İyilik, genellikle kötülüğün (şerrin) karşıtı olarak kabul edilir.
Ahlak, etik, din ve felsefe tarafından incelenir ve farklı şekillerde tanımlanır.
İyilik, insanlığın var oluşu ile başlar ve tüm toplumsal değerlerin temel öğretisini oluşturur.
Toplumun huzuru, neşesi, birliği, dirliği iyilik üzerine kurulur.
İyiliğin karşıtı kötülüktür.
Kötülük, iyiliğin düşmanıdır.
İnsanoğlu kötülüğü hiç sevmez, kötülükten uzak durmak ister.
Çünkü kötülük insana zararlıdır.
İnsani değerleri yok eder.
Buna en iyi örnek Adolf Hitler’dir.
Adolf Hitler, kötülüğün simgesidir.
Onca Yahudi’yi toplama kamplarında açlıktan öldürmüş, ölmeyenleri de diri diri yakmıştır.
Hayvanlar, bitkiler bile iyilik isterler.
Bu kadar önem arz eden iyilik neden toplumlarda çok fazla hayat bulmaz?
İlginç değil mi?
Her yerde iyilik konuşulsun, iyilik üzerine felsefe yapılsın, kitaplar yazılsın…
Dinler iyilik üzerine kurulsun…
Ülkenin yasası, kanunu, değerleri iyiliği temel alsın…
Büyükler, küçüklerine iyilik nasihat etsin…
Gerçekten çok ilginç!
Şaşılası bir durum.
Her şey iyilik üzerine…
Mevlâna, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli, Taptuk Emre, Somuncu Baba ve adlarını sayamadığım birçok tasavvuf ehli, insanları iyiliğe çağırırlar.
İyiliğin, iyi olduğunu anlatırlar.
İyilik, iyidir.
Kim ne derse desin, meseleye nasıl bakarsa baksın, temel felsefe iyilik olmalıdır.
İyilik üzerine kurulmalıdır insan yaşamı.
Hiçbir karşılık beklenmemelidir iyilik yapmak için.
Kişi iyiliğe inandığı için iyilik yapmalıdır.
Ama, ancak, fakat, lakin demeden…
Kötüler hiçbir zaman kazanmamıştır.
İyiler de hiçbir zaman kaybetmemiştir.
Hikayedir, kötülüğün kazandığını söyleyip, kötülüğün zeminini hazırlamak, yapılan kötülüğe kendince gerekçeler bulmak…
Boşa çabadır kötülüğü kutsamak…
Kötülük hiçbir zaman kazanamaz…
Sök at içinden kötülüğü…
İyi insan ol!
Tüm insanlığa iyilik yap!
“Her ne olursan ol yine gel!” de!
Tüm insanları, insan olduğu için sev!
Bilgi iyilik, cehalet kötülüktür.
Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen.
Yaptığın iyiliği hatırlama, gördüğün iyiliği unutma.
Birebir sohbetlerde insanlık üzerine bir sürü güzel sözler söylenir, kişiler ne kadar iyi bir insan olduklarından dem vururlar.
İyi olunması gerektiği üzerine bir sürü güzel laf ederler.
Her şey lafta kalır.
“Neden?” diye sorulduğunda bir sürü neden üretirler.
Korkunç bir durum!
Basit bir iyilikte bile sınıfta kalmak…
Küçücük bir iyilikten bile uzak durmak!
Şu tezi savunmuşumdur: İyilik; bilgi, birikim işidir.
Bilgili, birikimli olmayan kişiler iyilik yapamaz.
Bakın etrafınıza kötülük yapan kişiler bilgiden yoksun insanlardır.
İyilik denen şey, insanın davranışlarında gizlidir.
Kişilerin iyi olup olmadığı hal ve hareketlerinden de bellidir.
Kim iyiliği ne kadar hayata geçirebilirse o kadar iyidir.
İyiliğin fakatı, lakini, aması olmaz.
Sözün kısası…
‘İyilik’ iyidir!
İlgili Haberler
Avrupa’dan Türkiye’ye döndüğümden beri orada izlediğim veya tiyatro festivalinde ülkemizi ziyaret eden yabancı oyunlar haricinde özgün bir dil seyretme sıkıntısı yaşıyordum. Şahika Tekand’ın On Adımda Unutmak isimli oyununu çember dışında bırakırsam oyunların multidipipliner ve multivizyoner bir yaklaşımla sahneye konulduğuna da da şahit olamıyordum. Ta ki Khora’yı izleyene dek… İLGİLİ HABER ‘Kare Kare İstanbul’ sergisi Maltepe’de […]
Hatırlar mısınız bilmem ama cehalete övgüler düzen bir profesör vardı. Televizyon ekranlarından “Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor.” demişti. Yine bir öğretim görevlisi, “Cahil kesime güveniyorum.” diyerek, cahilliğe övgüler yağdırmıştı. Okuyarak ya da siyaseten bir yerlere gelmiş insanların ağızından, cahilliği öven daha bir sürü söz ya da konuşma örnekleri verilebilir. Cahilliği övecek değilim. Cahillik övülmez, […]
Hangi sanatçı istemez ki yaşarken değer bulmayı, onurlandırılmayı, el üstünde tutulmayı. Tabii ki her sanatçı ister… Bizim gibi ülkelerde sanatçılar, maalesef yaşarken değil öldükten sonra değer bulur. Yaşarken yokmuş gibi davranılmak, öldükten sonra kıymete binmek… İlginç değil mi? Öldükten sonra değil yaşarken değer verilmeli sanatçılara… Doğru olanı budur. Ferdi Tayfur’un ölüm haberi alınınca sosyal medya […]
Ah bu yıllar! Biri biter biri başlar… Bir de bakmışsın ki ömür biter. Çocukken yılların bir an önce geçmesini, beli bir yaşa gelince de yılların hiç geçmemesini isteriz. Tek derdimiz, tüm yaşanmışlıklara inat hep yaşamda kalmaktır. Yaşamak, yaşamak, hep yaşamak… Kim ne düşünürse düşünsün hayat acımasızdır. Bir bakmışsın yaşlanmışsındır. Zaman hızla gelir ve geçer… Ne […]