SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Manşet

Haydi Bana Rastgele

Yayınlanma:
ABONE OL

Şimdi ufuktan görünecek dedi Deniz Feneri,
Fazlaca yaktı ışıklarını,Karşıya bak, en sevdiğim gemi geliyor,
Ses etmedim,
Nasıl anlatsam bilemedim,

Batan gemiyi, terkeden sevgiliyi,
Asla dönmeyecekler ki, Bitti…

Gece boyunca iki şişe şarap devirdiğini, vestiyer önünde tepetaklak devrildiğinde anladı. Ayakta duramıyor, başı çatlıyordu. Banyo kapısından içeri kendini atabildiğine sevindi. Soğuk suyun bedeninde yarattığı antidepresan etkisi ile önceki gece olan biten herşeyin yerli yerine oturduğunu farketti.
Oleg ve Vladimir ile Paşaköy Limanında demirlemiş fiber teknede buluşması gerektiğini hatırladı. Kanı çekilir gibi oldu. Yıldırım hızıyla kurulanıp giyindi. Belçika yapımı 9mm Browning’i beline yerleştirdiği sırada telefonuna gelen “geç kaldın” mesajına delirip, “şerefsiz komünistler, şu iş bitsin geberteceğim hepinizi” dedi. Aynadaki aksine baktı, söylediğine kendi de inanmadı. Azılı Rusların canını okumadan, otelden ok gibi fırlayıp Paşaköy Limanına yol almak için arabanın gazını kökledi. 
Paşaköy Limanı onlarca balıkçı teknelerinin yuvası olan barınakları ile İstanbul’un balık ihtiyacının büyük bir kısmını karşılar. Gün ağarmadan vira bismillah deyip nasibini arayan tekneler ve bıçkın kaptanları, cömert ev sahibi hırçın Karadeniz’in koynunda bulurlar kendilerini. Bin bir zahmetle örülen ağlara gelen balık, hanelerin ekmeği oluverir. Üç yanı denizlerle kaplı memleketimde; balıkçı mı denize sevdalı, deniz mi balıkçıya vurgun bilinmez. Bilinen o ki, denizcinin gözünde deniz kadın gibidir. Üretken ve anaç deniz, her vakit bu sevdanın başkahramanı olarak seyir defterlerinin en kıymetli sayfalarında yer alacaktır.

Limana tabir o ise tepeden bakan, kaptanların kadim dostu Rumeli Feneri, gece boyunca teknelere öncülük eder. Köye hakim tepede endamı ile Karadeniz kıyılarının zifir kaplı karanlık koylarında ve fırtınalarda gemilere kucak açar. Yıllarca yalnızlığı buram buram yaşayan, gemicilerin dostu, tarihin sessiz tanığıdır.
Dört numaralı balıkçı barınağının arka tarafına park etmiş siyah 600 SL Mercedes’i gördü. Arabanın yanında bekleyen, siyah takım elbiseli iki yarma korumanın refakatinde fiber ultra lüks tekneye geçtiler. İki fotoğraf negatifinin üst üste gelmesine benzeyen tipte iyi giyimli Oleg ve Vladimir, Necati’ye bozuk Türkçe’leri ile soğuk bir “hoş geldin” dediler.
Uluslararası organ mafyasının merkezi bir süredir Rusya’da Yekaterinburg varoşları olmuştur. İnterpol ve Rus yetkilileri ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynayan bu amansız çete liderlerinin öncülük ettiği bir gurup Rus, Türkiye’ye kanca atmış, sinsi oyunlarını ve akıl almaz planlarını devreye koymuşlardır. Mafyanın olduğu yerde kirli ve kolay kazanılan para kokusu vardır. Çaresiz, kaybedecek bir şeyleri kalmamış olan insanların üzerinden oynan pis oyunlardır bunlar. Bir de sahnelenen bu oyunun figüranları vardır tabi. Necati milyonlarca Dolarlık oyunun, küçük figüranı, çetenin zavallı maşasıdır. Yıllar önce bir gece fırtınada batırdığı “Poyrazın Oğlu” isimli geminin sahibi Şileli Necati..
Tarih yapraklarının 10 sene önce Kasım ayını gösterdiği, meteorolojinin Batı Karadeniz kıyıları için yoğun fırtına alarmı verdiği, bulutların şimşekler ile dans ettiği bir gece uyarılara kulak asmadan denize açılır Necati. Azgın dalgalar ile boğuşan Poyrazın Oğlu maalesef Koç Katımı ve kuvvetli Poyraz fırtınalarına mağlup olur. Zamanında hamle yapan Sahil Kurtarma botları tüm personeli ve Necati’yi kurtarır, fakat ailenin tek geçim kaynağı olan tabir oysa ekmek tekneleri Poyraz’ın Oğlu hırçın Karadeniz’in derin ve karanlık sularına gömülür. Necati’nin hayalleri, geçmişi ve çocuklarının geleceği manasız bir Karadeniz inadına kurban gider. “Denizle şaka olmaz, denizle barışık olan, kazanan olur” demiştir usta bir denizci halbuki.
“Planladığımız tarih yarın gece doluyor Necati, söz verdiğin otuz erkek için hala üç eksiğimiz var. Seni uyarıyorum, 24 saat içinde üç kişiyi bul ve bu lanet olası gemi enselenmeden limandan ayrılsın” dedi Vladimir. “Yarın öğlene kadar Necipler köyünden üç erkek daha geliyor. Dert etmeyin. Elli Bin dolar için değil böbreğini, tüm organlarını vermeye hazır bu insanlar” dedi Necati. Bacakları masanın altında tir tir titrerken.
Kasabanın kahvesinde çekişmeli bir pişpirik oyunu sonrası kulağına çalınmıştı Necati’nin. “Böbrek avcıları varmış” dedi Hasan. Çok para verirlermiş. Limana demirleyen Ruslar’a ait kuru yük gemilerinin tayfaları Türk balıkçılar ile çene çaldıklarında çıkıvermiş mevzu. Fırtınada teknesini kaybeden Necati umursamaz ama içten içe meraktan çatlar edası ile olan biten hakkında gizli gizli malumat aldı. Kim bilir bu iş ile paralanır, uzun zamandır küs olduğu Karadeniz’e yeni teknesi ile efsane bir dönüş yapabilirdi. “Hem köylü de kazanacaktı. Zaten fazladan bir böbrekten ne olurdu ki? Yedeği var nasılsa” dedi sırıtırken..
Kısa bir liman turundan sonra tüm detayları öğrenen Necati, evinde bir akşam yemeği sonrası Oleg denen adam ile telefonda konuşmayı başarmıştı. Sonraki hafta anlaşma için Limana gelen çete liderleri, içinde küçük bir ameliyathanenin olduğu İnterpol adlı gemide Necati ile el sıkıştılar.
“Anlaştığımız gibi, 30 erkek gemiye ayak basmadan Hacı Demir adındaki şahsa 30 kişi için yirmi beşer bin Dolar ön ödeme yapılacak. İş bitiminde yani siz böbreklere kavuştuğunuzda kalan yirmi beş bin Dolar gemide köylülere dağıtılacak. Bir de benim payım var tabi. Şimdi söz verdiğiniz gibi beş yüz bin Dolar avansı görelim. Kalanı iş bitiminde ödersiniz” dedi Necati.
Boncuk boncuk terleyen Necati, insan bozması Oleg’in dikkatini çekmişti. “Bir oyun yaparsan Batum’a kadar gemide bizim misafirimiz olursun Necati. Sonra tüm organlarını Rusya’da köpeklere atarım.” Fonda Tchaikovsky’nin bir numaralı piyano konçertosu çalıyordu. Binlerce dolarlık deri döşemelere yayılan Oleg Russian Standart markalı lüks votkasının kapağını büyük bir keyifle açtı. “Kadehimi Türklere kaldırıyorum”…
İçinde beş yüz bin Dolar olan çanta ile Rumeli Feneri’ne gitmek için arabasına bindi. Korkuyordu. Bir aksilik olursa üç yavrusu yetim kalacaktı. “Ya yeni bir ekmek teknesi, ya Necati” dedi direksiyonu yumruklarken. “Ölmek var dönmek yok ulan. Kaderin bir kazığını yedim, ikincisi midede gaz yapar” dedi, bir parça yüreğine su serpildi.
Rumeli Feneri’nin otuz yıllık bekçisi Halil amca demir sürgülü kapıyı aralayıp Necati’yi buyur etti. “Hayırdır evlat betin benzin atmış. Poyrazın Oğlu’nu yitirdiğinden beri hiç böyle görmemiştim seni!!” Necati anlattı, Halil amca dinledi. Çantayı Rumlardan kalma şarap mahzenine gizledi. “Hakkını helal et Halim amca, Ayşem ve Çocuklar emanet sana”
Sabahın dördü, tüm balıkçı tekneleri limandan ayrıldı. Önceden planlandığı gibi tüm gece kapı kapı gezen Recep 30 köylüyü kiralık midibüs ile evlerinden aldı. Kimselerin olmadığına kani olan Necati köylüleri Anton Chekhov adlı gemiye bindirdi. Görünürde bir aksilik yoktu. İnsan azmanı, korumalar güvertede pozisyon aldı. Tam otuz sağlıklı köylü. Tanesi bir milyon Dolardan Rus sosyetesine sunulacak böbrekleri için sıraya girmişlerdi. Doktor Aleksey Yuşkin kurbanları son bir sağlık kontrolünden geçirdi. “Herşey tamam. Boğa gibi sağlam bu adamlar” derken sinsice güldü.
Ameliyathanede son hazırlıklar tamamlanmak üzereydi. Anlaşma gereği 30 köylünün alacağı olan 750.000 Dolar Hacı Demir’e teslim edildi. Oleg, Vladimir ve Necati geminin kaptan köşkünde beklemeye koyuldular. Bir sigara içmek üzere izin isteyen Necati güverteye çıktı. Sigarasını yaktığında Rumeli Deniz Feneri işareti aldı. Gece boyu beyaz ışıkları ile karanlık denizi ve kıyıları gezen fener Necati’den gelen işaretle kırmızı ışıklarını yaktı. İnterpol, Rus polisleri ve Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı askerleri taşıyan bir hücum botu ve dört sahil koruma teknesi limanda pozisyon almış, son emri bekliyorlardı. Deniz Binbaşı Selim fenerden gelen uyarı ile operasyonu başlattı.
Sabahın ilk ışıkları ile birlikte tamamlanan operasyonda sekiz suçlu teslim alındı. Çıkan çatışmada Oleg ve Vladimir ile birlikte dört koruma ve bir sivil öldürülmüştü. Kimliği sonradan tespit edilen Necati’nin cesedi sahil koruma teknesi ile Liman Müdürlüğüne teslim edildi.
……Necati Fenerin sahanlığına çıktı. Peşi sıra Halil amca izledi onu. “Sürüsüne bereket yıldıza bak hele Halil amcam. Ay ışığı deniz üzerinde beyaz tülden elbisesi ile adeta dans ediyor he ne dersin? Kâinatın bu sonsuz nizami terazisinde bir şakulü kayan benim vesselam sanki. Hiçbir işim hayra gitmedi be Halil amcam. Yine böyle bir gecede radardan balık sürüsü görmüştük. Haritada yeri işaretleyip bir sonraki fırtınalı gecede sürünün peşinden gittik. Sonu malum bilirsin. Balıkçının kaderi bu olsa gerek, ya rızıkla dönersin, ya boş ağları dürersin. Ama kaç kaptan canının bir parçasını denizde bırakır da döner. Kös kös be Halil amca. Sıçayım senin kaptanlığına demezler mi? Dediler Halil amca. Götüyle güldüler yıllarca. Ama yavma yok. Şimdi tertemiz bir geceye kucak açıyorum aha bu Fenerin dibinde. Yarın yine bir balık sürüsü için harekete geçeceğim. Bu defa iki ayaklı balıklar yakalayacağım. Konuştuğumuz gibi, sabah ilk iş Sahil Koruma Komutanlığından Binbaşı Selim’i aramayı, mahzendeki çantayı Ayşe’ye teslim etmeyi ihmal etme. Haydi Bana Rastgele”*Hikayedeki yer, zaman, olaylar ve insanlar tamamıyla kurgudur.

Paşaköy Limanı Rumeli Feneri

İlgili Haberler

Genel
14 Mart 2024
TAYLAN MAHMUT ÇORTA SİYASET SAHNESİNDE!

Büyük Birlik Partisi Bakırköy Belediye Başkan Adayı Taylan Mahmut Çorta hızlı bir tempoyla seçim çalışmalarına devam ediyor. Çorta, Bakırköy’e olan bağlılığını belirterek; ‘’Bakırköy’ün ruhu benim ruhumla özdeşleşmiştir. Bu beldeye olan sevdam, sadece bir görev değil, bir yaşam tarzıdır’’ dedi. Türkiye, 31 Mart’ta yapılacak olan 2024 Yerel Seçimlere kilitlendi. İstanbul ve ilçelerinde de tüm hızıyla devam […]

Etkinlikler
14 Mart 2024
AHMET ŞAFAK İMZA GÜNÜNDE OKURLARIYLA BULUŞTU

Sanatçı ve Yazar Ahmet Şafak, son iki romanı Araf Oteli ve Mefkure için düzenlenen imza gününde okurlarıyla buluştu. Turkuaz İsem Akademi tarafından düzenlenen etkinlikte Ahmet Şafak, imza gününe yoğun ilgi gösteren sevenleriyle bol bol sohbet etti. Sanatçı ve Yazar Ahmet Şafak, son iki romanı Araf Oteli ve Mefkure için düzenlenen imza gününde okurlarıyla bir araya […]

Usta sanatçı Müjdat Gezen, 71. sanat yılını Kadıköy’de kutlayacak

Müjdat Gezen Belgeseli ve Söyleşisi 14 Mart’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde Kadıköy Belediyesi, usta sanatçı Müjdat Gezen’in 71. sanat yılını özel bir programla kutlayacak. Müjdat Gezen Belgeseli gösterimi ve söyleşisinin gerçekleştirileceği etkinlikte usta sanatçının ailesi, arkadaşları, öğrencileri de yer alacak. Ücretsiz etkinlik 14 Mart Perşembe günü saat 20.00’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. 10 yaşında çıktığı sahneye […]

Eğitim
14 Mart 2024
Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler

TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]