Etik değerler dendiğinde dünyaca kabul görmüş, evrensel değerler akla gelir.
Ahlaki değerler; etik değerlerden biraz daha dar kapsamlı görülür, kişinin yaşadığı topluma indirgenir.
Etik evrensel, ahlak toplumsal denir.
Her ikisi de insani değerleri kutsar…
Olumludur, pozitiftir…
İster evrensel ister toplumsal olsun, etik de ahlak da insanlığın harcı, mayasıdır; etik değerlerin, ahlaki değerlerin olmadığı yerde toplum olmaz.
Yasalar, kanunlar, hukuk; gelenekler, görenekler, örfler, adetler, normlar etik ve ahlak değerleri üzerine kurulur.
Ahlak varsa toplum vardır.
Ahlakı olmayan toplum yoktur.
Toplumlarda ahlakın bozulmasından söz edilebilir.
Ahlakın bozulması toplumlar için bir felakettir.
Huzur da kalmaz yaşam da…
Merak edenler dünya coğrafyasına bakabilir…
Din ile ahlak aynı değildir.
Din ayrı, ahlak ayrıdır.
Din bozulursa toplum bozulmaz ama ahlak bozulursa toplum bozulur.
Toplumları ayakta tutan ahlaktır.
Üst düzey bir yetkilinin konuşmasına şahit oldum. Üst düzey yetkili; etikten, ahlaktan giriyor, dinden çıkıyor, toplum ahlakının çok fazla bozulduğundan dert yanıyor…
Kendince toplumsal bozulmaya karşı ilaç arıyor…
Çözüm olarak da toplumsal ahlaka ve İslami değerlere sahip çıkılmasını istiyor.
Toplumun bozulduğu konusunda hem fikiriz…
Kimsenin buna bir ihtirazı yok…
İyi de toplum aşağıdan yukarıya değil, yukarıdan aşağıya doğru düzelir.
Ne denir: Öğretmen öğrenciye, imam cemaate örnek olacak…
Hani bir söz vardır: İmam osurursa cemaat…
Memlekette durum aynen budur.
Kendinin yapmadığı bir şeyi başkasından istemek!
Önce kendinden başlamak…
Nedense bizde hep başkaları düzeltilmek istenir…
Kendini düzeltemeyen başkasını düzeltemez…
Kişi bir şeyi yanlış görüyorsa önce kendine bakacak…
Kendinden başlayacak…
Dinleyiciler demez mi kardeşim sen kime ne anlatıyorsun?
İnanın salondakilerin hepsi aynen bu sözü söyledi.
Çoğu da içinden değil dışından…
Anlatıcı çok kızdı dışından söyleyenlere…
Sinirlendi…
Tehdit etti…
Bu tehdidi de sözüm ona kendisinin çok benimsediği dini, ahlaki değerler üzerinden yaptı…
Baştan sona sıkıntılı bir durum anlayacağınız.
Bir komedi.
Değişimin en alttan başlanarak düzeltileceğine inanmış ya da görevi gereği öyle gözüküyor.
Zurnanın zırt dediği yerden…
Yani etkisi, yetkisi olmayandan…
Ahlaki bir bozulmadan bahsediliyor ve bu ahlaki bozulma düzeltilmek isteniyorsa en aşağıdan değil en tepeden başlamalı en aşağıya doğru inilmelidir.
Üst düzey yetkili, bu işin böyle olması gerektiğini bilmesi gerekir…
Bilmiyor, çünkü kendisi liyakatli değil…
Meselede burada başlıyor…
Ve burada bitiyor…
Kendine baksa, kendini görse, kendinden başlasa; ettik de ahlak da din de temelden çözülecek!
Öyle değil mi?
Ne dersiniz…
İlgili Haberler
Galatasaray son haftalarda formsuz, şampiyonluklar yaşayan Okan Hoca da kayıplarda. Büyük takımlar bazen böyle durumlarla karşı karşıya kalabilir. Tam her şey bitti derken ortaya bir “kahraman” çıkar hem takımı hem hocayı tabiri caizse ipten alır. Doğru tahmin ediyorsunuz, Osimhen’den bahsediyorum. Piyasa değeri 100 milyon euro olarak söylenen oyuncu şu an Galatasaray’ın kurtarıcı meleği. […]
Biz insanlar hayata ne kadar da çok anlam yüklüyoruz değil mi? Oysa bu dünyaya ölmek için geldik. Bir varoluş mücadelesi içindeyiz. Kiminin uzun, kiminin kısa bir yaşam sürdüğü bu dünyaya ne bırakabiliriz onu düşünelim. Bu yaşamı nasıl hak edebiliriz? İyi bir isim, faydalı ilim, iyi bir insan yetiştirmek, paylaşmak, yardımlaşmak, bırakabileceğimiz güzel izlerdir dünyaya. Yedi […]
Öyle zamanlar oluyor ki sevdiğiniz insanlar bir bir öteki dünyaya göç ederler. Öyle zamanlarda çaresiz kalırsınız, kime üzüleceğinizi, kimin yasını tutacağınızı bilemezsiniz. Öyle bir dönemi yaşıyoruz, sevilen birçok insan göçüp gidiyor. Ölenler ve kalanlar… Doğmak kadar ölümler de maalesef insanoğlunun gerçeği… Her bir canlı doğduğu gibi ölecektir. İyi de ölümü kabullenmek zor iş… Konuşulduğu gibi […]
Ah şu yazarlar, ne güzel insanlar, bizlere hayatı ne güzel anlatırlar. Gülmek, ağlamak, hüzünlenmek, dert edinmek, empati kurmak, ders çıkartmak hepsi onların sayesinde… Ne kadar çok kitap o kadar bilinç, bilgi… İyi ki yazarlar, kitaplar var, iyi ki de yazmışlar. Dünya klasikleri başlı başına bir öğretidir, birçok şeyi o kitaplardan öğrendik. Gezmeden, görmeden, duymadan oturduğumuz […]