No Cennet
Kurban Bayramı gelmiş çatmış.
Komşusu Nasrettin Hoca’ya bir teklifte bulunmuş:
“Hoca Efendi, beş kişi bir danaya girelim.”
Nasrettin Hoca, bu teklife sıcak bakmamış.
“Kurban etlerini no frost buzdolabına doldurup bütün bir yıl yediğinizi biliyorum. Cennet ehli kurbanlarına binip, sırat köprüsünden geçmeniz mümkün değil” demiş.
Komşu bir an düşünmüş, söyleyecek söz aramış.
“Hoca Efendi, et fiyatları çok arttı. Vücudumuzun proteine ihtiyacı var” demiş.
Nasrettin Hoca, bıyık altından gülümseyerek lafı yapıştırmış:
“O zaman, bu kurban ibadetinden sana düşen ‘no cennettir’…”
#image_title
Dil Bilmenin Faydaları
Nasrettin Hoca’nın komşusu bayram sabahı sormuş:
“Beni kan tutuyor, kurbanımı keser misin?”
Nasrettin Hoca “Hayır” diyememiş, bir değil iki koyun kesmiş. Komşu üçüncü koyunu getirdiğinde Nasrettin Hoca’nın keyfi kaçmış ama ses etmemiş. Koyunu kesmeye hazırlanırken “Hav hav” diye bir ses duyulmuş.
Yorgunluktan gözleri kararan Nasrettin Hoca, elindeki bıçağı bırakıp şöyle söylemiş:
“Bu koyun havlıyor, bundan kurban olmaz!”
Komşu, “Hoca Efendi, koyunlar havlamaz ses uzaktan geldi” demiş.
Demiş ama sonunda Nasrettin Hoca tarafından ikna edilmiş.
Bu kez komşu, dikkatini çeken bir hususu sormadan edememiş:
“Az önce kurbanın kulağına bir şey fısıldadın, ona ne söyledin?”
Nasrettin Hoca, kan ter içinde yanıt vermiş:
“Dil bilmenin faydalarını anlattım…”
Bayramı Kazaya Bırakmak
Dalgacı Mahmut lakaplı biri varmış.
“Ramazan Bayramını kazaya bıraksam olur mu?” diye Nasrettin Hoca’ya sormuş.
Nasrettin Hoca, Dalgacı Mahmut’un mazeretini merak etmiş:
“Niye ki?”
Dalgacı Mahmut yanıt vermiş:
“O tarihlerde önemli bir işim var.”
“Öyleyse olmaz!” demiş Nasrettin Hoca.
Aldığı yanıta bozulan Dalgacı Mahmut sesini yükseltmiş:
“Mademki bana kolaylık gösterilmiyor, ben de oruç tutmam. Vallahi de, billahi de tutmam!”
Dalgacı Mahmut sesini yükseltir de Nasrettin Hoca altta kalır mı?
“Yavaş ol Dalgacı, güldürtme kendine! Sen, ne zaman oruç tuttun ki?”
diye çıkışmış.