Cebrail tarafından Nuh Peygamber’e verildiği bilinen bir taştır. Yağmurun yağışına ve yağan yağmurun kontrolüne vesile olur.(alıntı)
Soğuk taşlar
Bu hususta Çin kaynaklarında olduğu gibi İslam kaynaklarında (Arap, Fars ve Osmanlı) da bilgi vardır. Arapça İslam kaynaklarında hacerü’l metar, Farsça kaynaklarda seng-i metar (yağmur taşı), seng-i ceda (ceda taşı) diye geçen taşa, muhtelif Türk lehçelerinden Yakutça’ da sata, Altaycada cata, Kıpçak grubu lehçelerinde cay adı verilir. (alıntı)
Yağmur, kar, dolu, fırtına yağdıran taşlar
Yada Taşları
*
Taşlar kitabımı yazmaya başladığımdan beri taşlara olan ilgim de arttı. Yağmurla ilgili araştırma yaparken Yada Taşlar’ına rastladım. İlgimi çekti. Nedir Yada Taşı ben bilmiyordum. Sizler biliyor musunuz Bilmiyorum ama okurlardan bilmeyenler için aktaracağım.
Yada Taşı Türk mitolojisinde geçiyor. Bu taş onlar için çok şey ifade ediyormuş. Taşın yağmur yağdırdığına inanıyorlarmış. Taşın canlı olduğunu da düşünüyorlarmış. Isısının olduğunu ve ölebileceğini!
Yada Taşı’nı okurken şaşırdığım çok şey oldu. Bu taşları nereden buluyorlarmış diye araştırdım. Ortaya yine enteresan bir şey çıktı. Taş; Geyiklerin başlarında, su kuşlarının kursağında, yılanlarda, öküzlerin, koyunların karınlarında bulurlarmış. Taşların o kadar çok marifetleri varmış ki; rüzgâr, yağmur, kar ve dolu yağdırıyorlarmış.
Taşlar; yumruk büyüklüğünde olurmuş, makbul olanları kuş şeklinde veya herhangi bir hayvana benzeyen olurmuş. Renkleri koyu olurmuş, üzerlerinde damarlar bulunurmuş. Taşların kullanma süreleri varmış. Üç yıl kullanıldıktan sonra su içine konulup öyle saklanırmış. Bu taşlarla ilgili o kadar çok anlatılacaklar var ki ben kısa- kısa bazılarını hemen aktarmak istiyorum. Altay dağlarında buzların arasında bulunurmuş bu taşlar, Altay Türkleri oradan alır kuru sıcak yerlerde saklarlarmış. Bu taşları devamlı kendilerinde barındırmazlar kullandıktan sonra aldıkları yerlere koyarlarmış. Altay Türklerinin atlarını serinletmek için bu taşları yazın çok sıcak günlerinde birkaç gün soğuksuda beklettikten sonra atlarının yelelerine asarlarmış.
Yada taşlarının yıldırıma karşı koruyucu özelliği de varmış. Değerli maden ve taşların yıldırımı defettiğine inanıyorlarmış. Kaşkarlı Mahmut:
Eski Türklerde bu taşlara kaş da denilirmiş. Kaş deyimini bizlerde kullanıyoruz. Yüzüklerimizin taşlarına zaman – zaman kaş demez miyiz?
İslam Kaynaklarına göre; Hz. Nuh Türkistan’ı oğlu Yasef’e verdiğinde, Yasef babasına;
“Ben bu kurak ülkede ne yaparım?” demiş. Nur Peygamber de üzerinde ism-i azam yazılı olan Yada Taşı’nı vermiş ve bu taşla Tanrı’ya yalvarmasını yağmur yağdırmasını söylemiş.
Çin kaynaklarına göre; Gök Türklerden önce, Türk Kağanı olan Apangu’nun kardeşi doğaüstü güçlere hükmediyor, istediğinde yel estirip yağmur ve kar yağdırabiliyordu. Bu da onlara, ataları olan Hun Türklerinden gelmekteydi. Çünkü Hun Türklerinde düşmanlarına karşı kar, dolu, yağmur yağdırarak, fırtına ve yel çıkartarak üstünlük sağlıyorlardı. (alıntı)
Okuduklarımızdan anlıyoruz ki, yağmur yağdırma olayını sadece kuraklıkta kullanmıyorlarmış, savaşlarda da kullanıyorlarmış.
Ben Taşlar kitabımı bitirmeden taşlarla ilgili çok şey öğreneceğim ve sizlerle paylaşacağım.
Nazan Şara Şatana