SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Manşet

Yanyana Hep Güzeldik, Şehirlerin Artık Hiç Önemi Yok

Yayınlanma:
ABONE OL

“Tam 96 yıl önce 30 Ocak 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması kapsamında hayata geçirilen ve takip eden süreçte yüz binlerce insanın hayatını değiştiren, belki de o hayatlarda onulmaz yaralar açan mübadelenin mübadili Agnes ve yiğidi Bekir’in hikayesidir…”
Afyon’dan aldığı elbiseye uzun uzun baktı. Gülümsedi. “Sanki sen giycen len? Geceden beri elinden düşürmedin” dedi Kamil. “Ulen zurna kıskanır olma, Agnesim giyecek, salınıvercek kasabada. Azcık kilo mu ne alıvermiş, dert değil çok yakışacak ceylanıma” dedi, gözlerinin içi gülerken.. “Bugün kavuşma vakti” dedi yanında oturan devresi Kamil’e. Aylardır süren hasret birkaç saate bitecek, Agnes’ine kavuşacaktı Bekir..

Son bir kez sarıldı devresi Kamil’e.”Kal sağlıcakla aslanım” dedi. Helallik istedi. Ayrıldılar cepheden cepheye koşan piyadeler..

Kasaba meydanında indi. Anacığını aradı gözleri. Agnes’de gelmemişti. Ne gelen var ne karşılayan, “hayır olsun” dedi kendi kendine. Bekir abi, Bekir abim koş git. Koş hele, komşuları sahile topladılar dedi bakkalın çırağı. Afalladı Bekir, “dur hele lan kirli enik ne dersin sen? 

Binlerce insan, kayıklara, gemilere istifleniyor, tepelerden aşağı sahile doğru inen yük arabaları tozu dumana katıyordu. Yüzleri asık, gözleri yaşlı kadınlar kucaklarındaki çocuklarıyla doluştuğu arabalara, ayakları yere sürüyen erkekler eşlik ediyordu. Yıllarca kendi vatanları gördüğü Anadolu topraklarından Girit’e sürgün ediliyorlardı. Emir böyleydi. Ankara böyle hüküm vermişti. 
Asker bavulunu fırlattı. Yıldırım oldu, sahile koştu. Agnes diye haykırdı. Birkaç kıymetli eşyası bir de yatak döşeğini sırtlanmış ahalinin arasına daldı. Saatlerce sevdiğini aradı Bekir. Anasını kaybetmiş buzağı misali sağa sola koşturmaktan nefesi tükendi. Hıçkırıklara boğuldu, gözleri karardı. Jandarmaya sövdü. “Yakarım ulan bu gemileri, birini göndermem buradan kitapsız herifler Agnes’imi verin bana diye kükredi”, gözlerinden akan yaşları asker kepi ile sildi. Komşuları Hali hanımı gördü. Teyzem, annemin kardeşliği canım Hali teyzem, Agnes’im nerede? Ağlamaktan bitap düşmüş Hali hanım Bekir’e sarıldı. “Bugün ayrılık günü oğul. Bugün evimizden, toprağımızdan koparacaklar bizi. Bugün Türk-Rum diye ayırırlarmış ahaliyi. Bizim sizden neyimiz eksikti?” Başını öne eğdi; “Agnes az önce kalkan gemiyle gitti oğul” diyebildi. Ciğeri yandı o vakit. Semaya açtı ellerini. Bunu mu reva gördün dedi, isyan etti. İntizamı bozuyor dediler, çavuşun emrini alan Jandarmanın dipçiği ile oracıkta yere serdiler Bekir’i. 

İnzibat karakolunda gözlerini açtı Bekir. Sağlam pataklamışlar, baygınlık geçiren garibi, soğuk suyla uyandırmışlardı. Çavuş,”ne o ulen deli fişek, niye nizamı bozarsın? Emre itaat etçen, teskeren hele can fasulye gibi tazeyken” dedi. Bir nöbetçi eşliğinde evine yolladılar Bekir’i. 
Kasabanın yarısı gemiler ile sürgün edilmiş, bir başına kalan Türk ahali dostlarını, komşularını yitirmekten yıkılmıştı. Savaş çıkmış da düşman kasabayı esir almış havası hakimdi. Oysa ne acıdır savaş henüz yeni bitmişti. 

Kimsesiz kalan Rum evlerinin açık kalan pencerelerinden perdeler uçuşur, bir parça rüzgarı yiyen evlerin bahçe kapıları gecenin sessizliğini bozardı. Adeta ev sahiplerinin yokluğuna isyan ediyorlardı. Anadolu’da ayrılık bir başka acı verirdi. Kim giderse gitsin, ister yar, ister dost, ister komşun olsun. Gönülsüz gidenler, kalanları her daim üzerdi.

Günlerce kendine gelemedi Bekir.. Agnes’ini yitirmişti. Anacığı ile evlerinden çıkmaz oldu. Hastalandı. Çok sevdiği kasap Selim imdadına yetişti. Kaynattığı kemik suyuna çorba ile Bekir’e can verdi.

Sonraları her öğlen sahile iner oldu. Agnes’i aradı umutsuz gözleriyle. Askerde Agnes’ten gelen mektupları okuyarak ufka bakıyor, her yüreği öfkelendiğinde  sevdiğini alan, uzakta belli belirsiz Yunan adalarına sövüyordu. Seninle yaşadığım günler nerede Agnes? Onu da mı götürdün? Meğer sensizlik varmış kaderde diyerek çocuklar gibi ağlıyordu. Kasabanın ışıklarının bir bir söndüğü gecenin kör vaktinde. Sabah oracıkta uyuya kaldığını bilen mefruşatçı Rıza gecenin soğuğunu yemekten topaç misali kıvrılmış arkadaşına sarılır, zayıf bedenini sırtlar, evine götürürdü. 

Bülbülüm altın kafeste aman,Öter aheste aheste,Ötme bülbül yarim hasta aman,Ah neyleyim şu gönlüme,Hasret kaldım sevdiğime.

MÜBADELE YILLARI – BEKİR VE AGNES’İN HİKAYESİ

Agnes’e aldığı elbiseyi katladı. Asker mektuplarını üzerine koymayı ihmal etmedi. Hazırladığı bohçayı sırtlayıp Agnes’in evine gitti. Bahçe kapısından girdi. Verandada ceviz ağacını görünce içi burkuldu. Ağaçtan pek bir güzel düşmüş, dakikalarca Agnes’i güldürmüştü. Sonra bahçede beraber diktikleri erik ağacına baktı. Bu ağaç büyüyüp meyve vermeye başladığında galiba biz de anne ve babalarımız gibi evlenip evimiz olacak demişti Agnes. Güzel bir dilekti. Utanıp kızardı her ikisi de.. İlk kez o gün öpmüştü Agnes’i. O gün fide olan, bugün dallarında erik veren, ve maalesef dilekleri gerçekleşmeyen erik fidesinin hemen dibinde. 
Ota, çalıya bulanan bahçeyi geçip eve girdi. Agnes’i gördü karşısında. “Yapma Bekir, koyverme” dedi. “Öyle mi dersin” dedi kendi kendine. Bak meyve vermiş Erik ağacı. Görmez misin? Zaman, mekan, erik ağacı herşey tastamam. Bir sen yoksun Agnes. Yanyana hep güzeldik, erik ağacı aslında bahane. Sandalyeye çıktı. Derin bir nefes aldı. Sol ayağı ile sandalyeyi itti…
Yıllar sonra Özbek kasabasına yaptığı bir gezi sırasında yaşanmış bu hüzünlü aşkı gazeteci Ayşen hanım kasabalıdan dinleyecek, Agnes ve Bekir’in aşkını köşesinde yazacaktı. Yunanistan’daki meslektaşına mektup gönderecek, Agnes hanıma ulaşan Yunan yetkililer Türkiye’ den resmi davet alan Agnese hanımı  Özbek kasabasına gitmesine refakat edeceklerdi. Agnes hanım Bekir’in mezarını ziyaretinde kirli enik Kemal yıllarca sakladığı bohçayı Agnes hanıma teslim edecek, “asker dönüşü size alıvermiş, yıllarca sakladı Bekir abi” diyecekti. Bohçayı açan Agnese hanım elbiseyi baktığında herkesi ağlatan şu sözleri sarfedecekti. “Yanyana hep güzeldik Bekir’im, şehirlerin artık hiç önemi yok”
Yıllar sonra Mübadelede yaşanılan acılar birçok kez kitaplara konu oldu. Bunlardan biri de Dido Sotiriyu’nun Benden Selam Söyle Anadolu’ya isimli kitabında can bulmuştur. Şöyle der yazar:

“Hem bir milyonun üzerinde Anadolu Rum’unu Yunanistan’a gönderen ve beş yüz bin kadar müslüman Türk’ün Yunanistan’dan Türkiye’ye zorunlu olarak göç ettiren Türkiye-Yunanistan mübadelesi, hem de sonrasında her iki ülkede de pompalanan milliyetçilik akımları, belki 6–7 Eylül olayları ve Kıbrıs sorunu, kozmopolit bir kültüre sahip olma şansımızı yok etti. Halbuki, farklılıklarıyla ya da benzerlikleriyle, birbirini tamamlayan komşular olmamız, bütünü güzel bir resim olan, bir mozaik olan resmin renkleri, parçaları olmamız ne güzel olurdu. Belki, bu yokluk, bu homojenlik yüzünden farklı seslere, farklı renklere tahammül dahi edemeyen bir toplum olduk.

“Anayurduma selam söyle benden, Kör Mehmet’in damadı! Benden selam söyle Anadolu’ya… Toprağını kanla suladık diye bize garezlenmesin… Ve kardeşi kardeşe kırdıran cellatların Allah bin belasını versin!”

İlgili Haberler

Etkinlikler
14 Mart 2024
AHMET ŞAFAK İMZA GÜNÜNDE OKURLARIYLA BULUŞTU

Sanatçı ve Yazar Ahmet Şafak, son iki romanı Araf Oteli ve Mefkure için düzenlenen imza gününde okurlarıyla buluştu. Turkuaz İsem Akademi tarafından düzenlenen etkinlikte Ahmet Şafak, imza gününe yoğun ilgi gösteren sevenleriyle bol bol sohbet etti. Sanatçı ve Yazar Ahmet Şafak, son iki romanı Araf Oteli ve Mefkure için düzenlenen imza gününde okurlarıyla bir araya […]

Usta sanatçı Müjdat Gezen, 71. sanat yılını Kadıköy’de kutlayacak

Müjdat Gezen Belgeseli ve Söyleşisi 14 Mart’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde Kadıköy Belediyesi, usta sanatçı Müjdat Gezen’in 71. sanat yılını özel bir programla kutlayacak. Müjdat Gezen Belgeseli gösterimi ve söyleşisinin gerçekleştirileceği etkinlikte usta sanatçının ailesi, arkadaşları, öğrencileri de yer alacak. Ücretsiz etkinlik 14 Mart Perşembe günü saat 20.00’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. 10 yaşında çıktığı sahneye […]

Eğitim
14 Mart 2024
Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler

TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]

Genel
12 Mart 2024
Ramazan ayında egzersiz yapılır mı?

Ramazan ayında egzersiz yapılır mı? Ramazan ayının, soğuk havalara denk gelmesi ve viral enfeksiyonlardaki artış hepimizin kapalı ortamlarda vakit geçirmesine neden oluyor. Bu durum ise düzenli egzersiz yapan vatandaşlarımızı düşündürüyor. Spor eğitmeni ve milli sporcu Yavuz Aktunç, ramazan ayında bilinçli beslenerek ve doğru egzersizler yaparak metabolizmanın dengesini bozmadan, kilo artışı veya kilo kaybının önüne geçerek […]