สล็อต

betflix

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Manşet

Umut Oran, Başkanlığa “hayır” demektense “Süper Demokrasi” diyelim

Yayınlanma:
ABONE OL

Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı, CHP’li Umut Oran, Ak Parti’nin önerdiği Başkanlık sistemine karşı muhalefet unsurlarının, CHP’nin nasıl bir demokrasiyi hayal ettiğini anlatması gerektiğini kaydetti.

 

Umut Oran, “Ben, sistemin yeniden çalışmasını ve bir üst aşamaya geçmesini sağlayacak olan yasal değişikliklerden oluşan pakete ve gerekli düzenlemeler yapıldığı takdirde ortaya çıkacak yeni duruma ‘Süper Demokrasi’ diyorum. Sadece AKP’nin Başkanlık rüyasına “hayır” demektense Süper Demokrasiyi anlatmayı daha doğru buluyorum. Muhalefet unsurları için propaganda kolaylığı sağlayacak olan ve tabanı harekete geçirecek olanın da bu olduğuna inanıyorum. Biliyorum ki AKP yenilmez değildir ve hatta AKP, tarihinin belki en zayıf dönemindedir. İktidarını korumasının sebebi gücü değil alternatifsizliğidir. Muhalefet alternatif olmaya yani iktidarı almaya karar verdiği ve gereğini yaptığı anda gençlerin, kadınların, çocukların, işsizlerin, emekçilerin, kimsesizlerin huzur ve refah içinde yaşayacakları yepyeni bir dönem açılacaktır. Tarih bu iddiamın doğruluğunu mutlaka gösterecektir. Daha iyi bir Türkiye mümkündür.”

 

TÜRK SİYASETİNİN KAYGI VERİCİ DURUMU

 

CHP’li Umut Oran, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada dayatılan Başkanlık sistemine karşı neler yapılması gerektiğini “Süper Demokrasi” başlığı altında şu şekilde ifade etti:

Başkanlık Rejimi tartışmalarının ele alınış biçimi ve MHP tabanının karşı tutumuna rağmen sn. Devlet Bahçeli’nin “bireysel ikbal” kaygısıyla AKP’ye verdiği destek; Türk siyasetinin geldiği kaygı verici durumu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Süreç baştan sona kadar değerlendirildiğinde görülecek olan tek şey, iktidar bloğunun “demokrasiye inanmadığı” gerçeği olacaktır.

 

DEMOKRASİYİ KORUMAK İÇİN SEFERBERLİK

 

Tarikatlar ve çıkar ittifakı şeklinde örgütlenen ve kendilerinden olmayan herkesi düşman olarak kodlayan bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuz için gelinen nokta şaşırtıcı değildir. Tarihte demokrasinin nimetlerini kullanarak iktidara geldikleri halde demokrasiyi ayak bağı olarak gören otoriter anlayışların insanlık için ne büyük bir tehdit oluşturduğu da acı deneyimler sonucunda öğrenilmiştir. Bu anlamda her türlü demokrasi karşıtlığına karşı topyekûn bir mücadele vermek ve eldeki tüm imkânları demokrasiyi korumak ve geliştirmek için seferber etmek acil bir zorunluluktur.

 

UÇURUMDAN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ

 

Demokrasi mücadelesi vermeye kararlı muhalefet unsurları için ilk adımsa yaşanan durumun doğru tespit edilmesidir. Başkanlık tartışmaları özelinde doğru tespit: Uçurumdan önceki son çıkıştır! Türkiye hızla uçuruma doğru yol almaktadır ve Başkanlık Rejimi, her şeyin boyut değiştireceği bir düzeni ifade etmektedir. Dünyanın dört bir yanında yaşanan Başkanlık deneyimleri de Türkiye’yi bekleyen büyük tehlikelerin adeta uyarıcı levhalarıdır.

 

GELİŞMİŞ 20 ÜLKEDEN SADECE 2’SİNDE BAŞKANLIK VAR

 

Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksi’nin zirvesinde yer alan 20 ülkenin sadece 2’sinde Başkanlık sistemi varken endeksin dibindeki 20 ülkenin 14’ünde Başkanlık, 5’indeyse Yarı Başkanlık sisteminin olması tesadüf değildir. Bir başka deyişle bu tablo Türkiye’nin aydınlıkla karanlık, özgürlükle tutsaklık ya da 21. yüzyılla Orta Çağ arasında bir tercih yapmak zorunda olduğunu göstermektedir. Bir yanda Başkanlık adı altında yoksulluğun, yolsuzluğun, yasakların kurumsallaşması diğer taraftaysa özgür bireyler olarak insanlığın aydınlık yarınlarında söz sahibi olacak bir iklim vardır.

 

MUHALEET HEP ‘HAYIR’ DEME HATASINA DÜŞÜYOR

 

Ancak bugüne kadar yaşananlar muhalefet unsurlarının söylem ve eylem olarak, yükselen büyük tehlikeye karşı doğru noktada olduğunu göstermemektedir. Muhalefet, 2002 yılından beri genel ve yerel seçimlerle referandumlarda yaşandığı gibi, sadece “hayır” diyerek ya da “reddin gerekçelerini anlatarak” yani iktidarın yapmak istediklerine karşı çıkarak bu tehlikeyi bertaraf edemez. Aynı şey yapılarak, farklı sonuç alınamaz” diyen Einstein’ı haksız çıkarma uğraşından artık vazgeçilmelidir.Zira gelinen durum çok daha kritiktir ve 15 yıldır söylenen sözlerle, 15 yıldır denenen yöntemlerle ve 15 yıldır sahaya sürülen kişilerle bu mücadele kazanılamaz.

 

ZAFER YOLUNUN KÖŞE TAŞLARI BELLİ

 

Oysa Cumhuriyet’in birikimi bizimledir. Cumhuriyetçilerin sarsılmaz kararlılığı bizimledir. Ve her şeyden önce doğru bizimledir. Yapılması gereken de durumu doğru tespit ettikten hemen sonra geçmişte denenmiş olan bütün yöntemleri reddederek oyunu yeniden kurmaktır.

Gelinen noktada zafere giden yolun köşe taşları bellidir:

-Takipçi olmak ve cevap yetiştirmek yerine “özgün bir büyük hikâye” yaratmak yani bir iddia ortaya koymak

-Başarısızlıklara kişisel değil kurumsal değişimle çözüm aramak.

-Mücadeleyi sadece parti binalarında yapmak yerine hayatın her alanına yaymak.

-Her aşamada ortak aklı egemen kılmak…

-Rakibi şaşırtmak, ezber bozmak.

-Ve değişimin gücüne inanmak…

 

Elbette zafere giden yolu en mükemmel hale getirecek olan muhalefetin eşsiz birikimidir. Milyonlarca Cumhuriyet aşığının bilgisi, deneyimi ve vatan sevgisi en büyük güvencemizdir. Ve feraset sahibi bu milletin son anda da olsa ülkenin uçurumdan aşağıya düşmesine müsaade etmeyeceğine olan inancımız tamdır.

O halde sadece “hayır” demek yerine bugüne kadar halkı mutlu edemeyen, sistemin tıkanmasına sebep olan ve AKP’nin 15 yıldır demokrasiyi baskıcı ve otoriter bir yapıya dönüştürmesine imkân veren yasaları halka anlatmakla başlamak gerekir.

 

BİLEREK TIKANAN SİSTEM AÇILIP İŞLETİLMELİ

 

Şüphesiz ki Türkiye’de sistem adalet üretememektedir. Sistem muktedirler tarafından bilerek, isteyerek tıkanmıştır ve AKP, büyük pay sahibi olduğu bu düzeni başkanlıkla aşacağını iddia etmektedir. Bize göreyse sistemi tıkayan şey parlamenter demokrasi değil 1980 askeri darbesinin ürünü olan Siyasi Partiler Kanunudur, Seçim Yasalarıdır, Adaletsiz %10 Barajıdır, Anti-Demokratik TBMM İçtüzüğüdür, bir türlü çıkarılmayan Siyasi Ahlak ve Etik Yasasıdır ve sürekli ötelenen Yerel Yönetimler Reformudur. Sistemi tıkayan şey hukukun uygulanmaması ve kuvvetler ayrılığının güçlendirilmemesidir. Bütün bu sorunlar sebebiyle Türkiye, “muasır medeniyetlerin” ötesine geçmek için gerekli olan değişimi yaratamamakta ve çözüm üretmesi gereken siyaset kurumunu çalıştıramamaktadır. Türkiye kısır kavgalar içinde adeta Orta Çağa doğru sürüklenmektedir

 

AKP EN ZAYIF DÖNEMİNİ YAŞIYOR, DAHA İYİ BİR TÜRKİYE MÜMKÜN

 

Ben, sistemin yeniden çalışmasını ve bir üst aşamaya geçmesini sağlayacak olan yukarıdaki maddelerden oluşan pakete ve gerekli düzenlemeler yapıldığı takdirde ortaya çıkacak yeni duruma “Süper Demokrasi” diyorum. Sadece AKP’nin Başkanlık rüyasına “hayır” demektense Süper Demokrasiyi anlatmayı daha doğru buluyorum. Muhalefet unsurları için propaganda kolaylığı sağlayacak olan ve tabanı harekete geçirecek olanın da bu olduğuna inanıyorum. Biliyorum ki AKP yenilmez değildir ve hatta AKP, tarihinin belki en zayıf dönemindedir. İktidarını korumasının sebebi gücü değil alternatifsizliğidir. Muhalefet alternatif olmaya yani iktidarı almaya karar verdiği ve gereğini yaptığı anda gençlerin, kadınların, çocukların, işsizlerin, emekçilerin, kimsesizlerin huzur ve refah içinde yaşayacakları yepyeni bir dönem açılacaktır. Tarih bu iddiamın doğruluğunu mutlaka gösterecektir. Daha iyi bir Türkiye mümkündür.

İlgili Haberler

KADIKÖY’DE CUMHURİYET YÜRÜYÜŞÜ YAPILDI

Cumhuriyetin ilanının 101’inci yıl dönümünde kutlamaların İstanbul’daki merkezi bu yıl da Kadıköy oldu.  Bağdat Caddesi’nde yapılan Büyük Cumhuriyet Yürüyüşü’ne yüz binlerce kişi katıldı. Yürüyüş sonunda konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı “Cumhuriyet bu ülkenin evlatlarının en büyük ve en kıymetli mirasıdır. Bu mirasa sonsuza kadar sahip çıkacağız” dedi Bağdat Caddesi’nde düzenlenen Cumhuriyet yürüyüşleri ile her […]

Etkinlikler
30 Ekim 2024
Günsu Özkarar’ın yazdığı, Fil Rüyası, 11 Kasım’da Baba Sahne’de prömiyer yapıyor

Bitiyatro ve Nejat İşler’in (Meddah) ortak yapımcılığında Fil Rüyası, 11 Kasım’da Baba Sahne’de prömiyer yapıyor. Günsu Özkarar’ın Galata Perform’un eğitimleri sırasında yazdığı bu oyun, Sınırlar Ötesi Tiyatro 11. Yeni Metin Festivali’nde okuma tiyatrosu olarak gösterime sunuldu. Bir terapist ile danışanın seanslarında ortaya çıkan güven, sadakat ve aşk temaları çerçevesinde bilinçaltına bir yolculukla başlayan oyunda terapiyle […]

Etkinlikler
28 Ekim 2024
İSLAMIN KILICI TÜRKİYE’DE VİZYONA GİRİYOR

İngiliz Sömürüsü ve Zulmüne Karşı Efsanevi Bir Kahramanlık Destanı “İslam’ın Kılıcı” Türkiye’de Vizyona Giriyor:  “İslam’ın Kılıcı”, 1 Kasım’da Türkiye sinemalarında izleyiciyle buluşuyor. Aksiyon ve macera dolu bu destansı film, cesur bir savaşçının İslam’ın kutsal değerlerini korumak ve İngiliz sömürüsüne son vermek için çıktığı nefes kesen mücadeleyi anlatıyor.   İLGİLİ HABER KÜLLER KÜLLERE İKİNCİ SEZONDA Osmanlı’nın […]

Etkinlikler
28 Ekim 2024
Ali Asker Barut’tan “Uzak Patikalar Şarkısı”

Şair-yazar Ali Asker Barut’un Uzak Patikalar Şarkısı adıyla yeni kitabı yayımlandı. Pikaresk Yayınevi tarafından yayımlanan kitabı şair, “Sondan bir önceki şiirler” olarak değerlendiriyor. Yeni kitabında kederin, gamın sesini daha da yoğunlaştıran Tunceli doğumlu şair Ali Asker Barut, şiirini, çağıyla yüzleşen, çağıyla hesaplaşan bir çizgiye getirmiş durumda. Geçen yıllarda aynı yayınevinden  Gam Divanında Keder Şiirleri ve […]