Beyoğlu’nda yemek & Burası İstanbul
Bizler çok çalışan çokta yorgun olanlardanız. Haftanın bir akşamını kendimize ayırırız. Mutlaka dışarıda yemeğe çıkarız. İstanbul güzel, İstanbul büyük, İstanbul’da gidilecek o kadar çok yer var ki. Tarihi yerleri ben tarih yazarı olarak, tarihe âşık olarak tercih ederim.
Bu hafta Beyoğlu’ndaydık. Beyoğlu’nda olunca yemeğimizi de tarihi çiçek pasajında yemeliydik, öyle de yaptık…
Size önce oranın tarihçesini anlatmak istiyorum.
1876 yılında Galata Bankerleri sanıyla tanınan ve gerektiğinde saraya bile borç verecek kadar güçlü mali yapısı bulunan Rum bankerlerden biri olan Hristaki Zografos Efendi, yanan Naum Tiyatrosu’nun yerini satın almış.
Rum mimar Cleanthy Zanno’ya projelerini çizdirerek bu arsa üzerine, yeni bir tip çarşı ve apartman olacak bir bina yaptırılmış.
1876 yılında yapımı biten binanın altında o sıralar Pera’da moda olan Paris tarzında düzenlenmiş 24 dükkân ve üstünde 18 lüks daire bulunuyormuş.
Dükkânların oluşturduğu Pasaja Hristaki Pasajı, binaya ise Cite de Pera adı verilmiş.
Bu yazdıklarım oranın tarihi. Öyle yazmışlar. Bunları aktardıktan sonra oradan söz etmeye geldi sıra…
Orayı seviyorum ben. Farklı geliyor bana. Hani öyle herhangi bir restaurantta yemek yemiyorsunuz, tarihi bir mekândasınız. Her taraftan tarih size merhaba diyor. Gelenler çoğunlukla yabancılar. Ya şehir olarak yabancı olanlar ya da ülke olarak yabancı olanlar.
Nerede ise bütün yemek yiyenlerin elinde fotoğraf makineleri resim çekiyorlar. Aslında resim karelerinde hem siz hem tarih zor… Çünkü tarih tepelerde kalmış. Siz masada kaldığınız için ikisi bir arada olmuyor.
Masaları gezen müzisyenler çok hoşunuza gidiyor. Müzik her yerde hoş tabi. Önce akardion çalan bir bey, ardından Türk müziğini bağırarak icra eden bir gurup, sonra gözleri görmeyen elinde cümbüşü ile akşam rızkını çıkarmak isteyen bir müzisyen.
Servis elamanları uzun yıllardır orada çalışanlar. Bunlar onlara bakınca çok belli… Biz turizmcilerin hele sahil kesimi turizimcilerin tercih edemeyeceği elli yaşın üzerinde birkaç servis elemanı, hoş halleri ile ve misafir memnuniyetinin bilinciyle size hizmet ediyorlar.
Ben sohbetimin birçok yerinde aklımın bir köşesinde her istanbul sokaklarında olduğu gibi:
Kimbilir kimler buralarda yemekler yedi.
Kimbilir kimler buralarda oldu…
Ben bunu İstanbul’un tarihi yerlerinde hep hissederim. Hep düşünürüm…
Burası İstanbul, burası tarih…
Dönüşte Beyoğlu, gelişteki kadar etkiliyor bizi. Gençlerin ağırlıkta olduğu kalabalıkta enerji de yüksek… Herkes yüksek sesle konuşuyor olmalı ki aşağıdan yukarıya bir gürültü karmaşasının yükseldiğini hissediyorsunuz. Gariptir sizi rahatsız etmiyor. Dükkânlardan bangır – bangır müzik sesleri geliyor. Yine hoşnutsunuz.
Beyoğlu. Her yer ışıklı. Her yer sivil polislerle dolu. Güvendesiniz.
Burası İstanbul.
Nazan Şara Şatana