Slot Siteleri

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Manşet

SERBÜLEND BEY KONAĞI

Yayınlanma:
ABONE OL

– Amirim ceset kayıp eşkâline uyuyor.

– Selim eminsin değil mi?

– Evet amirim. Dağıtılan ilandaki fotoğraf cesetle birebir  diyebilirim. Yetmiş yaşlarında 1.90 boylarında. Beyaz saçlı. Kolyesinde “Seni Seven Minnak Kızın” yazıyor. Kayıp ilanında böyle bir detay vardı. Ölüm nedeni intihar. Sağ    şakağından giren kurşun sol kulağına paralel çıkmış. Ölüm saati, Salı 22:00.        Cansız bedeni İki gündür sahilde kalmış. Serbülend Bayhan bu bey maalesef      amirim.

İLGİLİ HABER SUSARIZ

–  Hımm. Zehra ailesine haber versin o vakit.

–  Anlaşıldı amirim..

Antika duvar saatinin gongu vurdu. Saat altı olmuştu. Serbülend Beyin uyanma vakti bu. Ağır hareketler ile yatağından doğruldu. Terliklerini giydi. Röpteşambırın kuşağını bağlayıp usulca mutfağa indi. Ev halkından önce uyanır. Konağın panjurlarını açar, temiz havayı konağa buyur eder. Yıllardır anlamsızca keyif aldığı beş on dakikadır bu anlar. Kara bulutların çöktüğü konağa, temiz havanın iyi geleceği umuduyla avunuyor. Önceki gece rakıyı bir parça fazla kaçırmış olacak ki, uzun zaman sonra ilk kez duble sade kahveyi bocalıyor kahve fincanına. Kız Kulesi manzaralı konağın cumbasındaki sedire yerleşti. Kendi ismiyle anılan Üsküdar Çiçekçi Yokuşunun en kıymetli konaklarından biri olan Serbülend Bey Konağı’nın sahibidir kendisi. 


Keriman hanım, önceki gün konkende kaybettiği hayli yüklü para için ifrit olmuş bütün gece uyumamış. Kalkmak istiyor da, kalksam kime faydam dokunur bilemedim sorusunun cevabını bulabilmiş değil. Yatakta keyif yapıyorlar kendileri. Serbülend beyin kendisinden 25 yaş küçük ikinci eşi. Rıfat, Selçuk ve İpek’in cici annesi.

Rıfat ve Selçuk evvel gece kadın peşinde koşmaktan yorulmuş, alkolden uyuşmuş bedenleri yataklarında ama ruhları henüz konağa inmiş değil. Fosur fosur uyuyorlar. Aldıkları alkolle bütün gece verilen nefesten dolayı odaları patlamaya hazır kalorifer kazanı gibi. Kumaş Tüccarı Serbülend beyin iflah olmaz, para öğüten yegane parazitleri.

İpek..Serbülend Beyin son yirmi yılda “ayakta kalabiliyorsam İpek sayesindedir”  dediği biricik kızı. Ayla hanımdan son hatırası. İpek’in doğumunda kanamadan dolayı yitirdiği rahmetlinin ikizi gibi. Ayla hanım son nefesini verirken; güzelliğini, şefkatini, vicdanını ve asaletini İpek’e miras bırakıp da göçüp gitmiş sanki.

Aylardır Sultanhamam esnafı dedikodu yapıyordu. Acı verir, içini yakar erkeğin dedikodusu. Kulağına çalınsa vur kendini daha iyi. Yüz on yıllık imparatorluk Bayhan Mefruşat sendeliyor, senetleri karşılıksız çıkıyordu. Mehmet Emin Ali  Bey’in nice zahmetler ile kurup Nazif beye, sonrası torunu Serbülend beye teslim ettiği memleketin bir numaralı markasının kapısına kilit vuruldu vurulacaktı. Serbülend bey çaresiz. Elinde avucunda ne var ne yok harcıyor. Asırlık aile yadigarının lafa söze meze olmaması için çırpınıyordu. Bir deliği kapasa oğulları boş durmuyor, oğullarının açtığı belayı savuran Serbülendbey bu kez Keriman hanımın kumar borçlarına mağlup oluyordu. Akşam güneşi batmaya yakın evine kendini zor atan zavallı adam İpek’in okuldaki başarılarıyla avunuyor, aylardır akşam yemeğini beraber yiyen – zerzavat oğullar ve kumarcı Kerimanhanım henüz o saatlerde eve teşrif etmiyorlar – baba kız dakikalarca Kız Kulesine nazır konağın cumbasında dertleşiyordu. Serbülend beye göre benzini biten aracın son yirmi liralık benzini gibiydi İpek..Akşam sohbetleri ile dolan, ertesi akşam konağa kapağı atana kadar biten depo gibiydi. Yetmiş yıllık ömründe evvela Ayla hanım, sonra kızı İpek sırtlayıp götürmüş, her derdine ilaç olmuştu Serbülend beyin. Efervesan tabletlerim derdi her ikisine. “İlaç gibi iyi geliyorsunuz şu yorgun bedenime. Koca imparatorluklar dışarıdan değil, hep içerden yıkılmıştır. Üç bin toptancı ile baş ettim de, evdeki üç değirmene un yetiştiremedim ona yanarım İpek’im diye dert yandığı akşamların birinde konağın kapısı çalar. Kapıyı açan İpek, eşikte bir zarf bulur. Zarfı babasına teslim eden İpek meraklı gözlerle “yine mi borçlar baba” der. Zarfı açan Serbülend Bey, gördüğü bir fotoğraf yüzünden kızına belli etmeden odasına kapanır. Mübalağasız bir yirmi yıl daha gider ömründen. “Bir haftaya kadar mektupta yazan adrese beş yüz bin teslim edilmez ise karınızın ve aşığının uygunsuz fotoğrafları basına verilecek.” yazar imzasız notta. Yıkılır Serbülendbey.

Salacak taraflarına yakamoz düşmekte. Gecenin laciverti, yakamozun denizde salınan beyaz tülden elbisesi  ile vals ediyor şimdi. Kız Kulesinin ev sahipliğinde boğazda adeta bir şenliktir gidiyor. Galata Kulesi olan bitene boş değil, sevdalısı Kız Kulesine göz kırpıyor. Tarihi yarımada ışıl ışıl görüntüsü ile eğlenceden geri kalmıyor. Geceye renk veren tüm aktör ve aktirislerin hamisi boğazın incisi Boğaziçi Köprüsü yükseklerden dostlarını selamlıyor. İstanbul geceye merhaba diyor.

Canım İstanbul’un bilmem kaç yüz bin hanesinde herkesin ortak paydası olmuş neşe ve keder. Gece depreşen dertler, sabaha çıkıverince umuda yeşeriyor. Hani şans bu, bir ters dönüverse kader. Gel gör ki nefis hiç vermek değil de hep almak ister. Öyle yağma yok, matematik sekmez, iki iki daha dört eder. Acı çekecek iyiler. Yetmez biraz daha acı çekecekler. İyilerin çektiği zahmet, kötülerin saadeti olmalı. Şaşmaz!! Hayat bir üniversite olsa, “çok çalışıyorum ama bir türlü başarılı olamıyorum” diyen talebe olur iyiler.

İpek, üniversite çıkışında keyif kahvesi içmek maksatlı babasına gider. Serbülend beyi bulamaz. Ofisindeki masada “İpek Böceğime..” yazılı bir zarf dikkatini çeker. Zarfı açar “Konak artık senindir kızım…Benim az biraz işim var. Anneni ilk tanıdığım yere gidesim geldi. Yıllar olmuş hasbihal etmeyeli. Danışıp fikrini alacağım birkaç konu var. Beni merak etme. Seni şuracığımla çok seviyorum derdin ya. Hah işte oradayım. Kalbindeyim. Bana ihtiyacın olduğu anda yüreğine dokun yeter. Dik yürü kızım. Zira ben hiç eğilmedim. Belki çok kaybettim, ama sen ve annen gibi dünyaya değişmeyeceğim hayat müzemde iki ödülüm var. Hayat muhasebeni kendin tut. Muhasebecine verme. Yani kuzum, kimseye güvenme. Alacağını tahsil et, borcunu muhakkak öde. Çekinme. Zira her doğan bebek hayattan alacaklıdır. Seçimleri onu borçlu yapar. Gün gelir gerçekten “O” dediğin biri çıka gelirse kapına, sakın gitmesine izin verme. Düşmekten korkma. Düş yavrucuğum. Deneyimlersin. Bir parça bedeninde iz kalır. Zirveye çıkacaksın, işte o izlere bakarak yaptığın yanlışları tekrar etme. Bir sahil kasabasına yerleş. Balık restoranları meşhurdur. Çok severim bilirsin, ilk fırsatta çinekopun yanına rakı söyleyiver. Bir kadeh size, bir kadeh bize içiver. Annen ve benim en büyük hayalimizdi. Olmadı. Hiç değilse sen hayallerinin peşinden koş, emin ol bir gün mutlaka yorulacak o dürzüler..

İyi kal, ricamdır hep kendinde kal benim kozasından çıkamamış İpek Böceğim. Bir gün rengarenk kanatlarınla özgürce uçabilen kelebek olmanı hayal ettim. Seni her vakit çok seveceğim. “


Baban..

İstanbul yeni bir güne başladı olanca hızıyla. Giden gitti, şimdi kalan sağlar bizimdi. Cihan harbi misali. Ortalık toz duman. Bir taraf kazanan, beriki kaybeden. Çok da dert etme, kazanan da kaybeden de senin benim gibi hayatı ciddiye alan bir avuç insan..

İlgili Haberler

Genel
01 Mayıs 2024
Dolandırıcıların Hedefinde Teknik Servis Aramaları

Son zamanlarda, teknoloji ürünlerinin fiyatlarının artmasıyla birlikte tüketiciler, ellerindeki cihazları onararak veya güncelleyerek kullanmaya yöneliyorlar. Ancak, bu durum teknik servis aramalarını da arttırıyor ve dolandırıcıların yeni bir hedefi haline geliyor. Eskiden dolandırıcılar, telefon veya basılı ilanlar aracılığıyla tüketicileri kandırırlardı. Ancak, internetin gelişmesiyle birlikte bu taktikler daha da sofistike bir hal aldı ve vatandaşlar artık doğrudan […]

Genel
30 Nisan 2024
Kuğu Gölü Balesi İzmir’de izleyiciyle buluştu

İzmir Devlet Opera ve Balesi, klasik bale repertuvarının en ikonik eserlerinden biri olan Kuğu Gölü balesini bu akşam Bornova Necdet Aydın Sahnesinde İzmirli izleyicilerle ilk kez buluşturmanın heyecanını yaşadı. Pyotr Ilyich Tchaikovsky’nin ilk bale çalışması olarak bilinen Kuğu Gölü, 1877 yılında Bolshoi Tiyatrosu’nda sahnelendiğinde karmaşık müziği ve hatırlanamaz koreografisiyle eleştirilse de zaman içinde bale denince […]

Dünyadan
30 Nisan 2024
Türk Yunan Ortak Yapımı Romeo & Juliet’ i 2 Ülkenin Bakanı Birlikte İzledi

Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Lykofos ortak yapımı William Shakespeare’in ölümsüz eseri Romeo ve Juliet, 26 Nisan Perşembe günü, Atatürk Kültür Merkezi Tiyatro Salonunda, saat 20.00’de seyirci ile buluştu. Temsil öncesi Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı, oyunun yönetmeni Lefteris Giovanidis ile oyunun yapımcılarından Lykofos Genel Sanat Yönetmeni Yiorgos Lykiardopoulas Yunanistan […]

Çocuk
30 Nisan 2024
AKUT VAKFI, 23 Nisan Şenliği’nde çocuklarla buluştu

AKUT VAKFI, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda çocukların yanındaydı. Nesin Vakfı’nın Çatalca’daki 23 Nisan Şenliği’ne destek veren AKUT VAKFI, çocuklarla doğanın bir parçası olabilecekleri eğlenceli etkinlikler gerçekleştirdi. Vakfın Hatay’da eğitime kazandırdığı okullarda ve kuaförlerde de 23 Nisan sevinci vardı. Ülkemizde deprem bilincinin yaygınlaştırılması için yaptığı çalışmalar yanında insani yardım projeleri ve eğitime verdiği […]