Slot Giriş

Slot Siteleri

Slot Siteleri: Hayalleri Gerçekleştiriyor

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

Bu tablonun bir ismi vardır mutlaka, bir eli öpülesi üstadı da vardır.

Yayınlanma:
ABONE OL
Bu tablonun bir ismi vardır mutlaka, bir eli öpülesi üstadı da vardır.

Yağlı boya tabloları izlemek, uzun uzadıya çok keyif aldığım has zamanlardır. Ben o

tabloların renklerinin ve siluetlerinin arasında erir giderim. Garip duygular yaşarım…

O anlar olağan üstü hallerdir!

Geçenlerde Osmanlı resimleri adı altında bir dergi geçti elime. Bir resme takılıp

kaldım. Bir süre sonra resmin çok içindeydim. Mutlaka bu tablonun bir ismi vardır,

bilmiyorum. Bunu yapan öpülesi ellere sahip bir üstadı vardır, bilmiyorum. Bildiğim

beni etkilediği alıp o dönemlere götürdüğüdür.

Sizlere onu anlatmaya çalışacağım. Onu derken tabloyu, tabloda gördüklerimi,

hissettiklerimi…

Bir cami, bir minare görülmekte! Cami heybetli. Heybetli dedimse öyle altı minareli

camilerle karıştırmamak lazım… Cami zaten kutsal olduğundan büyüğü de, küçüğü

de heybetli görülür. İhtişamlıdır. Uzun yıllar önce Bulgaristan’dan kara yolu ile

geçiyorduk. Uzaklardan bir minare ve cami görmüştük. Düşünün Bulgaristan’da

oldukça mütevazı bir cami bulunduğu yer ve konum nedeni ile bana Selimiye Camisi

gibi görkemli gelmişti. Cami Allah’ın evi daha ne olsun.

Yanındaki evler ondan boyca da ence de kısa- küçük. Evin hemen arkasında bir

ağaç var. Aman ne kadar güzel bir ağaç, aman ne kadar büyük bir ağaç. Üst dalları

minare ile yarışır halde. Taze filizler ezan sesleri ile mutlaka coşuyor olmalılar ki

hızlı bir büyümeyi ressam resmetmiş. Nasıl mı belli oluyor? Oda şöyle; üst dallardaki

yapraklar fıstıki yeşil, açık yeşil, yeni yeşil renklerinde belli ki çok körpe, çok filizler.

Sadece bir farkla hadlerini bilmiyorlar. Onlar kim minare ile boy ölçüşmek Kim?

Caminin önünde görülen şadırvan ne kadar gizemli… Bize gelenlerden, o

dönemlerden kalanlardan da farklı. Bir değişik, bir gururlu, bir sevapkar çeşmelerin

olduğu şadırvan! Allah’ım bu resmin her bir karesi içimi serinletiyor. Ne çok hoşuma

gitti maşallah… Şadırvanın yanında iki kişiyi işlemiş üstat da çok seçilir değil. Belli ki

abdest alıyorlar.

Caminin görüntüsünü hemen bitirmemek gerekiyormuş! Daha bir dikkatlice bakınca,

cami avlusu beyaz duvarla devam ediyor. Bitişiğinde turuncu renkli bir ahşap bina

var. Bir ev daha! Bu ev diğerinden farklı, cami avlusunun içinde… Bu cami ile birleşik.

Caminin kapısında iki kişi daha var. Onları da uzaktalar çok net seçemiyorum.

Burada beni etkileyen bir başkadan söz edeceğim. Bu cami denizin hemen yanında,

bitişiğinde… Nerede ise dalgalar hızlansa caminin avlusuna gelecekler. O kadar

yakın. O zamanlar adı kayıksa da, bu zamandaki kayıklara benzemeyen bir taşıt

var, hemen denizin kara ile yakınında… Taşıt! Ne kadar tuhaf bir kelime kaldı

bu anlatıların yanında. Su üstünde gezen bir şey… Bir çeşit yelkenli – desem

diyemiyorum. Bildiğim yelkenli büyük değil miydi? Biz buna yelkenlinin küçültülmüş

şekli diyelim. Pek farklı, pek nadir, pek güzel bir şey bu… Kayıkçı ya da tekneci! Oda

var kayığın bir yerinde belli belirsiz.

Deniz kızgın değil ki, doğanın annesi henüz o zamanlar bu zamanki kadar

sinirlenmemiş. Sakin, asude uykusunda… Dalgalar savurmuyor üstündekileri, gittikleri

yerdekileri, kumları tarumar etmiyorlar. Zarif, sakin bir şekilde güneşe, güneşte

dalgaları olan denize gülümsüyor. Bu muhabbetten olsa gerek iskele tahtadan küçük,

minik pek iğreti gibi duruyor. Merdivene benzer kazıklarla tutturulmuş üstünde tabiî ki

ahşap birbirine eşit gibi duran tahtalarla sağlamlaştırılmış halde… Yine denizle sakin

güzel selamlaşmakta… Sakinlik her yerde…

İskelenin hemen yanında küçük bir kayık… İşte buna rahatlıkla kayık diyebiliriz.

Kayıkta bir adam… Elinde sırık benzeri küreği ile denizden destek ayakta durmakta

ve iskeledeki bir başka zatı muhtereme belli ki meramını anlatmakta. Onun hemen

arkasında, biri sarı diğeri turuncunun kırmızıya kaçmış hali, başlarında beyaz örtüleri,

iki taze arzı endam etmekte ne güzel! Sepet var ellerinde tamam şimdi oldu. Bu

tazeler balık almaya gelmişler besbelli. Balıkçı meramını anlatmakta dediğimde pek

de haksız değilim galiba. Öndeki bey arkadaki tazelerin bir yakını olmalı, balığı almak

için pazarlık yapmakta, bunu da anlamış olduk bu vesileyle.

Bayanların hemen ardında-arkasında hani bir evden söz etmiştik hatırladınız mı?

Caminin yanında, evet o evin önünde beyaz gölgeliklerin serinlettiği bir yer gözümüze

ilişiyor. Yerde örtünün üstünde minderler, yaslanmak üzere halı sedir yastıkları…

Ona oturmuş keyfi tam anlamıyla yerinde bir bey… Biri de ona doğru, belli ki bir şey

demek için ya da ikram için eğilmiş. Oh ya. Güzelliklere bakın.

Resim bitti. Baktım gitti. Hayır, öyle olmadı. Resim bitmedi. Baktım ama gidemedim.

Öylece kaldım. Resim ne kadar rahattı. Rahat resim nasıl oluyor?

Şöyle: Herkes sakindi, deniz sakindi, evler sakindi. Renkler sakindi. İnsanlar

birbirlerine saygılıydı. İnsanlar birbirlerine kibar ve naziktiler. İnsanlar doğaya karşı

sorumlu ve dikkatliydiler. Deniz sakindi. Hırçın, kızgın, kavgacı, ayıp, günah, yasak,

kötülük! Bunların hiç biri yoktu. Çok sakindi her şey.

İçim açıldı. İnanın huzur duydum. Bir tablonun beni bu kadar rahatlatması!

Sanat nelere kadir…

Kim bilir kimdi bu ressam?

Kim bilir burası neresiydi?

Kim bilir ne kadar zaman önce yaşanmıştı, bu bir ana sığan, birkaç saatin

anlatıldığı sahne…

Nazan Şara Şatana

author avatar
Nazan Şara Şatana
Ben gazeteciydim. Günaydın gazetesi, Ankara bürosunda Bekir Coşkun’un istihbarat şefi olarak görev yaptığı yıllarda; Meclis, Adliye, TRT ve magazin muhabiri olarak görev yaptım. Günaydın gazetesi haricinde, Merhaba, Haftanın Sesi gazetelerinde de yine muhabir olarak çalıştım. Gazetecilik yıllarım turizme geçerek sona erdi. Pamfilya Turizm acentesinden sonra, birçok beş yıldızlı tesislerde (Öger bünyesinde ve başka önemli tesislerde) üst düzey yöneticisi olarak görev yaptım. Halen Genel Müdür olarak görevimi sürdürmekteyim. Sekiz kitabım yayınlandı. Asar şamil Ve Rus terzi, Şarkın Modern Gelini Şehribahar, Zeus’un Aşkları, Otel I, Otel II, Hekim Ali Suavi Efendi, Havada Kekik Kokusu Vardı, Herkül 2006 da yayımlanan Asar Şamil Ve Rus Terzi, Havada Kekik Kokusu Vardı ve Şarkın Modern Gelini adlı kitaplarım T.B.M.M. Meclis Kütüphanesindeki yerini almıştır. Yeni yayınlanacak kitaplarım; Belkıs Akkale’nin hayatı roman tadında – Belkıs - Şimdi Yağmur Yağacak, Topkapı Şifresi, Taşlar, Mihrace, İstanbul – İstanbul. Ayrıca yayına hazır senaryolarm ve müzikallerim mevcuttur. Evlat TV filmim TGRT de yayınlandı. Birçok senaryom dizi olması için televizyon kanallarında beklemektedir. Bir senaryom ise dizi olarak yayınlanması için TRT1’de hazırlıklarda.

İlgili Haberler

25 – 31 Mart 2024 Astroloji haftalık yorum: 26 Mart (Ay Tutulmasından 1 gün sonrası) Haftanın En Yoğun Günü!
Yazarlar
23 Mart 2024
25 – 31 Mart 2024 Astroloji haftalık yorum: 26 Mart (Ay Tutulmasından 1 gün sonrası) Haftanın En Yoğun Günü!

Ay Tutulmasından tam 1 gün sonrası yani 26 Mart haftanın en yoğun günü olup bugünde olumsuz hava şartları ve kazaları çoğalabilir. 31 Martta da zayıf fay hatlarında şiddetli depremler artabilir. 31 Martta depremlerin haricinde şiddet ve terör olayları da artabilir. 25 Marttaki Ay Tutulması Terazi burcunda -1 katsayısında olup en çok Natal Güneşi İkizler ve […]

Mimar Dr. Nihat Şen, “İstanbul’da 5 yılda 1,5 milyon konut yenilenebilirdi”
Belediye
22 Mart 2024
Mimar Dr. Nihat Şen, “İstanbul’da 5 yılda 1,5 milyon konut yenilenebilirdi”

İstanbul’u bekleyen deprem riski için atılan adımları ve kentsel dönüşüm tartışmalarını işin uzmanı değerlendirdi. Türkiye, deprem kuşağında olduğu gerçeğiyle yüz yüze kalmaya devam ederken deprem uzmanlarında sık aralıklarla uyarılar gelmeye devam ediyor. Özellikle de İstanbul’da beklenen olası deprem riski milyonlarca kişi açısından korkuya neden oluyor. 31 Mart 2024 yerel seçimlerine günler kala belediye başkan adaylarının da gündemi deprem. Mevcut İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminden şikâyetçi olan İstanbullunun […]

HER YASAL HAK HELAL DEĞİLDİR
Yazarlar
19 Mart 2024
HER YASAL HAK HELAL DEĞİLDİR

Alev Alatlı:  “İmar ruhsatı olan bir müteahhit şehrin ırzına tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir. Keza raf ömrünü uzatmak için ekmeğin içine kanserojen madde koyan fırıncının yaptığı ambalajın üzerine koyduğu sürece yasal dolayısıyla suçsuzdur, ama helal değildir. Bir kalem darbesiyle atar ergenleri sokağa döken yazar, alevler afakı sardığında suç mahallinde değilse, olayları […]

18 – 24 Mart 2024 Astroloji haftalık yorum: 22 Mart (Ay Tutulmasından 3 gün önce) Haftanın EN Yoğun Günü!
Yazarlar
16 Mart 2024
18 – 24 Mart 2024 Astroloji haftalık yorum: 22 Mart (Ay Tutulmasından 3 gün önce) Haftanın EN Yoğun Günü!

22 Mart Ay Tutulmasından 3 gün öncesi haftanın en yoğun günü olup bu günde Ay, Merkür, Mars, Uranüs ve Plüto düşük katsayıda olacaktır. Bilhassa Mars Transiti İkizler ve Yay burcunu olumsuz etkileyebilir. İkizler burcu her türlü iletişim ve ulaşımı sembolize ettiğinden 22 Martta iletişim kazaları ve olumsuz hava şartları oluşabilir. Uranüs Transiti de yer altını […]