Köy Enstitüleri, 80 yıl önce 17 Nisan 1940 tarihinde çıkarılan yasayla kuruldu. Kökleri Tük Devriminin içindedir.
Atatürk, 1 Mart 1922 günü Meclisin Üçüncü Toplantı Yılını açarken söylemişti o sözü:
“Türkiya’nın hakiki sahibi ve efendisi kimdir? (köylüler sesleri.) Bunun cevabını derhal birlikte verelim: Türkiya’nın hakiki sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür. (Şiddetli ve sürekli alkışlar.)” O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve lâyık olan köylüdür. (Sürekli alkışlar) Dolayısıyla, Türkiya Büyük Millet Meclisi Hükümetinin iktisadî siyaseti bu aslî gayeyi elde etmeye yöneliktir. Efendiler; diyebilirim ki, bugünkü felâket ve sefaletin yegâne sebebi, bu hakikatin gafili bulunmuş olmamızdır.
“Tunalı Hilmi B. (Bolu): Allaha çok hamdederim ki, bu sözleri işitiyorum.
“Mustafa Kemal Paşa (Devamla): “Hakikaten, yedi asırdan beri cihanın muhtelif taraflarına sevk ederek kanlarını akıttığımız, kemiklerini topraklarında bıraktığımız ve yedi asırdan beri emeklerini ellerinden alıp israf eylediğimiz ve buna karşılık daima hakaret ve aşağılama ile mukabele ettiğimiz ve bunca fedakârlık ve ihsanlarına karşı nankörlük, küstahlık, cabbarlıkla uşak menzilesine indirmek istediğimiz bu aslî sahibin huzurunda büyük bir hicap ve ihtiramla hakiki vaziyetimizi alalım. (Şiddetli alkışlar)”
TÜRK KÖYLÜ İHTİLALİ
Atatürk, Meclis kürsüsünden bir anlamda Devrimin temel programını açıklıyordu. O zaman köylü, Türkiye nüfusunun yüzde 85’i idi. Emekçilerin nerdeyse hepsi ve halkın büyük çoğunluğu çiftçi idi.
Atatürk, köylüyü efendi ilan ederken, yalnız bir iktisat programı değil, bir iktidar programı açıklıyordu. O gün halk iktidarı, köylünün iktidarı demekti. Kemalist Devrim, Mazlum Milletlerin bütün demokratik devrimleri gibi özünde bir köylü devrimiydi. Devrim’in önde gelen yönetici ve düşünürlerinden Mahmut Esat Bozkurt’un vurguladığı üzere, “Türk İhtilali’ne ‘Türk Köylü İhtilali’ demek haksız bir değerlendirme olmaz.” Yine Bozkurt, Kemalist Devrim’le kurulan Cumhuriyetin temel görevinin köylü meselesini halletmek olduğunu kesin bir dille ortaya koyar:
“Türkiye’de köylü meselesi, son büyük ihtilalden doğan yeni devlet sistemlerimizin bir direk, bir temel meselesidir.”
KÖYLÜ HÜKÜMETİ
İsmet İnönü, 1930 yılında Sivas’ta, “Anadolu’nun ortasında kurulmuş bir köylü hükümetiyiz” saptamasıyla Kemalist hükümetin kimliğini açıklar.
İKTİDAR PROJESİ
Köy Enstitüleri üzerine 80 yıldır yazılanları toplarsak koskoca bir kitaplık eder. Dünyadaki etkileri de çok geniş ve güçlüdür.
Yazılanlar, Köy Enstitülerini bir Eğitim Projesi, Üretim ve İktisat Projesi, Kalkınma Projesi, Köylüyü Aydınlatma Projesi, Devrimi Güvenceye Kavuşturma Projesi, Laiklik Projesi, Çağdaşlaşma Projesi, Kadın-Erkek Eşitliği Projesi olarak işlemişlerdir. Bunların hepsi doğrudur. Ama hepsinden önemlisi, Köy Enstitüleri bir İktidar Projesi, bir Hükümet Projesi idi. Sınıfsal olarak, buna bir Emekçi İktidarı Projesi diyebiliriz. Köylü memleketin efendisi kılınacaktı.
Atatürk’ün 1922 yılında dile getirdiği gibi “Türkiye’nin hakiki sahibi ve efendisi” olmak, hükümet olmak demekti. Millî Demokratik Devrimin Programı buydu. Ancak bu programın lafta kalmaması için, köylüyü ülke yönetiminde söz sahibi kılacak birikim ve yeteneğe kavuşturmak gerekirdi.
Köy Enstitüleri, 17 bin mezun verdi, köy çocuklarından köy öğretmeni yetiştirdi. Ama daha önemlisi, köy çocuklarından Devrimci yetiştirdi. Köy Enstitülüler, yalnız köylerde değil, Türkiye’nin bütününde halk yönetiminin öncüleri olarak görev yaptılar. Kendileriyle birlikte köylüyü iktidar sahibi yapmak için uğraştılar. Çok kısa zamanda yaptıkları iş gerçekten büyüktür.
MİLLÎ EGEMENLİĞİN ÖNCÜLERİNİ YETİŞTİRMEK
Türkiye’ye millî irade ve millî egemenlik kavramlarını, Türk Devrimi getirmiştir. 1876 Birinci Meşrutiyetinde henüz bu kavram yoktu, ancak köklerini oralara kadar uzatabiliriz. 1908 Hürriyet Devrimi Millî Egemenlik yolunda önemli bir atılımdır. Ancak kavramın gerçek anlamıyla tarih sahnesine çıkması, 23 Nisan 1920’ye giden süreçtir.
1914 yılında başlayan Kurtuluş Savaşımızın temel gücü köylü idi. Milletimiz de büyük çoğunluğuyla köylüden oluşuyordu. Millî Egemenlik, köylü olan milletin egemenliği idi. Cumhuriyet, Millî Egemenliğin hayata geçmesi yönünde devrimci uygulamalarda bulundu. Ekonominin esas olarak tarıma dayanması, Aşarın kaldırılması, topraksız ve yoksul köylüye toprak dağıtılması, 1935 yılında toplanan CHP 4. Büyük Kurultayında Toprak Reformunun Parti Programına alınması, Devrim Kanunları; bütün bunlar, Millî Egemenliğin ekonomik ve toplumsal temelini oluşturmak içindi. Bu yönde çok önemli bir girişim ise, Köy Enstitüleridir. Millî Egemenliğin öncülerini ya da aydınlarını yetiştirmenin başka bir yolu yoktu.
İlginçtir, Türkiye siyasetinde Köy Enstitülerine karşı çıkanlar, aynı zamanda millî iadeyi ve millî egemenliği savunmuşlardır. Oysa Millî İradeyi hakim kılmak, Millî Egemenliğin gerçek efendisini iktidar sahibi kılmak için, Köy Enstitüleri olağanüstü bir tasarım ve uygulama olmuştur.
İlgili Haberler
Cumhuriyetin ilanının 101’inci yıl dönümünde kutlamaların İstanbul’daki merkezi bu yıl da Kadıköy oldu. Bağdat Caddesi’nde yapılan Büyük Cumhuriyet Yürüyüşü’ne yüz binlerce kişi katıldı. Yürüyüş sonunda konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı “Cumhuriyet bu ülkenin evlatlarının en büyük ve en kıymetli mirasıdır. Bu mirasa sonsuza kadar sahip çıkacağız” dedi Bağdat Caddesi’nde düzenlenen Cumhuriyet yürüyüşleri ile her […]
Bitiyatro ve Nejat İşler’in (Meddah) ortak yapımcılığında Fil Rüyası, 11 Kasım’da Baba Sahne’de prömiyer yapıyor. Günsu Özkarar’ın Galata Perform’un eğitimleri sırasında yazdığı bu oyun, Sınırlar Ötesi Tiyatro 11. Yeni Metin Festivali’nde okuma tiyatrosu olarak gösterime sunuldu. Bir terapist ile danışanın seanslarında ortaya çıkan güven, sadakat ve aşk temaları çerçevesinde bilinçaltına bir yolculukla başlayan oyunda terapiyle […]
İngiliz Sömürüsü ve Zulmüne Karşı Efsanevi Bir Kahramanlık Destanı “İslam’ın Kılıcı” Türkiye’de Vizyona Giriyor: “İslam’ın Kılıcı”, 1 Kasım’da Türkiye sinemalarında izleyiciyle buluşuyor. Aksiyon ve macera dolu bu destansı film, cesur bir savaşçının İslam’ın kutsal değerlerini korumak ve İngiliz sömürüsüne son vermek için çıktığı nefes kesen mücadeleyi anlatıyor. Osmanlı’nın İngiliz sömürüsüne karşı desteğini de detaylı […]
Şair-yazar Ali Asker Barut’un Uzak Patikalar Şarkısı adıyla yeni kitabı yayımlandı. Pikaresk Yayınevi tarafından yayımlanan kitabı şair, “Sondan bir önceki şiirler” olarak değerlendiriyor. Yeni kitabında kederin, gamın sesini daha da yoğunlaştıran Tunceli doğumlu şair Ali Asker Barut, şiirini, çağıyla yüzleşen, çağıyla hesaplaşan bir çizgiye getirmiş durumda. Geçen yıllarda aynı yayınevinden Gam Divanında Keder Şiirleri ve […]