Slot Siteleri

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Flaş

Umutların, duaların yolculuğu nafile olmayacak!

Yayınlanma:
ABONE OL

 

 

Umutların, duaların yolculuğu nafile olmayacak!

Her dua kâinatta dolaşırken,  sahibini bulmak için!

Onu da bulacak.

 

 

 

Seni hep düşlerdim ben bilir misin? Hayallerimde seni saklardım. Hissettirmeden kimseye söylemeden! Sen hep benim içimde bir yerlerde saklı dururdun.
Seni bir farklı düşünürdüm! Bana baktığını, bazen çok beğendiğini, bazen çok eleştirdiğini düşünür ona göre hareket ederdim. Elin çenenin altında olurdu çoğunlukla… Yükseklerden beni izlerdin… Elinde bir demet çiçek olurdu bazen! Bazende anlamsız bir şekilde garip biçimde bir ok! Çiçek olduğu zaman sevinirdim. Beni seviyor derdim.

İlk zamanlar oku gördüğümde; ‘eyvah bana atacak, beni öldürecek’
Telaşı, korkusu olurdu… Sonra ona da bir isim, bir şekil, bir güzellik yakıştırdım. Belki oku atacak ama zaman fırsat kolluyor olamaz mı? Bekli de oku kalbime bir eros rahatlığı içinde saplayacak.’ Böyle düşünmek işime geliyordu çoğu kez.
Bakışlarını hatırlıyorum. Ne kadar kızgın olurlardı! Ben ürkerdim.  Mahcup olur, başımı kaldıramaz sana bakamazdım. ‘Bir iki kadeh kırmızı şarabın bünyeye eklediği cesaret! Düşüncelerimi değiştiriyordu çoğu seferlerde. Hatta küstahlaşıp ‘hadi canım sende’ dediğim bile oluyordu. Ya da şöyle tanımlamak daha doğru geliyordu. ‘Boş versene… Olduğu gibi tat almaya bak.’

Bu da bir çeşit avuntuydu belki, Ama en azından beni rahatlatıyordu… Sen evimin bir yerlerinden beni gözlerken, Hava gündüz olurdu… Üstelik hep beyaz, mavi!
Sanki kış olmaz, hatta gece hiç yaklaşmazdı… Bu da Allah’ın bir takdiriydi herhalde!
Gökyüzü pırıl – pırıl yıldızlı, arada bir nazar ederek, görmeyi seçerdim seni… Sonra seni farklı hayal ederdim. Benim yaşadığım yerde, bu sadelikte yaşıyor, beni gözlüyor olamazdın! Bu benim hayalim değil miydi? İstediğim şekilde yaşatabilirdim.

Sen uzaklarda bir yerlerde olabilir, oralardan beni izler, beni görürdün. Karar verdiğim sabahsız gecelerimde, seni saraylardan ziyade kalelerde düşünürdüm.
Sen yukarılarda hava ile bulutların arasından beni izliyorsun ya! Senin evin kale olmalı, hatta biraz da ürkütücü durmalı derdim. Uzun yukarılara çıkmaya çalışan kuleleri olmalı yaşadığın bu azametli yerin!  Kulelerin üstleri sivri olmalı,  nedensiz renginin kahverengi değil de,  Turuncu olur diye düşlerdim. Kale zaten kahve, hatta koyu kahve ile siyah karışık, o kasvet belki biraz da, bohem hal sana yakıştığından! Tamam, kale renk tarafından bir hayli hazır…

Şimdi sıra kalenin büyüklüğünde olmalı. Bu sana yakışır halini, ancak büyüklüğü ile belirler demekteydim. İlave etmeliyim. Kale belirli bir yükseklikte olmalı… Kalenin altında, suların bitiminde yüzlerce, binlerce taşlar bulunmalı… Bunlar kale ile büyük su kütlesini birbirinden ayırmalı. Bu nedir? Bu taşlar dilekler gibi çok…

Benim dileklerim kadar büyük. Benim isteklerim kadar önemli… Taşlar gri. Ne tuhaf renktir gri. Ya beyaz ya siyah olmalı derim. Hâlbuki bu durumlarda grileri seçerim.
Gri içinde siyahı ve beyazı barındırır. Buda taşlarda bir sürü niyetlerin, dileklerin saklı olduğunu gösterir.

Benim dileğim sensin. Seni görmeliyim. Çocukluğumdan beri seni sevdiğimden olmalı bu duam… Gönlümü çocuk ellerinle, çocuk kalbimin içinden söküp aldığından beri, boşlukta olan yüreğimi bulmalıyım.
Bunun için dualarla birlikte, sana enerjiler göndermeliyim. Nasıl haberin olmalı?
Senin yaşadığın kalenin yakınından geçen beyaz leyleklere söylemeliyim. Demeliyim;
‘hadi haberleri götürün ona…

Bakın aşk insana neler yaptırıyor ne olmazları olduruyor. Nasıl gitsinler? O zaten orada o kadar yakınlarında ki. Uzakta olan benim. Bana gelmeleri gerekir. Bana haber, sevgi göndermez ki. O beni bilmez hatırlamaz ki. Ben annesini ziyarete yıllardır giderim. Her gittikten sonra kaybolan, büfe üstü resimlerinin akıbetini merak etmez mi? Resimler elimde fotoğrafçıların kapısında.
‘Böyle olmalı, buda böyle renkte olsun, buda kızıl, sarı.’
‘İyide ağabey aynı resim!’
‘İyide sana ne?’


Değil mi? Bende ne mantıklı ki o olsun. Ben kale, taş, leylek derken ruhumu unuttum. Onun elinde, benim elim. Ben siyah o beyaz. Su mavisinden yükseliyoruz… Bu kadar hayalden sonra neden; Zümrüdü Anka kuşu sırtına almasın,
Bizi başka hayal âlemlerine götürmesin! Gideceğiz…
Ben hep istedim. Hep hayal ettim. Hep diledim. Dileklerimin kabulünde bir gün, bu kaleyi göreceğime ve oraya onunla gideceğime inandım.
Bekliyorum. Hayaller gerçek olacak. Bu sefer ben ona gideceğim. Beni dinlemeye mecbur olacak. Ben onu sevdiğimden söz edeceğim…

Umutların, duaların yolculuğu nafile olmayacak! Her dua kâinatta dolaşırken,  sahibini bulmak için, onu da bulacak.
Biliyorum bir gün, yakında hissediyorum.
Beni hatırlayacak, özleyecek, kim bilebilir beklide!
Beni sevecek…

 

 

 

 

Nazan Şara Şatana

author avatar
Nazan Şara Şatana
Ben gazeteciydim. Günaydın gazetesi, Ankara bürosunda Bekir Coşkun’un istihbarat şefi olarak görev yaptığı yıllarda; Meclis, Adliye, TRT ve magazin muhabiri olarak görev yaptım. Günaydın gazetesi haricinde, Merhaba, Haftanın Sesi gazetelerinde de yine muhabir olarak çalıştım. Gazetecilik yıllarım turizme geçerek sona erdi. Pamfilya Turizm acentesinden sonra, birçok beş yıldızlı tesislerde (Öger bünyesinde ve başka önemli tesislerde) üst düzey yöneticisi olarak görev yaptım. Halen Genel Müdür olarak görevimi sürdürmekteyim. Sekiz kitabım yayınlandı. Asar şamil Ve Rus terzi, Şarkın Modern Gelini Şehribahar, Zeus’un Aşkları, Otel I, Otel II, Hekim Ali Suavi Efendi, Havada Kekik Kokusu Vardı, Herkül 2006 da yayımlanan Asar Şamil Ve Rus Terzi, Havada Kekik Kokusu Vardı ve Şarkın Modern Gelini adlı kitaplarım T.B.M.M. Meclis Kütüphanesindeki yerini almıştır. Yeni yayınlanacak kitaplarım; Belkıs Akkale’nin hayatı roman tadında – Belkıs - Şimdi Yağmur Yağacak, Topkapı Şifresi, Taşlar, Mihrace, İstanbul – İstanbul. Ayrıca yayına hazır senaryolarm ve müzikallerim mevcuttur. Evlat TV filmim TGRT de yayınlandı. Birçok senaryom dizi olması için televizyon kanallarında beklemektedir. Bir senaryom ise dizi olarak yayınlanması için TRT1’de hazırlıklarda.

İlgili Haberler

YAŞAM VE ÖLÜM
Yazarlar
24 Nisan 2024
YAŞAM VE ÖLÜM

Yaşamla ölüm arasında ince bir çizgi var derlerdi de işin doğrusu bu söz bana hep hikâye gelirdi. Hiç de hikâye değilmiş. Bayram öncesi, şehirlerarası yolculuk esnasında geçirdiğim trafik kazası bu sözün hiç de hikâye olmadığını bana öğretmiş oldu. Yaşam ile ölüm arasındaki o ince çizgide gittim, geldim. Her şey anlar içinde oldu, bitti. Neyse ki […]

Yazarlar
23 Nisan 2024
22 – 28 Nisan 2024 Astroloji haftalık yorum: 23 Nisan Ayın En Tehlikeli Günü! Dikkat!

23 Nisan Türkiye açısından Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ama 2024’deki 23 Nisan Dünya açısından Büyük ve Yıkıcı Olaylara gebe olabilir. 23 Nisan haftanın ve ayın en olumsuz ve düşük katsayılı günü olup bugünde Güneş (-3), Ay (-4), Merkür (-2), Venüs (-3), Plüto (-2) son derece düşük katsayıda olacaktır. Hafta boyu ve bilhassa 23 Nisanda […]

EĞİTİMDE ÇÖZÜM!
Yazarlar
16 Nisan 2024
EĞİTİMDE ÇÖZÜM!

Geçen hafta eğitim sisteminin ezberci olduğunu söylemiş, neden ezberci olduğunu örnekler vererek anlatmıştım. İşin doğrusu eğitim sistemini anlatmaya da gerek yok. Eğitimin ne durumda olduğu ortada… Bilinmeyen bir mevzu değil… İyi de iyi bir eğitim nasıl olmalıdır? Öyle değil mi? Evet! Çözüm nedir? Ne yapılırsa kaliteli bir eğitim ortaya çıkar? İsterseniz size kısa ve net […]

Yazarlar
15 Nisan 2024
15 – 21 Nisan 2024 Astroloji haftalık yorum: 21 Nisan Güneş, Merkür, Venüs Dikkat!

15 Nisan haftası Güneş Tutulmasından sonraki hafta olup haftanın en olumsuz günü 21 Nisan Pazar günüdür. Güneşin katsayısı 20 Nisandan itibaren -2 seviyesine düşecektir ve Natal Güneş ve Marsı Koç, Boğa, Yengeç**, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Oğlak**, Kova, Balık olanları son derece olumsuz etkileyebilir. Bilhassa Yengeç ve Oğlak burçları 20, 21 Nisanda Tr Güneşden son […]