Çeşitli aşk hikâyeleri vardır. Hepimizin yaşadığı aşklar kendimize göre özeldir, önemlidir, kutsaldır ve çok – çok güzeldir.
Hikâye kelimesinin içinde bir yaşanmışlıkla birlikte bir eskitilmişte vardır. Hikâye denildi mi geçmiş zaman içinde olmuşları biliriz. Aşk hikâyesi denildiğinde de yaşanmış bir aşk hikâyesini düşleriz. Hele acıklı bir aşk hikâyesi ise bu peşinen bellidir. Büyük bir aşk vardır bu hikâyenin içinde. Acısı ağırdır. Acıtmıştır. Hüzünlüdür, gözyaşı olduğu muhakkaktır.
İç acısının yanı sıra mutlaka büyük hasretlikte, her yerini kaplamıştır bu hikâyenin… Bu çok aşikâr ve bu cümlede çok anlaşılır haldedir.
Ben sizlere acıklı aşk hikâyesinde çok- çok eskilerden bir aşkı anlatmak istiyorum. Öyle eski dedimse bayağı eski. Bakın size Yunan mitolojinden bir aşkı anlatacağım.
Bu aşkı uzun zaman önce bir yemekte, oradaki topluluğa anlattığımda ne kadar az tepki vermişlerdi. Şaşırmıştım. Ben mi gariptim, onlar mı? Beklide onlar haklıydılar. Fi tarihindeki mitolojik bir olay onlara enteresan gelmemiş olabilirdi. Herkes benim gibi bitpazarına nur yağıyor düşüncesi içinde yaşamıyor ki.
Ben bu güzel ama acıklı olan aşk hikâyesini anlatıyorum sizlere.
Dünyalar güzel bir genç kız öyle böyle güzel değil. Güzel, cesur ve yalnız… Çok yalnız. O bir tanrıça onun ismi Artemis…
Bir delikanlı çok yakışıklı, bir avcı onun ismi Orion…
Artemis hiçbir erkekle olmayacağım, âşık olmayacağım kimseyi sevmeyeceğim demiş onu görene kadar! Oysa onu gördüğü an âşık olmuş. Hem de ne aşk. Artemis kimseyle evlenmeyeceğim demiş demesine de bu yakışıklıyı tanımadan önceymiş…
Bir üçüncü kişiden daha söz edeceğim. Çok yakışıklı birinden… Ondan çok söz edilir bilirsiniz. Artemis’in ikizi Apollon…
Apollon, Artemis’in âşık olduğu bu adamdan hiç hoşlanmamış. Sevmemiş istememiş. Kız kardeşini çok da kıskanmış. Kız kardeşine başlamış bu adamla evlenemeyeceğini anlatmaya. Bu adamın kendilerinden olmadığını, ölümlü olduğunu sonrasında çok acı çekeceğini. Anlatmış – Anlatmış. Dil dökmüş, yalvarmış. Artemis âşık olmuş ne yapsın? Vazgeçemiyor ki. Kardeşi ne derse desin onun bir kulağından giriyor diğerinden çıkıyormuş. Duymuyor, anlamıyormuş. Onun aklı fikri sevdiği gençteymiş.
Her geçen gün Apollon bu gence karşı kin duymaya başlamış. Sonunda bir plan yapmış. Hile yapacakmış. Bunun için fırsat kollamaya başlamış. Kararını vermiş, kız kardeşini ondan vazgeçirtemiyorsa onu ortadan kaldıracakmış.
Sonunda talihsiz gün gelmiş.
Orion denizde yüzüyormuş. Yüzdükçe uzaklara doğru gittikçe gidiyormuş. Kıyıdan çok uzaklaşmış. Başı artık kara küçük bir nokta olarak görünüyormuş.
Apollon hemen planını uygulamaya başlamış. Kız kardeşini yanına çağırmış. Uzaktan görünen noktayı göstermiş:
“Sen iyi bir avcısın değil mi? Okunu da istediğin yere kadar atabilirsin. O zaman göster marifetini şu uzaktan gördüğün, hani denizin çok uzağındaki siyah nokta gibi bir şey var onu vurabilir misin?”
Artemis, hiçbir şeyden habersiz ve kardeşine de sevdiği adamdan dolayı hınçlı:
“Tabi atarım bak nasıl vuracağım.”
Demiş, yayını çekmiş oku fırlatmış.
Tam isabet.
Bundan sonra olanlar Artemis’i deliye döndürmüş. Sevdiği adamın ölümüne sebep olmuş. Kardeşini hiç affetmemiş tabi kendini de affetmemiş. Çok üzülmüş. Bulutların arkasına gizlenmiş. Aşağılara inmemiş.
Bir gün babasına gitmiş. Babası da allı şanlı Zeus…
Sevdiği adamın başına gelenleri zaten Zeus biliyormuş. Ondan Orion’u bir takımyıldız olarak gökyüzüne çıkarmasını istemiş.
Bir mucize olmuş.
Zeus kabul etmiş. Kızının arzusunu yerine getirmiş…
Bu aşk hikâyesi sizce; acı bir aşk hikâyesi değil mi?
Nazan Şara Şatana
Orion (Avcı Takımyıldızı),
Gökyüzünde hem güney hem de kuzey yarıküresinde bulunan ve bu sayede tüm dünyadan görülebilinen, oldukça parlak yıldızlardan oluşan dolayısıyla da kolay bulunabilinen takımyıldız. Avcının belirgin şekli dört belirgin yıldızdan oluşan boyu eninin iki katı kadar olan bir dikdörtgen ve bu dikdörtgenin merkezinde çapraz durmakta olan üç ayrı yıldızdır. Betelgeuse avcının sağ omzuna, Bellatrix sol omzuna, Rigel sol ayağına ve Saif de sağ ayağına denk gelir. Ortadaki üç çapraz yıldız (alttan üste sırayla Alnitak, Alnilam ve Mintaka) avcının kemerini (Orion kuşağı olarak da bilinir) oluşturur. Kuşağın altında bulunan M 42 bulutsusu (nebulası) avcının kılıcıdır. Heka adındaki avcının başını simgleyen kısım aslında üç daha sönük yıldızdan meydana gelir. Betelgeuse’un üstündeki yıldızlar avcının sag kolunu Bellattrix’den ötede olan yıldızlarda avcının kalkanını oluşturur. Avcı kış ayları boyunca Türkiye’den rahatlıkla gözlemlenebilir. Avcıyı gözlemlemek isteyenler güney ufkuna bakmalıdır. Avcının yeri bulunulan aya göre güneybatı ile güneydoğu arasında değişir. Bünyesinde gökyüzünün en parlak yıldızlarından Rigel (7. en parlak yıldız) ve Betelgeuse (10. en parlak yıldız) bulunur. Avcının komşuları Boğa, İkizler, Eranus nehri, Tavşan takımyıldızlarıdır.