Bu ay tiyatrolardan vakit buldukça iki farklı sergi gezebildim. Sergilerden biri çok sevdiğim Evin Sanat Galerisi’ndeydi. Galerinin Bebek’teki köşküne gitmek benim için her zaman çok kıymetli oluyor. İstanbul’un keşmekeşinden uzakta bir tepecikte konumlanmış üç kuşağın vizyonu ile bezenmiş bu köşkü her ziyaretim, Osman İyem ve Gizem Kahya İyem’in sıcacık ev sahipliğiyle bana hep, kendime hayattan çaldığım tatlı bir mola gibi hissettiriyor. Üstelik bu kez Osman İyem’in küratörlüğündeki Yeniden Cesur Dünya sergisinde yeni tanıştığım sanatçılar da olduğu için ayrıca bir heyecan duydum. Özellikle Tuğçe Arıöz ve Kader Genç beni yetenekleri, artı yenilikçi söylemleriyle büyülediler.
Yeniden Cesur Dünya, isim bulmayı, sinema kökenli olmasından dolayı da çok seven İyem’in enfes bir keşfi. Çok sevdiğim yazar Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya romanına gönderme var burada tabii ki. Daha doğrusu gönderme ifadesi burada yer bulmuyor, daha çok bir selam verme diyebiliriz galiba.
İyem hazırladığı sergi metninde hem Evin Sanat’ın hem de bu serginin bütünsel misyonunu oldukça detaylı ve anlaşılır şekilde dile getirmiş. Bahsettiği amaç olan sanatın salt sanat olarak kalabilmesi ve bunu yapmaya çalışırken de serginin süreklilik, gelenek, etki, gelişim ve evrim kavramlarıyla okunması gerektiği açılarından baktığımızda Yeniden Cesur Dünya gözümüzde daha da cesur hale geliyor.
Özellikle de İyem’in altını özenle çizdiği tutarlılık ve süreklilik arzusu, Nuri İyem ve Nasip İyem’den Emin Turan ve Tuğçe Arıöz’e doğru gelen bir geleneğin evriminde ete kemiğe büründüğünde. Sergide sanatçılar arasında kuşak, tarih, dönem farkı olsa da, eserleri arasında öyle kaygan ve saydam bir geçiş var ki aslında toplumsal meselelerin hep aynı kaldığına ve toplumumuz insanının çıkışsızlıklarında dünden bugüne duygusal miraslar barındırdığına dair izleri de takip etmek mümkün oluyor.
Belki de tam da bu sebeple sergi kendi kendine de küçük bir romana dönüşüyor. Huxley’in satırları gibi ama aynı zamanda da Huxley’in romanındaki Mond karakterine bir eleştiri niteliğinde. Çünkü Yeniden Cesur Dünya, saklamıyor, gizlemiyor ve sanattan korkmuyor. Haliyle sanattan korkmayan tüm sanatsever ve koleksiyonerleri de bünyesine davet ediyor, korkusuzca…
Bir diğer cesur sergi de Teşvikiye’de BBProjectTT’nin galerisindeki, Polvo’nun Why So’su. Why So da, korkusuzca sanatını heykelle konuşturmuş. Burada da günümüz dünyasına ve tarihe cinsiyet, cinsel kimlik ve toplumsal kimlik/rollerle ilgili bir sorgulama ile yaklaşan bir sanatçıya şahit oluyoruz. Osmanlı’dan günümüze etkisi hissedilen toplumsal roller elma ve muzlarla bize farklı çağrışımlarla hissettiriliyor. Kimi bir LGBT bayrağının önünde, kimi Adem tarafından yeni koparılmış bir elma tazeliğinde, aynı zamanda bir tür estetik ve güzellik sorgulaması olarak da biçim bulan heykeller bunlar.
Bu sergiye de Yeniden Cesur Dünya gözünden bakacak olursak, halkta etki yaratmak, hatta iyileştirmek için sanat yapmaktan korkmayan ve olanı çıplak gerçekliğiyle göstermeye cesaret bulmak için orada koşullanmış eserler. Belki insanların rahatlarını bozmak, alışılagelmiş düzene bir çentik atmak, hadi baştan düşünelim diyen bir oyun çağrısı yapmak.
Polvo da bana tarzı ve sergiyi dolaşmam bitince anlattığı Facebook üstünden linçe uğrama anısı ile bunları düşündürüyor.
Keşke daha çok sergi gezebilsem ama bu ay bu iki sergi beni sayıca daha fazla sergi gezmişimcesine beslediğinden ve edebiyata özlemimle tarihe merakımı uyandırdığından şimdilik doymuş görünüyorum. Bu satırları okuyanlara da çok gecikmeden iki galeriyi ve yazıda ismi geçen sanatçıları da (Diğer sanatçılar: Rahmi Aksungur, Setenay Alpay, Ahmet Elvan, Neşe Erdek, Hakan Gürsoytrak, Temür Kuran, Işıl Şimşek, Emin Turan, Devin Oktar Yalkın.) takibe alarak, sergileri yakalamalarını tavsiye ediyorum.
İlgili Haberler
İzmir Devlet Opera ve Balesi, klasik bale repertuvarının en ikonik eserlerinden biri olan Kuğu Gölü balesini bu akşam Bornova Necdet Aydın Sahnesinde İzmirli izleyicilerle ilk kez buluşturmanın heyecanını yaşadı. Pyotr Ilyich Tchaikovsky’nin ilk bale çalışması olarak bilinen Kuğu Gölü, 1877 yılında Bolshoi Tiyatrosu’nda sahnelendiğinde karmaşık müziği ve hatırlanamaz koreografisiyle eleştirilse de zaman içinde bale denince […]
AKUT VAKFI, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda çocukların yanındaydı. Nesin Vakfı’nın Çatalca’daki 23 Nisan Şenliği’ne destek veren AKUT VAKFI, çocuklarla doğanın bir parçası olabilecekleri eğlenceli etkinlikler gerçekleştirdi. Vakfın Hatay’da eğitime kazandırdığı okullarda ve kuaförlerde de 23 Nisan sevinci vardı. Ülkemizde deprem bilincinin yaygınlaştırılması için yaptığı çalışmalar yanında insani yardım projeleri ve eğitime verdiği […]
10 Yıl önce Şile Çevre Gönülleri Derneği tarafından başlanan ve Şile Belediye Başkanlığının da organizasyona dahil olan 10.Şile Şakayık Şenliği geçtiğimiz hafta sonu Şile Hasanlı Mahallesi Sarıkavak Yerleşkesinde gerçekleştirildi. Şile Belediyesi ve Şile Çevre Gönüllüleri Derneği İşbirliğinde Gerçekleştirildi Zaman Yağan Yağmura Rağmen Yoğun Katılımla Gerçekleşti. Şakayık Şenliği, Şile Belediyesi ve Şile Çevre Gönüllüleri Derneği işbirliğindeki […]
22-28 Nisan arası Sinop’ta gerçekleşen basketbol U14 Kızlar Türkiye Şampiyonası Samsun Canik Belediyesi – Botaş Spor finali ile sonuçlandı. Botaş Sporun 66-35 galibiyeti ile sonuçlanan maçta 15 sayı 10 ribaund ile double double yapan Botaş Spor oyuncusu Rüya Şükran Güvenç aynı zamanda turnuvanın en iyi oyuncusu ödülüne layık görüldü. Slot Demo.Kumar Becerileri Günsu ÖZKARAR Günsu Özkarar 1987 […]