Boğazıma kadar sana battım. Kurtarma beni böyle rahatım. Panik yapmayalım, gereken yapılıyor muhakkak. Kriz masası falan filan tamam. İtidal, sağduyu, metanet, vs., ortalık perişan. Neyse ki, kurumlar ve biz uyum içindeyiz. Milli mutabakat çerçevesinde seviyoruz. Sevince orantısız sevmeli insan. Sağlam, kesin ve inandırıcı kanıtları olmalı. Bize düşen önemli görev budur. Aksi halde, aşklık sınırının altında yaşamaya mahkûm oluruz.
Sevmek, sihirli bir kelime. Onu aklındaki sayıyla çarp, içinde sakla. Senden bunu istirham ediyorum. Biliyor musun, yaşadıklarımız tamamen sanal. Yanıltıyor bizi suretimiz, aslında yokuz hiçbirimiz. Hiç sorunumuz yok mesela. Varsa da hepsi manipülasyon ve de epilasyon. Bu yüzden televizyonların yayın akışı akışkan. Masallar, İşkembe-i Kübra’dan. Lütfen, aklımızı başımıza devirelim. Aklımız biraz başımızda kalsın. Kafamıza kask mask geçirelim, başımıza bir şey değmesin.
Olanlar beklediğimiz şeyler diyelim. Neden olmasın? Hiç kırma ümidini, hep hoş tut. Neyse… neyse demek iyidir. Bu da geçer demek gibidir. Geçmiyor, bitmiyor oysa. Herkes biliyor, görüyor geçmediğini. Yine de geçmiş gibi yapıyor. Bu nedenle kafayı sıyıranlar var. Nimettir, dibinde kalmasın diyenler var.
Neyse… Sonuç itibariyle, acı bir tebessümler kalıyor geriye.