Lisede olduğuma göre yıl 1979, 1980, yer Vani Efendi Camii, günlerden cuma.
Temmuz, ağustos ayları Erzurum sıcaktan kavruluyor ama Erzurum insanı için kömür alma zamanı. İnsanlar en azından birer ton kok kömürü alıp evine götürme derdinde.
Şimdi kömürü bırakalım meselemize gelelim. O yıllarda hocalar görevlerinin bilincinde, siyasetin değil, Allah sözüyle, Kur’an diliyle konuşan, konuştuğu kürsünün, minberin, mihrabın kendilerine Peygamber emaneti olduğunun farkında olan, hak ettikleri değeri, saygıyı gören, kıymeti bilinen insanlardı.
O dönemlerde diyanet de, hutbenin sosyal etkisinin, toplumsal görevinin yerine gelmesi için, her camiye aynı hutbeyi göndererek cami cemaatini ve imamları baskı altına almıyor, imamları konuşmalarında, düşüncelerinde özgür bırakıyor, hutbelerde her mahallenin, her köyün, her ilçenin, her şehrin kendi derdinin, kendi meselesinin, gerekirse ulusal gündemin konuşulmasına müsaade ediyor.
Uzatmayacağım o cuma günü hocamız minbere çıktı ve hutbede dedi ki;
“Ey! Cemaat; yazın bu sıcağında evimize niye kömür alıyoruz? Kış gelecek diye. Demek ki kışın geleceğine inanmış, iman etmişiz.
Ey! Cemaat; kışın geleceğine inandığımız kadar Allah’a ve ahiret gününe iman etmiyor muyuz ki yalan söylüyor, dedikodu, gıybet yapıyor, iftira atıp, fitne, fesat çıkarıyoruz?
Ey! Cemaat; kışın geleceğine iman ettiğimiz kadar Allah’a iman etsek faiz yer miydik? Hırsızlık, yolsuzluk yapar, rüşvet alır, verir miydik? Zina yapar mıydık?
Ey! Cemaat; kışın geleceğine iman ettiğimiz kadar Allah’a iman etsek makam, mevki, para için kendimizi dinden, imandan, Allah’tan eder miydik? Kullara kul olup onları memnun etmek için riyakârlık yapar mıydık?
Ey! Cemaat; kışın geleceğine iman ettiğimiz kadar Allah’a ve ahiret gününe iman etsek Allah’ın emirlerimi, yasaklarını terk edip ve Allah’a güvenmeyi bırakıp, kullara güvenip, kullara inanıp, kulların peşinden koşar mıydık?”
43 yıl önce dinlemiş olduğum bu hutbe o gün, bugün yardımıma koşan, yaşam düsturu edindiğim bir hutbe olmuştur.
Başım sıkıştığı zaman kendime sorarım; “Allah’tan mı korkuyorsun, Allah’ın senden farklı yaratmadığı kullarından mı?”, “Bir istediğini, arzunu Allah mı yerine getirebilir, aciz kulları mı?”, “Rızkını Allah mı veriyor kulları mı?”
Kısaca “imanın Allah’a mı, Allah’ın emriyle gelen kışa, yağan kara, doğduğunda kış, kar, soğuk diye bir şey bırakmayan güneşe mi?”
İlgili Haberler
23 Nisan Türkiye açısından Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ama 2024’deki 23 Nisan Dünya açısından Büyük ve Yıkıcı Olaylara gebe olabilir. 23 Nisan haftanın ve ayın en olumsuz ve düşük katsayılı günü olup bugünde Güneş (-3), Ay (-4), Merkür (-2), Venüs (-3), Plüto (-2) son derece düşük katsayıda olacaktır. Hafta boyu ve bilhassa 23 Nisanda […]
Geçen hafta eğitim sisteminin ezberci olduğunu söylemiş, neden ezberci olduğunu örnekler vererek anlatmıştım. İşin doğrusu eğitim sistemini anlatmaya da gerek yok. Eğitimin ne durumda olduğu ortada… Bilinmeyen bir mevzu değil… İyi de iyi bir eğitim nasıl olmalıdır? Öyle değil mi? Evet! Çözüm nedir? Ne yapılırsa kaliteli bir eğitim ortaya çıkar? İsterseniz size kısa ve net […]
15 Nisan haftası Güneş Tutulmasından sonraki hafta olup haftanın en olumsuz günü 21 Nisan Pazar günüdür. Güneşin katsayısı 20 Nisandan itibaren -2 seviyesine düşecektir ve Natal Güneş ve Marsı Koç, Boğa, Yengeç**, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Oğlak**, Kova, Balık olanları son derece olumsuz etkileyebilir. Bilhassa Yengeç ve Oğlak burçları 20, 21 Nisanda Tr Güneşden son […]
Sosyal Medyanın Hırsızlık İstatistikleri Üzerindeki Etkisi Son yıllardaki istatistikler, bayram ve ara tatiller gibi yoğun dönemlerde artan hırsızlık vakalarına dikkat çekiyor. Ancak bu artışın arkasında yalnızca geleneksel yöntemlerin değil, aynı zamanda dijital dünyanın etkisinin de olduğunu söyleyebilirim. Özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, hırsızlar giderek daha sofistike ve planlı bir şekilde işlerini yürütüyorlar. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, […]