) tarafından, Almanca aslından tercüme edilen ve bağlı olduğu ordunun eğitimine katkısı olan bu eserden yeni nesillerin de faydalanabilmeleri için bugünkü Türkçe’ye çevrilmiştir.
Cumalı Ordugâhı
Mutafa Kemal Atatürk, Makedonya bölgesinde, katıldığı bir manevrayı yazmıştır. 3. Süvari Tümen Komutanı Tuğgeneral Suphi Paşa’nın komutası altında kurulan bir süvari tugayına eğitim ve manevra yaptırılmıştır. Bu manevraya katılan Mustafa Kemal;
Mustafa Kemal bir kurmay subay olarak teorik bilgilere önem vermekte, ancak askeri tatbikat ve manevralardan sadece katılanların yararlanmasını yeterli görmemektedir. Bu yüzden, 10 gün süren bu tatbikat sırasında tuttuğu gözlem notlarını, hazırlanan meseleleri ve komutanların yaptıkları eleştirileri yazmış, bol kroki ile küçük bir broşür haline dönüştürmüştür.
12 Eylül 1909′da tamamladığı bu eseri;
Takımın muharebe eğitimi
Bu kitap; Berlin Askeri Üniversitesi eski müdürlerinden General Litzmann’ın “Seferber Mevcudunda Takım, Bölük ve Taburun Muharebe Talimleri” adlı eserinin ilk bölümünü oluşturmakta olup, Selanik’te 3.Ordu Karargâhı’nda görevli, Kurmay Kıdemli Yüzbaşı Mustafa Kemal tarafından Almanca’dan Osmanlıca diline çevrilmiş ve 1908 yılında Selanik Asır Matbaasında basılmıştır.
Kitabın özü; seferi tam mevcutlu bir takımın, değişik hava şartları ve çeşitli arazide, basit bir mesele içinde muharebe yöntemlerinin uygulaması, avcı hattı teşkiliyle bir avcı hattının ateş muharebesi üzerinde toplanmaktadır.
Mustafa Kemal Paşa, subayların arazide yetiştirilmesini amaçlayan tatbikatın, önemini vurgulayan bu eserini, 1911 yılında 5. Kolordu Harekât Şube Müdürü iken yazmıştır. Bu eserde, karşılıklı olarak kırmızı ve mavi muharebe birliklerinin Selanik-Kılkış arasında yaptıkları savunma ve taarruz uygulamalarının değerlendirilmesi yapılmıştır.
Tatbik ve tatbikat gezisi
Bu eserinde, bir muharebeyi sevk ve idarede belirli kuralların olamadığını vurgulaması yanında, komutan olan kişinin nitelikleri üzerinde de durmuştur. Bunlar ise;
Bunun yanında,
Bu eserde ayrıca bir komutanın başarılı olabilmesi için bu kuralları sadece okumuş, öğrenmiş olmanın yeterli olamadığı, bunların tatbikatının da önemi belirtilmiştir.
Geometri
Atatürk bu kitabı ölümünden birbuçuk yıl önce III. Türk Dil Kurultayından hemen sonra 1936–1937 yılı kış aylarında Dolmabahçe Sarayında kendi eliyle yazmıştır. Atatürk Arapça ve Farsça terimlerle dolu ders kitaplarının öğrenciler açısından öğrenimi geciktireceğini düşünmüştü.
“Subay ve Komutan ile Konuşmalar”
Atatürkün askerliğe ilişkin eserlerinin en önemlilerinden birisidir. Bu eser, Atatürk, 1914 yılında Kurmay Yarbay rütbesiyle Sofya askeri Ataşesi olarak bulunduğu sırada, Nuri Conker’in “Zabit ve Kumandan (Subay ve Komutan)” adlı kitabına karşılık olarak yazılmıştır.
Genç subayın,
Atatürk, bir subayın taşıması gereken özveri, ölümü göze alma, emri altındakileri sevk ve idare edebilme, taarruz ruhu, insiyatif özellikleri hakkında, Nuri Conker’in görüşlerine katılmış ve kendi düşüncelerini de çeşitli örneklerle destekleyerek açıklamıştır.
Bunların yanı sıra,
Türk kadınının, aslında toplumu yaratmada çok etkili olabilecekken, suskunluğu seçtiğini bütün açıklığıyla ortaya koymaktan kendini alamamıştır. Türk ulusu hakkında ise,
“kuşkusuz bizim ulusumuzun karakteri de bütün karakterler gibi yükselmeye ve istenen şekle girmeye elverişlidir. Fakat kendi kendisine olmak koşuluyla…”
Dedikten sonra, dışardan ulusumuzun karakterine yapılmak istenen etkilerin amacına ulaşamayacağını vurgulamıştır.
Subaylarda ve erlerdeki inisiyatif (üstünlük-özellik)özelliğine eserinde geniş bir bölüm ayıran Atatürk, kendi dönemindeki ile daha önceki dönemlerde Osmanlı ordusunu kıyaslamıştır. Özellikle Trablusgarp Savaşı’nda edindiği deneyimler ile kendiliğinden hareket ve iş görme özelliğinin, olması gereken sınırını göstermiştir.
Atatürk, eserin son bölümünde, Kuzey Afrika’da birlikte çarpıştığı korkusuz ve yiğit silah arkadaşlarını anmış ve onları “yüksek askerlik niteliklerine” sahip insanlar olarak tanımlamıştır. Bu davranışı O’nun diğer bütün üstünlüklerinin yanı sıra insancıl yönüne de tanıklık eder.
Atatürk’ün ayrıca, 1915–1918 yılları arasında Anafartalar, Doğu Cephesi ve Karlsbad’daki hatıralarını yazdığı günlükleri de bulunmaktadır.
Bunlardan Anafartalar Muharebatı’na Ait Tarihçe, Türk Tarih Kurumu tarafından kitap olarak yayımlanmıştır.
1908–1938 yılları arasında Mustafa Kemal’in imza attığı, yazdığı, söylediği kişisel notları dâhil her şeyin toplandığı Atatürk’ün Bütün Eserleri adlı bir ansiklopedi de Kaynak Yayınları tarafından hazırlanmaktadır.
Okuduklarınızın çoğunu ansiklopedik bilgilerden edindim. İnanın akıl almıyor. Atatürk’ü okudukça, onu anladıkça, onu düşündükçe hayranlığınız günbe gün artıyor. Bir insan bu kadar güzellikleri nasıl bir arada yazar. Benim elim onu yazarken titrer, babamın da- annemin de titrerdi. Yüreğimiz sızlar. Nasıl anlatılır ki Atatürk. Aslında onun soyadı onu anlatmaya yetiyor değilmi?
Ata diyoruz ve Türk diyoruz. Atatürk Diyoruz…
O bizlerin atası… O bizlerin ışığı… O bizlerin yol ışığı…
Nazan Şara Şatana
İlgili Haberler
Köşe yazımın başlığını koymakta zorlandım. “Nasıl bir başlık olmalı?” diye düşündüm. “Yaprak Dökümü”, Sanatçının Toplumdaki Yeri”, “Sanatçının Değeri”… “Sanatçının Ölümü” sanırsam en uygun olanı… Sanatçılar bu günlerde bir bir sonsuzluğa göçüp gidiyorlar. Her birinin ölümü ciğerimizi yakıyor. Yarım kalıyor yaşam… Doğadan bahsederim sıkılıkla… Doğayı anlatmaya çalışırım… Bu günler göç günleri… Ülkemizin yetiştirdiği sanatçılar bir bir […]
Ne diyeyim edebiyatın tarihini sanki Ruslar yazmış gibi; neyi okur, neyi beğenirsem altından Rus yazarlar çıkıyor. Takdir etmemek elde değil. Helal olsun adamlara… Nasıl bir anlatıdır, nasıl bir olay görgüsüdür, nasıl bir mesaj vermedir; yok böyle bir şey… Rus yazarlar; eserlerinde, işin sosyolojisini, felsefesini, psikolojisini, matematiğini çok iyi oturtmuşlar; toplumsal temelde her şeyi çok iyi […]
“İnsanoğlu garip bir yaratık” der birçoğu, öyle olduğunu var sayar. Kendilerince haklı da sayılırlar. Kim yaşanan şeylere farklı bir anlam yüklemez ki! Gündelik yaptığımız hareketler bile bilinmeze yorulur. İnsanların konuştuğuna bakarsanız bilinen bir şey yoktur. Her şey bilinmezdir. Bilinmez adeta kutsanır. “Nasıl ya!” dersiniz. İnanın yaşamda var olan her şey için bir bilinmez vardır. Toplumun […]
Karagümrük stadı hakkında bu kaçıncı yazımı artık söylemiyorum. Fatih Belediye Başkanı Ergün TURAN , 15 Mart’ta sosyal medya hesabından Karagümrük taraftarına stat müjdesini verdi. İLGİLİ HABER MUSIKI İLE TERAPİ PROGRAMLARI HÜKÜMLÜLERİN RUH DÜNYASINA DOKUNUYOR Bu kaçıncı müjdeden artık bunu da söylemiyorum. Bildiğim tek şey taraftarın artık boş vaatlere karnının olduğu şey. Neyse ki krizi bırakıp iyi bir yerde […]