Ben seni mavilerde buldum ne garip.
Yukarıdan bir ışık vuruyordu ya da ben öyle sanıyordum.
Sanki deniz vardı. Garip şeklide içindeydi.
Gecemiydi tam hatırlamıyorum renkler adatıyor olabilirdi…
Mavi, ağırlıkta ama ben mavinin içinde lacivertleri, grileri türkuazları gördüm.
Belki hayaldi, beklide hayal diyeceğimiz kadar güzeldi.
Birileri de vardı. Sanki genç ve çok güzeldiler, sanki peri kızlarıydılar…
Beklide, Zeus’un Musa’sıydılar. Ama güzeldiler.
Beyaz tüldü garip bir şekilde beyaz olan,
Yine vücutlarını saran, uçuşan güzellik…
Saçlarının aralarında, denizin ya da mavinin bilmem kaç yerinde!
Küçük ışıklar yıldızlar vardı sanki ve onlar parlamaktaydılar.
Ne garip!
Bunlar denizin dibinde isiler!
Güneş ışıkları bunlarla besbelli dalga geçmekteydi.
Denizin üstünde iseler olmazdı.
Olamazlardaydı.
Bu kadar güzellik güneş ışığında böyle düpedüz açıkça olacak,
Bu güzellikte görülecekti.
Yok değil.
O şaka gibi bir şey olurdu herhalde…
Yerlerde, suyun altında, havada, ayakların basmaya kıyamadığı yeşil yerler var
ki!
Belki çimdiler, beklide çimendiler…
Renklerini inceleyince şaşırmamak mümkün değildi.
Yine ne garip!
Balıklar var demek suyun altındayız.
Küçük, siyah, minik…
Minik diyince aklınıza korumasızlık mı geliyor.
Minik güçsüz ne yapabilir?
İyide o zaman buyurun tezada bakın…
Atom çok minik değil mi peki ne yapıyor?
Aman şimdi tam sırası bu kadar güzellikte bu duyarsızlık!
Tabi kızıyorum kendime ve özürlerime…
Hayallerim arasında gidip geliyorum.
Yazıklarıma bakıyorum nasıl bu kadar güzelliği yok etmeyi,
Tespihte devamdayım diyerek kendimi aldatıyorum.
Sevdiğimizi çok sevdik…
Mavi gibi, beyaz gibi, balık gibi…
Tıpkı maviliklerin içinde ne renk olduğunu anlayamadığımız,
Bir rengin yaşama isteğini kabul etmeyeceğimiz gibi.
Biz yinede hayallerimiz, denizimiz ve ışığımızı hatırlayalım.
Onlar güzel, onlar tılsımlı onlar mukaddes…
Arada bir şeylerde olmalı ama oda aklımızın bir köşesinde kalmalı.
Hayallerimiz varsa yaşıyoruz, üstelik mutluyuz.
Ne kadar yoğun olursak sevgiden yana o kadar güler yüzümüz.
Bizde mutlu etrafımızdakiler enerjinin zenginliğinden zengin.
Ben size büyüklere masallar anlatacağım demiştim.
Kim bilir sizler masalların şekillerini nasıl yorumladınız.
Ben bu kadarını biliyorum ama siz isterseniz daha da detaylandırın.
Serbestsiniz.
Biz özgür bir dünyada özgürce yaşıyor ve en azından hayal kurmasını biliyoruz.
Buyurun mavilere, buyurun hayallere beki de acı olacak. Olsun…
Sizi acıtsa da gerçeklere…
Sizce gerçek bunun neresinde!
Düşünürken. Biz mutluyuz mutsuzluk istemiyoruz.
Bırakın bizler mutluluğun kısa demlerine çoktan razıyız.
Bunu çocukken öğrenmiştik zaten.
Biz mavinin lezzetini, beyazın ferahlığını,
Sarının aromasını, kırmızının acılığını, siyahın acı tadını zaten biliyoruz.
Bırakın biz karmayı gönlümüze göre yapalım.
Sizlerde bahar akşamları gibi hayatınızı düşünün ve öyle yaşayın…
Unutmayın bahar çok güzeldir ama çok kısa sürer.
Sizler mavinin tadını biliyorsunuz.
Ne güzel.
Buyurun hayata. Hoş geldiniz.
Bana benimle olmaya, benimle hep olmaya
Asla ayrılmamaya söz veriniz.
Canıma, içime, ruhuma, kalbime…
Hoş geldiniz…
Nazan Şara Şatana