Farkında olmayabiliriz ama dünyadaki enerji kullanımının büyük kısmı binalara ayrılıyor. Bugün, binalar enerji tüketiminde yüzde 40’lık bir paya sahip ve yapılan araştırmalara göre şehirleşme böyle devam ederse, bu oran yüzde 60’lara varacaktır. Artık binalar güneş başta olmak üzere çevresel faktörleri etkin kullanarak kendi enerjilerini kendileri üretebilmelidir. Milyonlarca metrekareyi bulan çatılarımız atıl bir şekilde duruyor. Güneşi bol olan bir coğrafyada yaşadığımıza göre atıl olan bu çatılardan da enerji elde etmeliyiz. Kentsel dönüşüm çalışmalarında kendi enerjisini kendi üreten yapılar yapılarak, hem kullanıcı enerji için daha az para ödeyecek hem de milli ekonomiye katkı sağlanmış olunacaktır. Ayrıca, kanalizasyon atıklarından arıtmalardan termik ısı elde ederek sıcak suyla seralarımızı, evlerimizi, iş yerlerimizi ısıtabiliriz.
2030 yılında su kıtlığının olacağını bilim insanları sürekli anlatıyor ve gitgide de su kaynaklarımız azalıyor. Değişen iklim şartları ve küresel ısınmadan kaynaklanan nedenlerden dolayı yapılacak olan kentsel dönüşüm çalışmalarında bu konular da ele alınmalı ve çözümler getirilmelidir. Bunu bir örnekle açıklamak gerekir ise bugün İstanbul’da yaklaşık 1 milyon 600 bin yapı bulunup, İstanbul’da ortalama kişi başı su kullanımı 200 litre civarındadır. İstanbul’a yıllık ortalama 827 kg/m2 yağış düştüğüne göre, İstanbul’da yapılacak olan kentsel dönüşüm projeleri çalışmaları ve diğer alanlarda yapılacak olan çalışmalarda çatılardan ve çevreden gelen yağmur suları belirli depolarda ve alanlarda toplanabilse, İstanbul’un su ihtiyacının yaklaşık yüzde 27’si karşılanmış olacaktır. Bu model çalışma tüm Türkiye’de uygulandığında ise su ihtiyacımızın tümünü karşılayabiliriz.
İnsan yaşamı için çok önemli olan su ihtiyacımızı bile kentsel dönüşüm çalışmalarıyla çözebiliriz. Şehirlerimizde maalesef yağmur suyu drenaj hattı olmadığından açık dere niteliğinde olan cadde ve sokaklardan sularımız denizlere akmaktadır. Bizler ancak yağmur ve kar yağışı sonrası barajı dolduracak sularla ihtiyacımızı karşılamaya çalışıyoruz. Yağmur ve kar yağmaz ise barajlar SOS verecek -ki veriyor- taşıma su ile çözüm bulmaya çalışıyoruz. Yer altı kaynaklarımızı hoyratça kullanmadan doğanın verdiğini akılcı projelerle daha verimli kullanabiliriz.
Esasında atalarımız, bizden daha akıllı ve daha çevreci ki bu işi geçmişte çözmüş. Eski evlerin girişlerinde taşlık dediğimiz bölümde su sarnıçları bulunurdu. Çatıdan gelen yağmur suları bu sarnıçlarda biriktirilir ve buradan kullanım yapılırdı. Eski tarihi yapıları incelediğimizde yer altı şehir su sarnıçları da aynı mantıkla yapılmıştır. Yerebatan sarnıcı, Binbirdirek sarnıcı gibi.
Parsel bazlı yapılacak olan binalarda bile belirli metrekarenin üzerinde olan çatı alanına ve çevreye sahip alanlara yağmur depolama alanları ve yenilenebilir enerji sistemleri zorunlu kılınmalıdır. Belediyelerimiz mevcut binalara yağmur ve çevre sularını depolamak için maliklere portatif su depoları ve tanklar vererek katkı ve teşvik sağlamalıdır. Su savaşlarının olacağı dönemlerden bahsederken, biz su kaynaklarını hoyratça kullanıyor ve ecdadımızın yaptığına da sahip çıkamıyoruz. Bugünden önleyici ve yapıcı tedbirleri alarak kaynakların verimli kullanılmasına da katkı sağlayabiliriz.
İlgili Haberler
İstanbul takımlarının stadında, gazetecilere ayrılan basın tribününün neredeyse tümünde maç izlemişimdir. Gazetecilere ayrılan basın tribünü sadece Türk gazetecilere değil akredite olan yerli-yabancı tüm gazetecilere açıktır. Özellikle Avrupa maçlarında yurt dışından gelen yabancı basın mensupları, Türk takımlarının statlarına hayran kalıyor. Hayran kalıyor kalmasına da acaba bu durum “basın tribünü” için geçerli midir? Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin basın tribünü gayet modern bir dizayna sahipken, Galatasaray basın tribününde […]
Boşuna değilmiş sermaye sahiplerinin yatırım yapmak için güvenli bölgeler, ülkeler, kıtalar araması. Son zamanlarda ülkemize ne yabancı yatırımcı geliyor ne de yatırım yapmak için teklif… Ekonomide en önemli şey güven… Güven olmayınca yatırım olmuyor. İster ekonomik ister sosyal ister siyasal süreçlerin hayat bulması için güven ortamın var olması şart. Arsa, ev, araba alacağımızda bile dünyanın […]
Geçen yıl genç bir ekip yeni bir tiyatro kurdu: Müphem Tiyatro. Çıkış oyunları Küller Küllere de bu sene 2. sezonuna giriyor. Oyunun oyuncuları İnanç Bükülen ve Dilek Güler ‘e merak ettiklerimizi sorduk. Bu ekip nasıl kuruldu, yollar nasıl kesişti? İ. B.: Oyunumuzun yönetmeni Cem Burçin Bengisu benim reklam sektöründen tanıştığım, hatta aynı menajerde olduğumuz […]
Geçtiğimiz pazar bkz. İletişim tarafından, Arter’de mükemmel bir etkinliğe davetliydim. Endophasia isimli gösterinin üçünden sonuncusunu yakaladığım için finalde sahneye tüm ekip de çıktı ve biz hepsini tek tek alkışlayabildik. Ekibi kısaca tanımak isterseniz instagram sayfalarında hepsi mevcut ancak ben bilmeyenler için, konsepti yaratanın ve aynı zamanda yönetmenin Gökçe Uygun olduğunu, sahnedeki kişinin de bizzat kendi […]