Akla karanlıklar gelir.
Siyahtır, birde yağmur vardır şiddetli
Rüzgâr acımasız, hain, katı aldırmaz
Esmez, savurur, kırar, döker mahveder
Yıldızlar kaçmış, bilinmeyenler de yoklar.
Ay daha randevuda tutsak, görülmez
Gecenin izbe, talihsiz, karamsar siyahlığında
Dalgalarda sinirle gülmekteler.
Sesler, kahkahadan ziyadesiyle nasiplenmiş,
Korku haline bürünmüş durumda…
Vuruyorlar, sahile, taşa, toprağa elinden gelse ağaca!
Bir gemi, ayanda, beyanda, ortada, acınılacakta
Ne ön tarafı aydınlıkta, ne yan, ne arka ışıkta.
İzbenin karanlıklarındaki iblisler etrafta
Solukları gemicilerin içlerinde, kulaklarında gözlerinde
Korkuları had safhalarda, soğuk mu soğuk gecenin
Kararmış, siyah mı siyahlığında
Kalpleri de umutları gibi bitmiş, ya da bitti bitecek.
Yol yok, hayat bitiyor, şükür edecekler bir an bir lahza
Siyahlar, grilere dönüşse bile…
Nerede olsun ki aydınlık!
İşte tam o sırada, işte tam o anda,
İşte aynı anda…
Onlara uzaklardan biri göz kırpıyor.
Gelin yolunuz bu taraf, yalnız değilsiniz ben varım
Ben deniz feneriyim. Ben ışığım ben yolum. Gelin.
Kalpler ateşliklerini atıyor, yavaşlıklarını fırlatıyor
Yol var, griyi kim takar ışık var.
Gemiciler mızıkalar, alkışlar
Deniz Feneri görüldü…
Hiç birimiz darlarda, karanlıklarda, kimsesiz kalmayız, hepimizin bir deniz feneri olur, darda kaldığımızda yanımızda olan dostlarımız, yakınlarımız canlarımız olur inşallah…
Nazan Şara Şatana