Günümüzde “doğal” ve “organik” kelimeleri, dijital vitrinlerde sıkça karşımıza çıkıyor. Her biri sağlık vaat ediyor, doğaya dönüş çağrısı yapıyor. Ancak bu kelimelerin ardına gizlenen sahtecilikler, tüketiciyi yanıltan reklam stratejileri ve güven vermeyen satış yöntemleri de giderek artıyor.
Reklamın Maskesi: Gerçekten Doğal mı?
Birçok internet sitesinde, sosyal medya platformunda “organik” etiketiyle sunulan ürünlerin ne üretim süreci ne de içeriği denetleniyor. Görseller profesyonelce hazırlanmış, ambalajlar göz alıcı… ama ürünün kendisi çoğu zaman ne doğaya ne de insana sadık.
Bu noktada tüketiciye düşen görev, sadece bilgiyle değil, sezgiyle de hareket etmek. Çünkü gerçek doğallık, ekranın ötesinde yaşanır.
Tüketici Bilinci: Sahteye Karşı Saflık
Görmeden alma: Ürünü görmeden, dokunmadan, koklamadan yapılan alışveriş, doğallığın ruhuna aykırıdır.
Tatmadan inanma: Gerçek organik ürün, damakta iz bırakır. O iz, kimyasal değil, toprak kokusudur.
Kaynağını sorgula: Üreticinin kim olduğu, nerede üretim yaptığı, hangi yöntemleri kullandığı bilinmeden yapılan alışveriş, güvene değil şansa dayanır.
İnternetten Alışverişte Dikkat Edilmesi Gerekenler
Gerçek üreticiyle doğrudan iletişim kurmak
Sertifikalara değil, hikâyeye bakmak: Ürünün bir geçmişi, bir emeği, bir vefası olmalı
Yüz yüze alışverişin değerini unutmamak: Pazar yerinde üreticiyle sohbet etmek, ürünün ruhunu tanımaktır.
En Sağlam Yol: Görerek, Dokunarak, Tadarak.
Doğal ve organik ürün, sadece bir gıda değil; bir yaşam biçimidir. Onu tanımak için ekrana değil, toprağa bakmak gerekir. En sağlam yol, üreticinin gözlerine bakmak, ürünün dokusunu hissetmek, doğanın ritmini duymaktır.
Neşat Yalçın
nesatyalcin@gmail.com Nasifoğulları yöresel Doğal ve Organik ürünleri